Ekonomik kriz, en çok organize sanayi bölgelerini vurdu. İzmir’de yalnızca Atatürk OSB’de son dört ayda 27 fabrika kapandı. 5 bin çalışan işsiz kaldı. Diğerlerinde de durum farklı değil
Ekonomik krizin boyutları en çok organize sanayi bölgelerinde (OSB) kendini gösteriyor. Eylüle kadar birçok sanayi kuruluşunun faaliyet gösterdiği, binlerce işçinin çalıştığı İzmir’deki OSB’lerde artık neredeyse in cin top oynuyor. Kimi işletmeler kapılarına kilit vuruyor, kimi işçi çıkarıyor, kimi de kapasite azaltıyor. Direnenler ise çalışanlarını mağdur etmemek için ücretli-ücretsiz izin yaptırma yolunu tercih ediyor.
Çiğli’deki İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nde (İAOSB) dört ayda 27 fabrika kapandı. Tesis sayısı 509’dan 482’ye indi. Diğerleri de ayakta kalabilmek için üretlerini ortalama yüzde 30 oranında düşürdü. Bununla beraber 5 bin çalışan işini kaybetti. Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi’nde de (KOSBİ) durum farklı değil. Bölgede aynı sürede 233 işletmeden dördü kapısına kilit vururken, üretim rakamları yüzde 24 oranında azaldı. Bin 750 işçi de işsiz kaldı.
İzmir’in iki büyük OSB’si bu sorunlarla boğuşurken, Aliağa Organize Sanayi Bölgesi’nde (ALOSBİ) ise tablo farklı. Halen 24 sanayi kuruluşuyla yoluna devam eden bölgede, önümüzdeki dönemde bir bu kadar fabrika daha açılacak. ALOSBİ’de dört ayda 111 işçi işe alındı, üretim de yüzde 8 artış gösterdi. Yetkililer bu durumu, farklı sektörlere yönelip yeni yatırımlar yapmaya bağladı. Peki, OSB’lerin yönetim kurulu başkanları ne diyor? İşte, görüşler...
‘Sosyal patlama’ uyarısı
Hilmi Uğurtaş (İAOSB): Yaşanan küresel krizden etkilenen sektörlerin başında otomotiv geliyor. Tekstil ve makinede de daralma devam ediyor. Tüm işletmeler maliyetlerini yeniden gözden geçirmeye başladı.
Bazı firmalar buna ne kadar dayanır bilemiyorum. Kredi borçları, spariş azlığı ve mevcut giderler, işletme sahiplerini büyük darboğaza sürüklüyor. Kredi konusunda da çok büyük kaybımız var. Bankalar kredi verirken seçici davranıyor. Mevcut tablo hiç de iç açıcı görünmüyor. İşsizliğin daha da artması durumunda, sosyal patlamaların gü ndeme gelmesinden korkuyorum. Devlet, işsizlik ödeneği konusunda bürokratik s üreci hızlandırmalı, koşullarını da esnetmeli. Ayrıca, enerji maliyetleri aşa ğı çekilmeli, KDV ve SSK prim oranları düşürülmeli, işletmeler üzerindeki yük de hafifletilerek sanayici mali yönden rahatlatılmalı.
İç dinamikler canlanmalı
M. Pınar Yurdun (KOSBİ): İşsizlik rakamları aslında görünenden daha fazla. Bizim elde ettiğimiz rakamlar İş-Kur’dan alınan rakamlar. Eğer işletme, yüzde 10’dan fazla işçi çıkarıyorsa, İş-Kur’a bildirmek zorunda. Bunun altında çıkaranları da göz önünde bulundurursak, işsizlik rakamlarının çok ciddi boyutlarda olduğunu söyleyebiliriz. Ülkemizde krize karşı yeterince önlem alındığını düşünmüyorum.
Örneğin, faiz indirimine gidilmesi bana göre yetersiz bir önlem. Bankaların faiz indirimi de bir şey ifade etmiyor. Çünkü kredi verecek kaynakları yok. Dolayısıyla iç dinamikleri canlandırma yoluna gidip, dışarıya bir süre kapanmakta yarar var. Biz de bu krizde işletmelerin yükünü hafiletebilmek için bölgenin elektrik dağıtımına yönelik yatırım yapıyoruz. Bu sayede sanayicinin elektrik tüketimini yüzde 20 oranında azaltıp, maliyetini yüzde 5 düşürmeyi planlıyoruz.
Başarının sırrı yenilikte
Atıl Akkan (ALOSBİ): Bazı sektörlerde tabii ki sıkıntı var. Bunlar, yorulmuş, kapasite fazlası sektörler. Bizde ise inovasyona (farklı fikirler geliştirmek ve uygulamak) dayalı sektörler var. Artık buna yönelme zamanı. Gıda, tekstil çok gerilerde kaldı. Türkiye’de herkes 50 yıldır komşusunun işini yapmış. Şimdi ileriye gitmek lazım.
Krize rağmen önümüzdeki dönemde şu an inşaat aşamasında olan 24 yeni fabrika açmaya hazırlanıyoruz. Krizde yatırımdan kaçınmamak lazım. Sen krizde üretim yapacaksın ki, yurtdışına satacaksın. Krizde demir gibi birçok şey ucuz. Bunları alıp üretim yapacaksın. Yapacaksın ki, elinde ürettiğin bir şey olsun. Dilimize pelesenk etmişiz, “global kriz” diye. Aslında, yaşanan sıkıntıların yüzde 50’si global kriz, yüzde 50’si de eskimiş teknolojilerle eski mal üretmekten kaynaklanıyor.