İZSU Genel Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada, Menderes'teki yıkımların, İzmir'in su kaynaklarının korunması konusunda yasal bir zorunluluk olduğunu belirtildi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü, Tahtalı Barajı Koruma Havzası'ndaki kaçak yapıların yıkımının, gerek İmar Kanunu ve Çevre Düzeni Planı, gerekse de Su Havzaları Koruma Yönetmeliği hükümleri çerçevesinde bir "zorunluluk" olduğunu açıkladı.
Kentin içme suyu ihtiyacını önemli ölçüde karşılayan Tahtalı Barajı'nın koruması için yoğun çaba harcadıklarını ve yapılan yıkımların bu çalışmaların devamı olduğunu bildiren yetkililer, bugüne kadar Tahtalı Baraj Havzası'nda "mutlak, kısa ve dere mutlakta kalan" toplam 420 adet kaçak yapının yıkıldığını ifade ettiler. Son olarak yıkım programında yer alan 72 kaçak yapının yapılaşma izni bulunmayan mutlak, kısa, dere mutlak koruma bandında olduğunu hatırlatan İZSU yetkilileri, "Bu yapıları 1993 - 1994 yılları arasında oluşturulan haritalarda göremiyoruz. Dolayısıyla binalar, bu tarihler sonrasında yapılmıştır. Yapı yasağı bulunan bölgede inşa edilen söz konusu binaların, imar affı kapsamında kaldığını gösteren belgeleri ile Yapı Ruhsatı ve Yapı Kullanma izin belgeleri bulunmamaktadır" diye konuştu. Kaçak yapılarla ilgili "Kaçak İnşaat Duyuru Belgesi" düzenleyerek 2560 Sayılı Kanun gereğince yıkım kararı aldıklarını ve yapı sahiplerine bildirdiklerini belirten İZSU Genel Müdürlüğü yetkilileri, şöyle devam etti:
"Bu binaları yapanlara, binalarının kaçak olduğunu yıllar önce tebliğ ettik. Tebligattan itibaren 60 gün içinde İdare Mahkemesi'ne başvuru hakkı bulunduğunu da kendilerine bildirdik. Bu süreçte idaremiz aleyhine 32 adet yapı sahibi dava açtı ama bu davaların tümü idaremiz lehine sonuçlandı. Dava açan yapıların 19 adedi ile ilgili Danıştay kararı da yine İZSU lehine geldi. 17 Nisan 2009 tarihinde, bu yıkımlar için Genel Müdürlük oluru alındı. 29 Nisan 2009 tarihinde Valilik Makamı'na, Buca Kaymakamlığı'na, Menderes Kaymakamlığı'na ve Torbalı Kaymakamlığı'na tebligatların yapılması için yazı yazıldı, ayrıca diğer ilgili kurumlar da yazıyla bilgilendirilerek yıkım organizasyonu gerçekleştirildi. Anlaşılacağı üzere, yapılan yıkımlar uzun soluklu bir çalışmanın sonucudur ve bina sahipleri bu durumu uzunca bir süredir bilmektedir. Kaçak yapılaşmaya giden vatandaşlarımızın yaşadıkları, elbette bizleri de üzmektedir ancak kente ve kentliye karşı sorumluluğumuzun gereği olarak bu yıkımlar mutlaka yapılacaktır. İzmir'in su havzası ile içme suyu kalitesini koruma konusundaki tavrımız nettir"