Ege-Koop, İzmir'de meydana gelen orta büyüklükte 4 ve sonrasında devam eden artçı depremleri masaya yatırmak amacıyla uzman bilim adamlarının katıldığı 3 gün sürecek bilimsel inceleme başlattı.
10 kişilik bilim heyetinin katılacağı arazi çalışmaları ve ardından 26 Kasım 2005 Cumartesi günü saat 11.00'de Dr. Selahattin Akçiçek Kültür Merkezi'nde düzenlenecek olan "Son Depremler ve İzmir'in Depremselliği" konulu panel, Ege-Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan, Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği öğretim üyesi, Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü Prof. Dr. Zafer Akçığ, İstanbul Üniversitesi (İÜ) Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu, Seferihisar Belediye Başkanı Hamit Nişancı ve danışma kurulu başkanı gazeteci-yazar Öcal Uluç'un katıldığı basın toplantısıyla tanıtıldı.
Bilim heyetinin arazi incelemesi ve ardından gerçekleştirilecek panel hakkında bilgi veren Ege-Koop Genel Başkanı Aslan, ürettikleri konutlarda vatandaşların deprem korkusu yaşamadan huzur içinde yaşadıklarını belirterek, "Ege-Koop olarak toplumsal görevimiz gereği, depreme karşı daha geniş kitlelere yönelik çalışmaları başlatma kararı aldık. Son olarak 17 Ekim 2005'de 5.7 şiddetinden başlayıp 5.9 şiddetine kadar yükselen depremler dizisi yaşadık. Bu sarsıntılar küçük de olsa halen devam etmektedir. İzmirliler'i paniğe sürükleyen bu depremleri, bilimsel boyutta irdeleyip kentimizin ve bölgemizin depremsellik özelliklerini gün ışığına çıkartabilmek için İzmir ve İstanbul'un çeşitli üniversitelerinde görev yapan birbirinden seçkin bilim adamlarımızı bir araya getirmiş bulunuyoruz" dedi.
"BİLİM HEYETİ ARAZİ İNCELEMESİNE BAŞLADI"
İÜ, Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) ve DEÜ'nden 10 kişilik bilim heyetinin 22-25 Kasım tarihleri arasında İzmir yakınlarında Sığacık Körfezi açıklarında meydana gelen depremleri arazi çalışmalarıyla inceleyeceklerini kaydeden Hüseyin Aslan, şu bilgileri verdi:
"Makrosismik araştırma adı verilen bu bilimsel çalışmalar; Prof. Dr. Zafer Akçığ hocamızın başkanlığında sürdürülecektir. Bu çalışmaların amacı arazi üzerinde ve binalarda meydana gelen hasarları saptayıp, bu hasarları aletsel ölçülür ışığında yorumlayıp, İzmir'in depremsel özelliklerini belirlemektir. Bilim heyetimizin çalışmalarını tamamlamasının ardından elde edilecek sonuçlar ise, 26 Kasım'da düzenlenecek panelle kamuoyuna duyurulacak. Bu çalışmalar daha sonra kitap haline getirilerek, başta okullar olmak üzere halkımıza eğitim amaçlı olarak dağıtılacak."
Aslan, Ege-Koop'un öncülüğünde yapılacak çalışmaya destek veren bilim adamlarına da teşekkür etti.
"BİNA SAĞLAMSA KORKMA"
Yrd. Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu'da, söz konusu çalışmaların Ege-Koop gibi kuruluşların desteği olmadan gerçekleştirilmesinin zor olduğunun altını çizerek, Aslan'a teşekkür etti. Son olarak İzmir'de yaşanan orta büyüklükteki depremlerin, 17 Ağustos depreminden sonra Türkiye'nin değişik yerlerinde olduğunu ancak İstanbul'da önemli bir deneyim elde ettiklerini vurgulayan Gündoğdu, "En önemli olay, depreme dayanıklı konut yapmak. Bina sağlamsa korkma" diye konuştu.
Orta büyüklükte ve kaynağı denizde olan depremlerden hareketle öngörüde bulunmanın çok zor olduğunu ifade eden Gündoğdu, arazi çalışmasında, "Bu depremlerle ilgili sahada neler var? Halk nasıl hissetti? İstanbul'da sallandı, neden?" sorularına yanıt arayacaklarını sözlerine ekledi.
İnsanların depremi bırakıp binalarla uğraşmaya, binaları konuşmaya başlamasını önemli bir gelişme olarak değerlendiren Prof. Dr. Zafer Akçığ ise, "Bu benim hoşuma gidiyor. Eskiden kimse sormazdı, şimdi insanlar kapımızı çalıyor, zemini, yapıyı soruyor" dedi.
Arazi incelemelerinin kamuoyuyla paylaşılacağını belirten Akçığ, bu çalışmaların devamının gelmesini temenni ettiklerini de vurguladı.
Toplantıda Seferihisar Belediye Başkanı Hamit Nişancı'da, İzmir'de son olarak yaşanan depremlerin ders alınması, ciddi sonuçlar çıkartılması gereken depremler olduğuna dikkat çekti. Gazeteci-yazar Öcal Uluç ise, herkesin evinden ya da zeminden tereddüt ettiğini anlatarak, son depremde vatandaşın yalnız kaldığını, ayrıca bilim adamlarının açıklamalarıyla halkı paniğe sürüklemesinin önlenmesi için bir bilim disiplinine ihtiyaç olduğunu söyledi.