Beş medeniyete ev sahipliği yapan Tabae antik kenti, kazılarla gün yüzüne çıkarılıyor. Denizli'nin Kale ilçesinin güneybatısında bulunan ve Kale-i Tavas olarak da bilinen Tabae'yi turizme açmak için bu yıl Bakanlar Kurulu kararıyla kazı çalışmalarına başlandı.

Ege Üniversitesi (EÜ) Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bozkurt Ersoy başkanlığında sekiz öğretim üyesi, bir konservasyon teknikeri ve 17 öğrenciden oluşan ekibin üç noktada yaptığı kazı çalışmalarına Kültür ve Turizm Bakanlığı, Denizli Valiliği ve Kale Belediyesi de destek veriyor.

Denizli-Muğla karayolunun 78. kilometresinde bulunan, doğal bir kale görünümündeki Tabae'nin kuruluş tarihi kesin olarak bilinmiyor. Büyük İskender'in Makedonya İmparatorluğu'ndan sonra kurulduğu tahmin edilen şehir Karya, Helen, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı ve hattâ Türkiye Cumhuriyeti döneminde 1954 yılına kadar yerleşim yeri olarak kullanılmış. Kazı başkanı Prof. Dr. Ersoy, Tabae'nin en önemli özelliklerinden birinin, farklı zamanlarda kurulmuş dört-beş medeniyetin üst üste bulunması olduğunu söylüyor: "Önce ayakta kalan eserleri sağlamlaştırıp sonra toprak altındaki medeniyetleri keşfetmek için çalışmalara başladık. Burası Roma ve Bizans imparatorlukları, Menteşe ve Tavas beylikleri, sonra da Osmanlı İmparatorluğu'na yurt olmuş." Evliya Çelebi'nin, 17. yüzyılda burada han, çarşı ve camiler olduğunu yazdığını ifade eden Ersoy, şunları kaydediyor: "Çoğu günümüze gelememiş. Burası 1954'te doğal âfet bölgesi ilan edilerek, zamanın idaresi tarafından halkın ovaya inmesi talep edilmiş. Bu göç, 1965 yılına kadar sürmüş. Halk giderken evlerinin taşlarını ve ahşaplarını da götürmüş, bu yüzden mesken olarak hiçbir şey göremiyoruz. Sadece evlerin temelleri var. Uydu fotoğraflarından da parselleri ve yolları seçmek mümkün oluyor." Bozkurt Ersoy, kazı çalışmalarının üç-dört nesil boyunca devam edebileceğini vurguluyor.

Resul Cengiz, Denizli, Cihan