22
Aralık
2024
Pazar
İZMİR
Nufus
3.739.353
Yüz Ölçümü
11.973
İlçe Sayısı
31
Vali

İzmir Sözlü Tarih

AMAZON EFSANESİ:

Bir zamanlar, Anadolu’yu kasıp kavura, baskınlar yapan, şehirleri yağma ederek tüm erkekleri kılıçtan geçiren bir "Amazonlar Çetesi" varmış. Bunlar, erkeklerin egemenliğinden kurtulmak için, onlara isyan eden savaşçı kadınlarmış. Dal gibi vücutlu Amazonlar, atlara çıplak biner, oklarının yaylarını daha iyi çekebilmek için sağ göğüslerini kestirirlermiş! Bundan dolayı, kendilerine "memesiz" anlamına gelen Amazon adı verilmiş.

Esir ettikleri erkekleri köle gibi, ağır hizmetlerde kullanır, bir süre sonra da zevk için öldürürlermiş. İşte böyle bir Amazonlar Çetesi, bir gün Ege sahillerinde dört nala at koştururken İzmir körfezi kıyılarına gelmiş ve burayı çok beğenerek bir şehir kurmaya karar vermişler.

Başkanlarının adı Zmirna olduğu için, yeni kurdukları şehre de Zmirna adını vermişler. Zmirna, zamanla "İzmir" olmuş. Mitoloji, İzmir adını bu efsaneye bağlar. Bazıları da İzmir adını, Kral babasına aşık olan, bu yüzden de ilâhlar tarafından Mersin ağacı şekline getirilen "Zmirna= Smirna" adlı genç ve güzel bir kızın hayat hikâyesiyle birleştirir. Her iki efsanede de, İzmir’in eski adının "Smirna" olduğu üzerinde karar kılınır.

YEDİ UYURLAR SÖYLENCESİ

Anadolu’nun birçok yerinde anlatılan söylence İzmir yöresinde de yaygındır.Yapılan bir kısım araştırmalar Yedi Uyurlar gömütünün Efeste olduğu kanısını güçlendirmektedir.Selçuk (Ayasuluğ) halkı arasında söylenen Yedi Uyurlar Söylencesi’nde Efes yer adlarının geçmesi bunun bir kanıtı olarak nitelenir.

Olay Kur’an da da anlatıldığı gibi yeni ortay çıkan Hristiyanlık’ı benimsedikleri için İmparatorun zulmünden kaçan yedi geçn ve köpekleri Kıtmir,bir mağaraya sığınırlar.İmparator Decius(249-251)döneminde mağaraya girip dertin bir uykuya dalan bu yedi kişi ikiyüz yıl burada uyurlar.İmparator ll.Teodisus dönmeinde uyandıklarında Hristiyanlık resmi din olarak benimsenmiştir.

Yedi uyurlar söylencesi’nin Selçukta anlatılan biçimi şöyledir.Dakyanus adlı bir oduncu günün birinde yazılı bir taş bulur.Meraklanıp okuma yazma bilen birine bunu okutmak ister.Başvurduğu kasaba bakkalı,önce yazılanları açıklamak istemez.Taşı bulduğu yeri göstermesini ,tüm malını mülkünü kendisine vereceğini söyler.Dakyanus ısrar edince ,taşı bulduğu yeri kazınca üç küp altın bulacağını,zenginleşip kral olacağını hatta Tanrı’lığını ilan edeceğini açıklar.söylediklerinin tümü gerçekleşir.üç küp altını bulan oduncu parasının bir bölümüyle halka yardım ettiğinden kral seçilir.Zamanla öyle zengin ve güçlü kral olurki büyüklenmeye ,kendini Tanrı yerine koymaya başlar.Zamanla vezirelerine de kendini Tanrı saymaları yönünde baskı yapar.Vezirler karşı çıkınca onları kovar.onun zulmünden korkan altı vezir,kent dışına kaçarlar.şimdiki Kızlar cimnazı’nda (Kızıl Gedik) bir çobanla köpeğine rastlarlar.Çoban da onlara katılır ve birilkte günümüzde ki Yedi Uyurlar Mağarı’na sığınırlar.Burada derin bir uykuya dalarlar.Uyandıklarında açıkmışlardır.Kente ekmek almaya gönderdikleri arkadaşları eski paralarla alışveri,ş yapmaya kalkınca kralın huzuruna çıkarılır.Başlarından geçenelri anlatır.Kral mağarayı görmek ister.Ama mağaranın kapısı Tanrı’nın buyruğuyla kapanır ve birdaha hiç açılmaz.

Sonradan mağarnın yerinibir sığırtmaç bulur.Yedi Uyurlar’ın kaç yıl uyuduklarınıda her yıl tüy değiştiren köpeğin üst üste duran tüylerinden anlaşılır.

Gelin taşı söylencesi

Bergama dikili arasında kaynarca denilen büyük bir bataklık vardır.İçinde yer yer su kaynakları fıkırdar.

Söylenceye göre burası zengin bir ülkedir.Ama insanları töre tanımaz olmuştur.Bir ermiş çıkagelir.Halka öğütler verir,doğru yola çağırır.Aldıran olmaz.ermiş te biri altın biri gümüş dolu iki kuyu arasında aç ve susuz hapsedilir.Haline acıyan bir genç kız ona su ve yiyecek getirir.

Günün birinde kızın düğünü olur. Kırk gün kırk gece süren düğünden sonra gelin ata biner ,alay yola çıkar.gelenek gereği gelin , ermişin hapsedildiği kuyular çevresinde üç kez dönecek ,kuyunun suyunda üç kez içecektir.Kız tam suyu içerken ermişi görür.Ermiş arkalarına bakmadan kendisini izlemelerini söyler.Koşarak bir tepeye tırmanırlar.

Gelinle gelenlerden biri duyduğu acı çığlıklara dayanamaz,döner bakar ki tüm ülke sular altında evleri sular kara bir çamur kaplamış.Korkuyla haykırınca öbürleride döner bakar ve hepsi taş kesilir.

Kurtarmak istediği kızın taş kesilmesine üzülen ermiş doruğa tırmanır ve oracıkta ölür.O zamandan beri de tepeye "Dede Tepesi"eteklerindeki sıra sıra taşlarada "Gelin taşı"denir.

Üç kardeş kanı söylencesi

Bergama’nın Kaplan Köyü’nden Dikili’ye inerken Büveller Köyü başında "üç kardeş kanı" denilen yerde bir tepecik üstünde insan biçiminde üç kaya vardır.Bu kayalar boğazı kesilmiş kanları akan insanlara benzemektedir.buna ilişkin söylence şöyledir.

Yörede yiğit mi yiğit üç kadeş vardır.Günün birinde Midilli Adası’ndan bir düşman saldırısı olur.Üç kardeş savaşarak düşmanın saldırısını durdurur.O sırada Kralın askerleri de yetişir.Düşman denize dökülür.Üç kardeşin savaşta gösterdikleri yararlılık dillere destan olur.Kal bundan hoşlanmaz.Halkın böylesine sevdiği bu üç kardeşin ,günün birinde yerine göz dikebileceğinden korkar.Öldürülmesine karar verir.Üç kardeş saygıyla kralın önünde eğilince üçününde başı vurulur.Oldukları yerde öylece taş kesilirler.Boyunlarından akan kanlar taşlara da bulaşır.

Bu kayalara günümüzde üç kardeş kanı denmektedir.

Lokman Dede söylencesi

Lokman Dede Bergama’da yaşayan bir ermiş kişidir.Bergamalılar’ın kimi zaman Lokman dede kimi zaman da Kaf Dede’ye yordukları bir yağmur söylencesi vardır.Söylence ye göre:

Bergama da kuraklık vardır.Ürünler susuzluktan kavrulmuş ,hayvanlar perişan olmuştur.Günün birinde Lokman Lokman Dede’ye giderler ve :"Dede senin duan kabul olur,gökyüzü kurudu,ekinler kavruldu,perişanız.himmet et de aracı ol.Hak yağmur versin..." derler.Dede cevap vermez.Hali vakti yerinde olanların biraz zeytinyağı göndermesini ister. Biriken yağları "yağ,yağ "diyerek yoksullara dağıtmaya başlar.O yağ dedikçe yağmur boşalır.Bu kez ortalığı sel basar.Bergamalılar "Dur de şu mübareğe" diye yakarmaay başlar.Dede bu kez heybesine kuruyemiş doldurur..Nerede çocuk görse "yağma,yağma" diyerek onlara kuruyemiş dağıtır.O "yağma" dedikçe sular çekilir,ortalık günlük güneşlik olur.

Yayın Tarihi : 11 Şubat 2008 Pazartesi 18:36:16
Güncelleme :9 Haziran 2009 Salı 15:37:05

Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?