Leukai, İzmir körfezinin en uç noktasında Klazomenai’nin hemen karşısındadır. Bugün bu yere Çiğli çıkışındaki Sakallı köyü geçildikten sonra ulaşılmaktadır. Yerleşim, Sakallı köyü ile Gediz ırmağı arasındaki alana yayılmıştır.
Leukai Hellen dilinde “ak yerin kenti” veya “akkavaklar” anlamındadır. İlkçağ yazarlarından Strabon, Plinius ve Diodoros’un ismini vermekle yetindiği bu kentin ne zaman kurulduğu kesinlik kazanamamıştır. M.Ö. 383’de Pers komutanı Takhos imparatoruna karşı isyan hazırlığı yaparken burasını üs olarak kullanmış ancak, Takhos bu isyanı gerçekleştirememiştir. Onun ölümünden sonra Klozomenai ile Kyme siteleri bu kenti topraklarına katabilmek için mücadele etmişlerdir. Her iki kent bu mücadelede bir sonuç elde edemeyince çareyi Delfoi’deki bilicilik merkezine başvurarak Apollon’un dileğini öğrenmek istemişlerdir. Apollon’un rahipleri de tanrının buyruğunu onlara şöyle iletmiştir :
“ Luekai, orada ilk kurbanı yapacak olana aittir. Yalnız her iki tarafta önceden belirlenmiş tarihte,gün doğarken kendi kentlerinden yola çıkacaklardır.”
Leukai, Kyme’ye Klozomenai’den çok daha yakındır. Bundan ötürü de Kymeliler yarışı kolayca kazanacaklarına inanmışlardı. Ancak Klozomenaili’ler Smyrna körfezinin karşı kıyısına bir gurup kolonist göndermişlerdi. Bu nedenle de onların Leukai yakınında yaşadıkları yer Klozomenai toprağı sayılıyordu. Kymeliler bunu düşünemediğinden Klozomenai’liler onlardan önce gelip kurban törenini yaparak yarışı kazanmışlardır.
Leukai sikkeleri üzerinde Klozomenai’lerdeki gibi kuğu kabartması vardır.
Pergamon Kralı III.Attalos krallığını vasiyet yoluyla Roma İmparatorluğuna bırakınca krallık üzerinde hak iddia eden Aristonikos bir süre burasını üs olarak kullanmıştır. Aristonikos’un yenilmesinden sonra da bu davranışından ötürü Roma Leukai’yi cezalandırmıştır.
Leukai’nin kalıntıları Üç tepeler çevresinde olmasına karşılık günümüze belirgin mimari parçalar gelememiştir. Helenistik çağda kentin bulunduğu yer Üç Tepelerden dirsek yapan uzun bir adanın üzerinde idi. Ancak körfezin zamanla dolmasından, ada kara ile birleşmiştir. Kentin bulunduğu yöre uzun süre yasak bölge oluşundan arkeolojik çalışmalar yapılamamıştır. Bunun yanı sıra çevredeki yeni yapılanmalarda da antik kentin yapılarından yararlanılmıştır. Böylece ortadan kalkan kentten günümüze sur izlerinin dışında pek bir şey gelmemiştir. Yalnız çevrede bol sayıda çanak çömlek parçaları bulunur.