Doğru Yol Partisi Genel Başkanı Mehmet Ağar, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) olduğu kadar AB'nin de Türkiye'ye ihtiyacı olduğunu söyledi.
Doğru Yol Partisi Genel Başkanı Mehmet Ağar, Ege Genç İşadamları Derneği (EGİAD) tarafından Hilton Oteli'nde düzenlenen, "Bugünün Türkiye'si ve Geleceği" konulu 58. Ege Toplantısı'na konuk olarak katıldı. Genç işadamlarına hitap eden Mehmet Ağar, Türkiye'nin terörle mücadele ettiği yıllarda önemli riskler aldığını bildirdi.
Ağar, "O zamanlar kurtarılmış bölgeler vardı. Bunlarla mücadele edildi. Sonra da niye yaptınız dediler. Trafik kazası bahanesiyle meşru güçlerin yaptığı hukuki mücadele gayri hukuki mücadele ile yapılmış, sanki bir şey varmış gibi ortaya çıkmaya başladı. Ne var ortada. Devletin meşru mücadelesi gayrı meşru gibi anlatıldı. Terörün en asgariye indirildiği süreçtir. O dönemlerin sorumluluğu bana aittir. Ben sorumluluğu hiçbir zaman başkalarına atmadım. 10 sene geçti, ne kadar haklı olduğumuz ortada. Binlerce personelim vardı, görev sırasında suç işlerlerle sorumluluk bizimdir, ama ben kimsenin özel hayatına karışamam" dedi.
Son günlerde kamuoyunda oldukça sık tartışılan Ermeni meselesine de değinen Ağar, Türkiye'nin bu konuda geçmişinde korkulacak bir durum söz konusu olmadığını, Ermenistan'ın hedefinin Türkiye'ye soykırım yaptığını kabul ettirerek, toprak ve tazminat almak olduğunu kaydetti.
DYP Genel Başkanı Ağar, ülke yönetiminde bulunanların her an hesap verme durumunda olduğunu bilmesi gerektiğini bunun için de Türkiye'nin güçlü bir adalet reformuna ihtiyacı olduğunu belirterek, bir gün başbakan olduğunda yapacağı ilk işin yargı reformu olduğunu belirtti. Ağar, "Hükümetin yaptığı gibi 'biz hesabı Allah'a veririz' diyerek sıyrılmak olmaz, yargıya nasıl hesap vereceksin bakalım" diye konuştu.
Türkiye'nin AB'ye olduğu kadar, AB'nin de Türkiye'ye ihtiyacı olduğunu belirten Ağar, "Kıbrıs'ı verelim derseniz yarın nelerden vazgeçeceğinizi düşünün. Şimdi de hazmetme meselesi çıkardılar, daha önce görüşmeler sonrasında bunu söylüyorlardı, şimdi her görüşme başladığında bu ortaya çıkacak. Ardından Kıbrıs Rum Kesimi'nin NATO üyeliğini isteyecekler. Zayıf bir siyasi irade ile bu görüşmelere gitmek yanlış olur. Kıbrıs deklarasyonu yayınladınız, onlar karşı deklarasyonla sizin elinizi boş bıraktılar. Türkiye AB'ye girer. Türkiye'nin AB'ye ihtiyacı olduğu kadar AB'nin de Türkiye'ye ihtiyacı var. Türkiye'nin güçlü bir nüfus potansiyeli, güçlü silahlı kuvvetleri var. Avrupa'nın üzerinde çalıştığı müşterek savunma gücü için önemli bir ordu. NATO'nun güçlü ülkesi" diye ifade etti.
Tüpraş'ın satışı konusunda da görüşlerini dile getiren Ağar, "Borçlanma devam ediyor. Ekonomide geniş kesim rahatsız. En büyük ilk 500 firma arasında yer alan firmalar faaliyet dışı gelirlerden elde ettikleri karlarla o yerlere geldiler. Bir fiske ile yıkılacak ekonomi Türkiye'yi nereye kadar taşıyacak. Tüpraş'ta yaptıkları yanlış ortada. Bir yıl önce yüzde 66'sını 1 milyar 300 milyon dolara sattılar, mahkeme satışı iptal etti, şimdi ise yüzde 51'ini 4 milyar 100 milyon dolara özelleştirdiler. Öte yandan yaklaşık yüzde 15'lik kısım ise blok satış ile 150 milyon dolara sattılar, bugün 800 milyon dolar yapıyor. Babanın oğula yapmayacağı bir şey bu. Daha önce bir Başbakan sadece görüşmelere katıldığı için Yüce Divan'a gönderiliyor, sonuçlanmış bir şey yoktu, şimdi ise ihale sonuçlanmış. Hukuk kişilere göre değişmez" şeklinde konuştu.
Toplantıya DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar'ın yanı sıra dernek üyesi işadamları da katıldı. Açılışta konuşan EGİAD Başkanı Fatih Dalan, AB ile ilişkilerin yoğunlaşacağı önümüzdeki dönemde milletle barışık ve Cumhuriyet'in temel ilkelerine bağlı siyasi heyetin iş başında olmasının zorunlu olduğunu söyledi.
Dalan "Milletimizin hassas olduğu konular bellidir. Atatürk'ün bizzat çizdiği çağdaş Türkiye resmini değiştirmeye çalışan zihniyetlerle sonuna kadar mücadelede kararlıyız. Türk toplumunun Atatürk'ün çağdaşlaşma hedefine sonuna kadar sahip çıkacağına inanıyoruz. Türk siyasetinde halkın büyük kesiminin beklediği yapısal değişim henüz gerçekleşmemiştir. Türk siyaseti uzun süren bir toparlanma dönemi yaşamaktadır. Türk seçmeni de adeta emaneten verdiği oyları yeniden geri almaya hazırlanmaktadır" diye konuştu.