(1926-1986)
Hukukçu, yazar. 1926 yılında İstanbul’da doğan Orhan Apaydın,İstanbul haydarpaşa Lisesini, İstanbul Hukuk Fakültesini bitirdi (1948). Yazarlığa öğrencilik yıllarında Vakit Gazetesinde başladı (1945-1946). Bu yıllarda, Hür Fikirleri Yayma Cemiyetinin kurucuları arasında yer aldı. Avukatlık yaparken, yönetimine de katıldığı Yeniden Doğuş (1945-1950), Dünya, Milliyet gibi dergi ve gazetelerde yazdı.
1961 yılında Adalet Partisi’nden Aydın milletvekili seçilen Apaydın, daha sonra bu Partiden ayrılarak 1965’e kadar milletvekilliğini sürdürdü. Milletvekilliği görevi sona erdikten sonra Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun hukuk danışmanlığı görevini üstlenerek iş hukuku üzerindeki bilimsel çalışmalarına ağırlık verdi.Bu dönemlerde işçi haklarını koruyan pek çok yasa, onun çabalarıyla parlamentoya yansımıştır.Yıllarca Cumhuriyet gazetesinin hukuk danışmanlığını ve yazarlığını yapan, basın ve ceza davalarındaki savunmalarıyla tanınan Apaydın, 1969’da, “Türk-İş’in politik yönü” adlı kitabını yayımladı, 1975’te de Türkiye Yazarlar Sendikası yönetim kurulu üyeliğine seçildi.
1976 yılında İstanbul Barosu başkanlığına seçildikten sonra, üç dönem üst üste başkanlık yaparak İstanbul Barosu’nun demokrasi mücadelesinde önemli bir mevzi olmasına öncülük etmiştir. Halen Baroda çalışmalarına devam etmekte olan Kadın Hakları ve İş Hukuku Merkezlerinin temelleri onun zamanında atılmıştır. Uzak görüşlü bir fikir adamı olan Apaydın, her fırsatta, avukatlık mesleğinin ve örgütünün önemini topluma yansıtarak bütün meslektaşlarına her alanda destek vermiştir.
Orhan Apaydın’ın, 1983’e kadar başkanlığını yaptığı İstanbul Barosu’nun, demokratik ve katılımcı bir yapı olması için özverili bir şekilde çalıştı. Orhan Apaydın Türkiye’nin en çalkantılı ve zor dönemlerinde görev yaparken her aşamada hukukun üstünlüğünü savundu.Çoğulcu bir siyasal düzenin kurulmasını desteklerken faşizmin, baskının, adaletsiz davranışların karşısında yer alması, onun emek, barış, insan hak ve özgürlükleri kavramlarına ne kadar önem verdiğini ortaya koymaktaydı. 27 Mayıs devriminden sonra kurulan Yassıada mahkemelerinde, kardeşi Burhan Apaydın ile birlikte Adnan Menderes’in savunmasını üstlenmesi, 12 Mart’tan sonra kurulan Sıkıyönetim mahkemelerinde devrimci gençleri, Madanoğlu davasında suçlananları ve 12 Eylül ertesi DİSK sanıklarını savunması bunun göstergesidir.
1978’de yayımlanan “Kim Öldürüyor, Niçin Öldürüyor” adlı kitabında Türkiye’de 12 Eylül öncesi ‘terör’ olgusunu işledi. Barış Derneği yönetim kurulu üyesi olduğu dönemde tutuklandı ve 12 Eylül dönemini cezaevinde geçirdi. Orhan Apaydın tutuklanınca, Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi bir tavsiye kararı alarak serbest bırakılmasının istemişti. Paris Barosu da aynı amaçla Türk Hükümeti’ne başvurmuş Türkiye’ye avukatlar gönderip duruşmaları takip ettirmişti. Yargılaması sürerken, Adalet Bakanlığı Avukatlık Yasasında bir değişiklik yaparak Apaydın’ı görevinden aldı. Oysa bu sırada Dünya Barolar Birliği Başkan vekilliği görevini sürdürmeye devam etmekteydi.
1982’de savunma görevindeki etkinlikleri nedeniyle Uluslararası Hukukçular Birliği’nin Pierre Cot ödülünü ve aynı yıl Paris Vincenne Üniversitesi’nden Honoris Causa fahri hukuk doktorası ünvanını aldı.
Hukuka ve avukatlık mesleğine, çağdaş bir anlayış kazandıran Orhan Apaydın’ın fikirleri, ortaya koyduğu eserleri, politika ve hukuk alanında yaptığı çalışmaları bugün yaşatılmaya çalışılıyor.Bu amaçla, 1993 yılında kurulmuş olan Orhan Apaydın Barış ve Demokrasi Vakfı, her sene düzenlediği etkinliklerde pek çok değerli aydınımız, demokrasi ve barışa yaptıkları katkılardan dolayı ödüllendirilmektedir.
Yapıtlarından bazıları:
Türk-İş’in Politik Yönü (1969),
Kim Öldürüyor, Niçin Öldürüyor? (1978) ve ikinci basım (1981).