En eski yerleşim birimlerinden olan Yeşilova Höyüğü'ndeki çalışmalar, bölgede yaklaşık 8 bin yıl önce çok zengin bir medeniyetin oluştuğunu, ancak insanlarının kaybolduğunu ortaya çıkardı.
Yeşilova Höyüğü Kazı Heyeti Başkanı Yrd. Doç. Dr. Zafer Derin, AA muhabirine, 8 bin yıl önce, bugünkü Yeşilova semtinin bulunduğu "Birinci İzmir" olarak bilinen bölgede bu yıl yapılan kazılarda, çok önemli bilgilere ulaştıklarını, önemli eserlerin gün ışığına çıkartıldığını bildirdi.
Çalışmaları sırasında İzmir'in ilk yaşantısına ait önemli çanak, çömlek ve aletlerin bulunduğunu belirten Zafer Derin, elde edilen ilk bulgulara göre, o döneme göre çok gelişmiş "Rönesans Dönemi' olarak adlandırılacak bir kültürün yaşadığının anlaşıldığını kaydetti.
Zafer Derin, çanak, çömlekler üzerindeki kabartmalara göre bir ana tanrıçaya tapınıldığının düşünüldüğünü belirterek, kazılardan elde edilen ilk bilgiler ışığında, bölgede MÖ 5700-5800 yılları arasında yaşayanların bir anda ortadan kaybolduğunun değerlendirildiğini öne sürdü. Yrd. Doç. Dr. Derin, şu bilgileri verdi:
"Günümüzden yaklaşık 8 bin yıl önce zengin kültür, bir anda ortadan kalkmış. Şu sıralarda üzerinde durduğumuz konu bu. Bu kültür nereye, neden gitti? Bu sorunun üzerinde duruyoruz. Yoğun bir sel tabakası var, acaba kaçmalarına bu mu neden oldu? İklimsel bir felaket olabilir. Buzulların erimesi, ani kuraklık, ardından gelen yağışlı hava olabilir. Ama insanlar her ne olduysa yaşadıkları alanları terk etmişler. Zengin kültür gitmiş, yaklaşık 500 yıl sonra Anadolu'dan daha ilkel, kaba işçilikte kullanılan aletleri olan bir toplum buraya yerleşmiş."
-ATLANTİS GİBİ-
Gelişmiş toplumun kullandığı kaplarda ince bir işçiliğin olduğunu gördüklerini, 500 yıl sonra gelenlerin ise kaba işçiliği olan kaplar kullandıklarını belirlediklerini kaydeden Zafer Derin, "Sanki Atlantis uygarlığı gibi, Yeşilova'da yaşayan uygarlığın da ortadan kaybolduğunu biliyoruz. Nedenleri üzerinde çalışıyoruz" dedi.
Zafer Derin, bölgede yaşayanların, Güneydoğu Avrupa veya kıta Yunanistan'ına gittiğini tahmin ettiklerini, ancak bir belgeye ulaşılamadığını belirterek, şöyle devam etti:
"O yıllarda ticaret bölgede gelişmiş, adalarla ticaret var. O yıllara ait mezarlıklara ulaşamadığımız için gitmişlerse bile gittikleri yerleri bilemiyoruz. Eğer mezarlığa ulaşmış olsaydık DNA yapılarına da ulaşabilirdik. Mezarlık bulabilseydik, kültürlerin nasıl farklı kültürlerle ilişkili olduğunu elde edebilirdik. Avrupa'daki kazılarda ortaya çıkan hayvan kemikleri ile DNA'ları karşılaştırıyoruz, sirkülasyonları, nereden nereye kadar ilişkileri olduklarını saptamaya çalışıyoruz."
Zafer Derin, bütün katmanların radyo karbon çalışmalarını yaptıklarını, Ege Üniversitesi Nükleer Bilimler Enstitüsü'nün de burada doktora çalışması yürüttüğünü ifade ederek, "Faaliyetlerimiz ilerliyor. On yıllar boyunca Ege Bölgesi açısından hiç bilinmeyen veya çok az bilinen kültürü dünyaya göstermeye çalışıyoruz" dedi.
Derin, kazıların 3 ayrı bölgede devam ettiğini, zemin haritasının çıkartıldığını, 1.5-4 metre arasındaki derinliğe inerek, İzmir'in merkezine doğru seyahati sürdürdüklerini kaydetti.