Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yaşanan saldırılar ve provokasyonların tesadüf ve rastlantı olmadığını belirterek, "Ne zaman Türkiye demokratikleşme sürecine girse, atılım yapsa, umut çoğalıp kardeşlik pekişse bu taşeronlar devreye girdiler" dedi.
Kütahya Zafer Meydanı'nda Anayasa değişikliğini anlatıp evet oyu isteyen Başbakan Erdoğan, CHP ve MHP liderine konuştukları dilden cevap vermeyeceğini, avukatlarının gereğini yaptığını söyledi. "13 Eylül sabahı çok farklı bir Türkiye'ye uyanacağız" diyen Başbakan Erdoğan, "Çok daha büyük, çok daha itibarlı bir Türkiye'ye uyanıyoruz. Kütahya'dan 12 Eylül'de çok büyük evet bekliyorum. MHP'ye oy vermiş, MHP'ye gönül vermiş kardeşlerime sesleniyorum, CHP'ye oy vermiş, gönül vermiş kardeşlerime de sesleniyorum. Bu Anayasa değişikliği bir AK Parti projesi asla değildir. Bu değişiklik bizim şahsi projemiz, kişisel projemiz asla değil. Bu seçimde hükümetlerin icraatlarını oylamayacaksınız, muhalefetin performansını oylamayacaksınız. Bu seçimde kendi geleceğinizi, çocuklarınızın geleceğini, Türkiye'nin istikbalini oylayacaksınız. Özellikle MHP'ye oy vermiş kardeşlerime şu hususu altını çizerek hatırlatıyorum. Başınızı ellerinizin arasına koyun ve düşünün. Vereceğiniz her hayır oyunun kime yarayacağını, kimin işine geleceğini, kime fayda sağlayacağını lütfen düşünün. Bugüne kadar hiç bir araya gelemeyenler bu hayır oyunda birleştiler. CHP; MHP; BDP, Yarsav. Bunlar hep birleştiler. Çünkü ortak yanları var. Ortak yanları, bu ülkede bunların bugüne kadar bir hayırlı işi olmamıştır. Açık söylüyorum, yani sorun soruşturun, hangi eser sizin söyleyin. Neyi yaptınız söyleyin" dedi.
"TERÖR ÖRGÜTÜNÜN AMACI İNSANLARI SOKAĞA DÖKMEK"
Türk milletine sağduyu çağrısında bulunan Başbakan Erdoğan, "Terör örgütünün amacı insanları sokağa dökmektir. İnsanların, öfke hiddetle sağa sola saldırmasını sağlamak. Şehirlerde ilçelerde kargaşa ortamı oluşturmak. Kim ki öfkesine hakim olmayarak sokağa dökülür cam çerçeve indirirse, bilsin ki, terör örgütünün tuzağına düşmüş olur. Kim ki hiddet öfkeyle sokak kavgalarında taraf olursa bilsin ki, terör örgütünün hedefine ulaşmasına hizmet etmiş olur. Çünkü terör örgütünün nihai hedefi bizim kardeşliğimizi dayanışmamızı sabote etmek, terör örgütünün nihai hedefi insanları sokağa döküp birbirine hasım eylemektir. Lütfen bu tuzağa düşmeyelim. Terör örgütünün sinsi oyununa gelmeyin. Bakın; bu ülkede biz Türk'ü, Kürt'üyle, Lazı'yla, Çerkez'iyle, Gürcü'süyle, Abaza, Romanı'yla, Boşnak'ı, Arnavut'uyla, kim olursa olsun kardeşiz. Yunus'un diliyle, yaradılanı severiz yaradandan ötürü anlayışıyla biz kardeşiz. Bu tuzağı kuranların oyununu biz ferasetimizle bozacağız. Olgunluğumuzla bozacağız. Birbirimizi yaradandan ötürü seveceğiz" diye konuştu.
Muhalefetin ağır ithamlarına, iftiralarına aynı dilden cevap vermeyeceğini kaydeden Başbakan Erdoğan, "Birileri versin veriştirsin hiç önemli değil. Birilerinin ağzından neler akıyor. Ben bunların hiçbirine cevap vermeyeceğim. Ne Bahçeli, ne Kılıçdaroğlu'na. Bununla ilgili sadece avukatlarım hukuka gidiyor. Bu konuda kendilerini muhatap almıyorum. Benim aldığım terbiye, gördüğüm eğitim öğretim, onlara onların diliyle cevap vermeme müsade etmiyor. Onlar istedikleri kadar, hakaret etsinler. Onları ben
milletime havale ediyorum. Onlara gereken cevabı milletim veriyor ve verecek. 12 Eylül'de de verecek. Ben buna inanıyorum. Onlar bu şekilde konuşacaklar, biz işimizle icraatımızla konuşacağız" diye konuştu.
"SOKAK EYLEMLERİNİ MEŞRULAŞTIRMAYA ÇALIŞMAYIN"
GÜvenlik güçlerinin terörle mücadele için gerekeni yaptığını hatırlatan Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: "Çok büyük fedakarlıkla güvenlik güçlerimiz azami gayret gösteriyor. Terör örgütü çok kirli bir senaryonun taşaronluğunu yapıyor. Halk oylaması öncesinde kaos oluşturarak terör örgütü bir kez daha iç siyasete etki etmek istiyor. Vatandaşlarıma; sivil toplum örgütlerine, özellikle de siyasi partilere sorumlu davranmalarını, sağduyulu davranmalarını özellikle rica ediyorum. MHP Genel Başkanı, CHP Genel Başkanı, BDP ve Genel Başkanı'na sözlerinde, açıklamalarında, usluplarında daha dikkatli davranmaları gerektiğini hatırlatmak istiyorum. Hiç kimsenin 3 tane oy için, kendi şahsi hırsları için bu ülkenin huzurunu bozmaya hakkı yoktur, olamaz. MHP, CHP, BDP'de hakaret, küfür ederek, son derece tahrikkar bir dil kullanarak AK Parti'yi yıpratmak uğruna sokakları gerdiğini bilmeleri gerekir. Lütfen bunun farkına varsınlar. Kimse hak hukuk tanımayan eylemleri haklı bir infial olarak meşrulaştırmaya, sokak eylemlerini teşvik etmeye kalkışmasın. Terör eylemlerini bahane ederek vatandaşları mağdur etmeye, saldırganları teşvik edecek söylemlerde bulunmak büyük bir fitnedir. Birlik berabeklik içinde bu fitne ve fesattan halkımızı kurtarmalıyız. Bu tür provokasyonlara çanak tutan beyanlar sorumsuzluk örneğidir. Tüm parti liderlerinden ricam, bunu siyasi malzeme haline getirmemeleri, sağduyu çağrıları yapmalarıdır"
"OYUNU BOZACAĞIZ"
Vatandaşlardan oynanan oyunları tahlil etmelerini isteyen Başbakan Erdoğan, "Bu terör saldırıları, asla bir tesadüf, rastlantı değil. Türkiye'nin demokratikleşme süreçlerine girdiği, atılıma geçtiği, umudun çoğaldığı kardeşliğin pekiştiği her dönemde, bu taşeronlar devreye girdiler. Bugün de aynı şeyleri yapıyorlar. Bu hain tuzaklara karşı milleti uyanık olmaya çağrıyorum, provakasyonlara alet olanlar kirli oyunların parçası olurlar. Milletçe bu tuzağı Allah'ın izniyle bozacağız. Milletçe ben inanıyorum ki, bu tuzağı bozarken kardeşliğimizi de koruyacağız. Kardeşliğimizi yüceltmeliyiz" şeklinde konuştu.
Dünyaca meşhur masal yazarı Ezop'tan misal veren Erdoğan, "Tilkinin canı üzüm yemek istemiş. Asmaya boyu yetmemiş. Ondan sonra da bu üzüm zaten koruktu demiş. Kedi de erişemediği ciğere murdar der. İşte Türkiye'nin ulaştığı seviyelere hayalleri bile erişemeyenler, bizim ürettiğimiz eserlere, hizmetlere çamur atmaya çalışıyorlar. İftira atıyorlar. Aynaya baksınlar. Yoksulluk görmek istiyorlara aynaya baksınlar. Usulsüzlük görmek istiyorlarsa aynaya baksınlar. Bir dönem İstanbul Belediye Başkanı'ydık,
bilirsiniz. Benden önce İstanbul'u bu CHP yönetti. İstanbul'u nasıl yönettiklerini bilirsiniz. Göreve geldim, çöp dağlarının hakim olduuğu, suyu akmayan bir İstanbul vardı. Biz geldik, susuz İstanbul suya kavuştu. Çöpler ortadan kalktı, pırıl pırıl bir İstanbul oldu. Bunlar Kocaeli'ni yönettiler. Yolsuzluk bataklığından çıkamadılar. Şu anda Kocaeli Barajı sebebiyle AK Parti hala borç ödüyor, onların yolsuzluklarının bedelini benim vatandaşım ödüyor. Bu milleti kimin yoksullaştırdığını, yokluğa mahkum
ettiğini, bu ülkeyi on yıllar boyunca kimin geri bıraktığını görmek istiyorlarsa, önce kendi geçmişleriyle yüzleşsinler. Bu dönem CHP'nin, MHP'nin koalisyon ortağı olduğu dönemlerde bu ülkeye neler yaşattıklarını unutmadı. Bunlar memleketi yönetirken devlet dairelerinde kaloriferler yanmazdı, paltoyla oturulurdu. Şimdi bunlara doğalgazı getirdik. 66 vilayetimiz doğalgaz kullanıyor. Bugün dünden farklı ne söylüyorlar? Türkiye'nin önüne nasıl bir vizyon koyuyorlar. Popülizm yapmayı yenilik diye sunuyorlar. Bu
millete böyle iki anahtar dağıtanlar çok oldu. Bu anahtarların hangisine benim vatandaşım sahip oldu? Biz göreve geldiğimizde asgari ücretin satın alma ücretine bakın, şimdi bakın. Demogoji yapmayı siyaset zannediyorlar. AK Parti'ye iftira etmeyi muhalefet sanıyorlar" dedi.
"GELİN ANAYASAYLA DOKUNULMAZLIK ZIRHINA BÜRÜNENLERİN DOKUNULMAZLIKLARINI KALDIRALIM"
"7,5 yıl boyunca muhalefet yapmak adına tek söyledikleri dokunulmazlık" diyen Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Benim dokunulmazlığı kaldırma sözü verdiğimi söylüyorlar. Dürüst ol. Benim programıma bakarsanız orda yazar. Kalk siyasetçiye dokunulmazlığı kaldır, ondan sonra da git siyasetçiyi birilerinin eline teslim et. Kusura bakma, bunun altında hangi tezgahın yattığını çok iyi biliriz. Gelin en büyük dokunulmazlığı kaldıralım. Gelin 12 Eylül anayasasıyla dokunulmazlık zırhına bürünenlerin
dokunulmazlığını kaldıralım. Milletvekillerinin dokunulmazlığını dillerine dolayanlar, 12 Eylülcülerin üzerindeki dokunulmazlık zırhının kalkmasına hayır diyor. Bu anayasa değişikliğiyle memurlara toplu iş sözleşmesi hakkı getiriyoruz. Bu ülkede benim 2 milyon memur emeklisi dostum da istifade edecek. Benim vatandaşıma bidon kafalı, göbeğini kaşıyan adam diyorlar. Bunlar kendileri mecliste oy kabinine girip hayır diyemedi. Yürekleri hayır demeye yetmedi. Milletvekili arkadaşlarına bunlar yasak getirdi, oy kullanma kabinine göndermedi. Milletvekilleri vicdanlarının sesini dinler diye korktular".
CHP'nin bu yasama döneminde 44 kez Anayasa Mahkemesi'ne gittiğini hatırlatan Erdoğan, "Bunlara göre Anayasa Mahkemesi ana muhalefet mahkemesi oldu. Halk diyenler, halkçılık diyenler, halkın iradesine saygısızlık yapıyor, millet iradesini mahkemeye taşıyor. Hakeret etmeyi bırakın. Çirkin benzetmeleri siyasetin üslubunu ayaklar altına almayı bırak da, çıkıp şu doktorların tam gün yasasını neden mahkemeye taşıdınız, iptal ettirdiniz, önce bunu açıklayın. Bu tezgahtan biz de geçtik. O özel muayenehanelerde
başımıza gelenleri biliyorum. Muayeneye gider, ameliyat nerede? Hastanede. Yahu senin özel hastanen mi? Kamuda çalışıp, bu ülkede ameliyat parası, bıçak parası diye benim fakir vatandaşımızın üç kuruşuna göz dikenler var. Biz bir yasa çıkardık, üniversite, devlet hastanelerinde çalışan doktorlar ya hastanede çalışsın, ya özel muayenehanesinde çalışsın. Ama ikisi de aynı anda olmuyor. 110 bin doktorumuz var. Bunların sadece 4 binin özel muayenehanesi var. Anayasa Mahkemesi, yasanın bazı maddelerini iptal
etti. Şu an itibariyle, hala gerekçesi açıklanmış değil. Sağlık Bakanlığı'nın yapmış olduğu bir basın açıklamasını Danıştay idari işler gibi gördü, bir gün gibi rekor sürede karar verip 30 temmuzda başlayacak uygulamayı durdurdu. Böyle bir şey olamaz. Milletin mağduriyeti bunların umurunda değil, hiçbir zaman da olmadı. Çünkü bunların tuzu kuru. Kütahya'dan Türk milletine sesleniyorum. Eğer sizden bıçak parası adı altında para istenirse, bunun müsebbibi CHP'dir. Milletin çıkarını düşünmeyenler, milletin
iyiliğini düşünmeyenlerdir. Milletimizin menfatine yapılan her düzenlemeye karşı çıkıyorlar. Sizden böyle bir talepte bulunan olursa hemen Sağlık Bakanlığı'na ait 184 hattını arayın" diyerek, halkın bıçak parası talep eden doktorları şikayet etmesini istedi.
"13 EYLÜLDE FARKLI BİR TÜRKİYE'YE UYANACAĞIZ"
Anayasa değişikliğiyle farklı bir Türkiye olacağını savunan Erdoğan, "12 Eylül'de Türkiye'de neler değişecek diye soruyorsunuz. Şimdiden sizlere birkaç müşahhas örnek vermek istiyorum. Danıştay Sağlık Bakanlığı'nın bir basın açıklamasını bahane ederek bir günde karar verdi. Milletin yararına olan bir kararı, aynı Danıştay çok yüksek fiyatlarla özelleştirilen İzmin Alsancak Limanı'nı 6 ay geciktirdi. Şeker fabrikaları Danıştay kararıyla bir yıldır devredilemiyor. Kim kaybediyor? Benim milletim kaybediyor,
devletin hazinesi kaybediyor. Verdikleri kararlarla bu millete çok ağır bedeller, faturalar ödetiyorlar. İstanbul'da çok büyük bir arazi vardı. Oyaladılar, oyaladılar, ihaleyi alanlar ihaleden çekildi, bu arada küresel kriz patlak verdi, yarı fiyatına bile satılmadı. Kim kaybetti, benim milletim kaybetti. Türkiye böyle bir hukuk sistemiyle kalkınabilir mi, büyüyebilir mi? İşte bu anaya değişikliğiyle biz evrensel bir hukuk sisteminin, AB standartlarındaki bir hukuk sisteminin adımlarını atıyoruz. Üstünlerin hukukundan hukukun üstünlüğüne geçiyoruz. Yargıda kapalı devlet sistemini biz kaldırıyoruz. Sıkıntıları oradan geliyor. Yargıda arka bahçe dönemi artık sona eriyor. Bunların feryadı bu. Anadolu'da görev yapan kürsü hakimleri dediğimiz yargıçlar, bu kardeşlerimizin oylarına bile saygı duymuyorlar. Hayır onlar oy kullanamaz. Peki kim kullanacak. Biz kullanacağız, biz belirleyeceğiz diyorlar. Biz de diyoruz ki, katılımcı demokrasinin gereği bu, Türkiye'deki bütün kürsü hakimlerinin burada oyları olacak, iradesi olacak. İmtiyazlarını kaybedecekler.
Mehmet amca hacca gidecek, geliyor havaalanına, bilgisayar başına; belki borcu 50 kuruş. Diyorlar, sen yurt dışına çıkamazsın. Hakim kararı olmadan hiç kimsenin yurt dışına çıkışı engellenemeyecek. Bir atama yapıyor, gidiyor kapıcısına soruyor. Hakkında yalan yanlış bilgi toplayıp vatandaşımızın geleceğini karartıyorlar. Anayasa değişikliğiyle bu insanlık dişi uygulamaya da son veriyoruz. Yani fişlemeyi tarihe gömüyoruz. Benim kardeşimin kamu kurumunda işi var, kendisine ne diyorlar: Bugün git, yarın gel. Kütahyalı vatandaşımın artık nerede devlet demesine gerek kalmayacak. Mahkemeye gitmeyecek. Kamu denetçisine gidecek. Benim işçi kardeşim iki sendikaya üye olabilecek. Memur kardeşim toplu iş sözleşmesi pazarlığı yapacak. AİHM'de dosyaların yüzde 10'u Türkiye'ye ait. Neden Türkiye Rusya'dan sonra ikinci ülke? Biz Anayasa Mahkemesi'ni bir çeşit insan hakları mahkemesine dönüştürüyoruz. Bu değişiklikle vatandaşımıza sahip çıkıyor, ülkemizin itibarını daha yukarı çıkarıyoruz. 13 Eylül'de çok daha farklı bir Türkiye ile uyanıyoruz. Bu anayasa değişikliği bir AK Parti projesi, bizim şahsi projemiz asla değil. Bu seçimde hükümetin icraatını oylamayacağız.
Muhalefetin performansını oylamayacaksınız. Kendi geleceğinizi, çocuklarınızın geleceğini, Türkiye'nin istikbalini oylamayacaksınız. Vereceğiniz her oyun kime fayda sağlayacağınızı lütfen düşünün. Bugüne kadar hiçbir araya gelemeyenler birleştiler" diyerek, her kesimden referanduma evet oyu istedi.
size hayır işsizlik kütahyada kol geziyor o yüzden hayır