10
Ocak
2025
Cuma
İZMİR

Avukatı Adli Tıp isyanı

İZMİRLİ AVUKATTAN ADLİ TIP KURUMU'NA TEPKİ

İzmirli avukat Bülent Sarı, Adli Tıp Kurumu'nun aylar sonrasına gün vermesine tepki gösterdi. Kurumun muayene için 18-20 ay sonrasına gün verdiğini belirten Sarı, "Geciken karar, adalet sistemini olumsuz etkiliyor. Bir kişinin akıl sağlığının yerinde olup olmadığını öğrenmek için 18 ay sonrasına gün verilmesi çok yanlış. Bu kişi bugün sağlıklı olabilir ama 18 ay sonra akıl sağlığını yitirebilir. Bu durumda neye göre karar verilecek?" dedi.

Adli Tıp Kurumu'nun bazı davaların incelenmesi aşamasında verdiği geç randevular, hukuk uygulayıcılarını çok zorluyor. Yaklaşık 15 yıldır Ödemiş'te serbest avukatlık yapan avukat Bülent Sarı, kamuoyunu son derece yakından ilgilendiren uygulama ile ilgili bir açıklama yaptı. İzmir Barosu avukatlarından Bülent Sarı, "Adli Tıp Kurumu, mahkemelerin gönderdiği incelemeler için anormal derecede gecikmiş tarihlere randevu vermeye başladı. Abartısız 18 ay sonrasına gün veriliyor. Bir durumun gerçeği 18 ay sonra

belirlenecekse bunun bilimselliği kalmaz. Daha kötüsü adalet gecikmiş oluyor, dolayısıyla mahkemeler de doğru kararları zamanında vermekte zorlanıyor. Örneğin, akıl sağlığı konusunda yapılan incelemelerde, bugün sağlıklı olan birisi, 2011 yılı ortasında sağlıksız hale gelebilir veya bunun tam tersi olabilir. Böylesine bir gecikmede, somut gerçeğin ortaya çıkarılmasında, zamanında karar verilmesinde ciddi sorunların yaşanılması kaçınılmaz olacaktır. Türkiye'de Adli Tıp Kurumu'nun reforma tabi tutulması,

kurumun yapısının ve işleyişinin acilen yeni bir düzene kavuşturulması gerekiyor" dedi.

Merkezi İstanbul'da olan Adli Tıp Kurumu'nun ülkemizdeki birçok konuda uzun yıllardan beri bilimsel ve hukuki hizmet veren önemli bir kuruluş olduğuna işaret eden avukat Bülent Sarı, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Özellikle, yargıya intikal etmiş olan konularda mahkemelerin uzmanlık alanlarının dışındaki konularda bilirkişi incelemesi anlamında uygulamada en yetkin, hatta son sözü söyleyen merci olarak bilinir Adli Tıp Kurumu. Örnekleri sıralamak mümkündür. Başlatılan bir icra takibinde, senetteki imzasına itiraz eden bir kişinin gerçek durumu, o kişiden alınacak imza örnekleriyle birlikte dava konusu senedin gönderilmesi sonucunda, Adli Tıp Kurumu'nun ilgili dairesinde yapılan inceleme sonucunda ortaya

çıkmaktadır. Dolayısıyla verilen randevuların erken olup olmaması, yargının işleyişini doğrudan etkiliyor. Geç tarihlere randevu verilmesi ise yargı mensuplarını olduğu kadar, yargıya işi düşen insanları da zorluyor."

26 Eylül 2004 tarihinde kabul edilerek 12 Ekim 2004 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanıp 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Yasası'nın cinsel saldırı suçlarına getirdiği yeni düzenleme ile suçun mağduru olduğunu iddia edenlerin suçtan dolayı ayrıca beden veya ruh sağlıklarının bozulup bozulmadığına göre verilecek cezanın belirlenmesinin öngörüldüğünü belirten Ödemişli avukat Bülent Sarı, "Yasanın, 102. maddesinin 5. bendi ile 103. maddesinin 6. bendinde, mahkeme tarafından sabit

görülmesi durumunda, suçun sonucunda, mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması halinde ceza artırımı öngörülüyor. Dolayısıyla bu tür yargılamalarda, mahkemeler yargılama devam ederken suçun mağdurlarını Adli Tıp Kurumu'na sevk ediyor. Yasada öngörülen cezaların alt ve üst sınırlarından dolayı, uygulamada genellikle, suçun sanıklarının tutuklu yargılandıkları bilinen bir durumdur. İşte tepkiler de bu noktada yükselmeye başlıyor" şeklinde konuştu.

Yaşanan bu olumsuzluğun, yargıya işi düşen herkesi çok zor durumda bıraktığını belirten Sarı, Adli Tıp Kurumu'nun verdiği geç randevu günlerinin, mahkemeleri de zor durumda bıraktığını, olayın özelliğine göre, bazı davalarda tutuklu sanıkların tahliyesine de karar verilebildiğini söyledi.

Bülent Sarı, "Hukukta yargılamalar devam ederken mağduriyete meydan vermemek de önemli bir esastır. Ulusal basın yayın kuruluşlarında ve internetteki haber sitelerinde sıkça görülen gelişmeler, cinsel istismar suçlarında mağdurların beden veya ruh sağlığının incelenmesi amacıyla mahkemeler tarafından gönderilmeleri üzerine, Adli Tıp Kurumu'nun 2010 yılını atlayarak 2011 yılına randevu verdiğini gösteriyor. Sanıkların tutuklu olarak yargılandığı davalarda, sanık taraflarının, Adli Tıp Kurumu'nun verdiği

geç tarihleri gerekçe göstererek tahliye talep ettikleri, mahkemelerin de olayın ve yargılamanın özelliğine göre, bazen de sadece randevu tarihinin geç oluşu nedeniyle sanıkların yargılamasını tutuksuz olarak gerçekleştirdikleri görülüyor. Bu sorunların çözülmesi için, Adli Tıp Kurumu'nun yapılanmasının ve çalışma şeklinin acilen reforma tabi tutulması gerekiyor" dedi.

İHA
Yayın Tarihi : 27 Kasım 2009 Cuma 14:52:04
Güncelleme :27 Kasım 2009 Cuma 17:31:14


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?