Büyük Taaruz Şehitliği |
Şehitlik,Afyon’a 16 km. uzaklıktaki Işık Tepe (Sarıkız)’nin üzerinde olup Antalya,İzmir Karayollarının kavşağının çok geniş bir bölümünden görülmektedir. 26-29 Ağustos 1922 de Dumlupınar ile Afyon arasında yapılan Yıldırım Savaşlarında şehit düşen 275 Subay ve 2150 Mehmetçiğin anısına sembolik olarak 1993 de Kültür Bakanlığı ve Afyon Valiliğinin ortak çalışması ile yapılmıştır.
Şehitlik yeri olarak da savaşın en yoğun olarak geçtiği Sincanlı ovasının başlangıcı olan Afyon-Antalya-İzmir Karayolu kavşağının bulunduğu Işıktepe seçilmiştir. 3000 metre karelik bir alanı kapsayan şehitliğin giriş bölümünde solda namazgah, sağda şadırvan, girişin tam karşısında ise Mermerden yapılmış sekizgen kaide üzerinde ,tepeyi sembolize eden toprak ve kaya parçalarının üzerinde gösterilmiş bronzdan Atatürk’ün Kocatepedeki düşünceli duruşunu gösteren Anıtı vardır. Bu anıt kaidesiyle birlikte 18 metre yüksekliğindedir. Alttaki mermerden sekizgen kaidenin her cephesine Büyük Taaruza katılan komutanların isimleri yazılıdır :
Fevzi Çakmak, İsmet İnönü, Sakallı Nurettin Paşa, Dördüncü Kolordu komutanı Kemalettin Sami Paşa, Beşinci Süvari Kolordu komutanı Fahrettin Altay, Batı cephesi Kurmay Başkanı Asım Gündüz. Liste Albay ve Yarbayların isimleri ile devam eder. Kaidenin diğer yüzlerinde ise Atatürk’ün bu savaşta verdiği emir ve direktiflerden bazı parçalar yazılıdır.
Anıtın her iki tarafında da savaş sahnelerini canlandıran 45 metrekarelik iki büyük rölyef vardır. Şehitliğin giriş kapısı 8 m. yükseklikte sivri kemerlidir. Kapı ile Atatürk Anıtı arasındaki kısımda , şehit olan 500 er ve 100 subayın künyelerini içeren temsili mezar taşları yapılmıştır.
Atatürk 26 Ağustos sabahı Genel Kurmay Başkanı Fevzi Çakmak,Batı Cepheleri Komutanı İsmet İnönü ve Birinci Ordu Komutanı Sakallı Nurettin Paşa ile savaşı yönetmek üzere Kocatepe’ye gelmişti. 4.30 da Topçu ateşi başladıktan iki saat sonra Birinci Süvari Tümeni Çayhisar’ı işgal etmiş,6.40 da Tınaztepe,Kalecik sivrisi alınmıştı. Çiğiltepe alındıktan sonra Yunan mevzilerinin arkadaki ikmal ile ilgileri kesilmiş ve yer yer çekilmeye başlamışlardır. Bu başarıları diğerleri de takip etmiş ve 30 Ağustos’da zafere ulaşılmıştır.
Başkomutanlık Savaşına katılan komutanlar ve birliklerin listesi |
Yunan kuvvetleri terk ettikleri Uşak, Eskişehir, Aydın, Alaşehir, Turgutlu, Ahmetli, Salihli ve Manisa ile buradaki diğer kasaba ve köyleri Yunan Orduları Başkomutanı Hacı Anesti’nin emri ile yakmışlardır. Zaferden sonra esir alınan Yunan Komutanları Başkomutan vekili General Trikopis,İkinci Kolordu Komutanı Dighenis ve Albay Vandanis ile Kalinas Uşak’a Atatürk ve genel Kurmayının bulunduğu yere götürüldü. Onları ilk karşılayan Batı Cephesi Kurmay Başkanı Asım Gündüz Paşa,yanan köyleri ve yapılan mezalimi gördüğü için kendini tutamayarak şöyle bağırmıştır: "Sezleri muntazam ve asri bir ordunun zâbitleri diye mi,yoksa hunhar bir çetenin efrâdı olarak mı karşılayayım? bunda mütereddidim" Yunanlı komutanlar önce İsmet İnönü,Fevzi Çakmak,Nurettin Paşa ve Kemalettin Sami Paşa nın huzuruna getirildiklerinde,General Trikopis onların ellerini sıkmak istemişse de sadece hafifçe eğilmişler ve ellerini vermemişlerdir. Daha sonra Atatürk’ün huzuruna getirildiklerinde o,burada hiç kimsenin düşünmediğini yapar ve tutsak komutanları güler yüzle karşılar ve General Trikopis’in elini sıkarak "Oturun General,Yorulmuş olacaksınız" der. Daha sonra hep birlikte bir masanın etrafına otururlar ve Atatürk onlarla bir süre görüşerek savaş hakkında bazı sorular sorar. Görüşme bitince ayağı kalkan Atatürk Trikopis’e "Sizin için bir şey yapabilirmiyim" der,General de İstanbul’da bulunan eşine sağlığının yerinde olduğunun haberinin verilmesini rica eder, bunun üzerine Atatürk " Harb bir talih oyunudur General. Bazen en mahiri de yenilir. Siz vazifenizi yaptınız. Mes’uliyet tarihten geliyor. Müteessir olmayınız" diyerek görüşmeyi bitirir.
Güneye giden karayolunun kavşağına çok yakın bulunan bu Anıtı ve şehitlerimizi güneydeki tatilimize çıkarken en fazla yarım saatimizi alacak bir ziyaret ,onların döktüğü kanlar neticesinde bu günümüzü yaşadığımızdan hepimizin bir vefa borcudur.
Kenthaber Kültür Kurulu