Ege Bölgesi’nde, Manisa iline bağlı bir ilçe olan Kırkağaç, doğu ve güneyinde Akhisar, batı ve kuzeybatısında Soma, kuzey ve kuzeydoğusunda da Balıkesir ili ile çevrilidir. Manisa ilinin kuzeybatısında Bakırçay havzasında yer alan Kırkağaç’ın güneybatısını Soma Dağı engebelendirmektedir. İlçenin batısındaki dağ sıralarından kuzey doğuda Hacet Dağları, güneybatıda da Yeldoğu dağları bulunmakta olup, bu dağların yükseklikleri 1.000 m.yi geçmemektedir.
İlçe topraklarının büyük bir bölümünü Bakırçay Vadisi’nin genişlemesi ile oluşmuş Kırkağaç Ovası ile Gelenbe Ovası kapsamaktadır. Kırkağaç Ovası Değirmentepe Boğazı ile Gelenbe Ovası’na Soma Boğazı ile de Soma Ovası’na, Harta Boğazı ile de Akhisar Ovası’na bağlanmaktadır. Deniz seviyesinden 180-200 m. yüksekliğindeki ilçenin yüzölçümü 543 km2 olup, toplam nüfusu 48.303’tür.
İlçede ılıman Akdeniz iklimi hüküm sürmekte olup, yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı geçer.
İlçenin ekonomisi tarım ve madenciliğe dayalıdır. Yetiştirilen başlıca tarımsal ürünler; Kırkağaç kavunu, karpuz, buğday, zeytin, üzüm, arpa ve baklagillerdir. Az miktarda da tütün, pamuk, susam, mısır ve kiraz yetiştirilir. İlçe topraklarında linyit yatakları bulunmakta olup, bunlar Garp Linyitleri Müessesesi tarafından işletilmektedir. Ayrıca zeytinyağı, tarım araç ve gereçleri üreten imalathaneleri ile çırçır atölyeleri bulunmaktadır.
İlçenin Eski Çağ tarihinden başlayan ve günümüze kadar ulaşan bir tarihi geçmişi vardır. Gelenbe bucağındaki yortan mezarlarından, İlk Tunç Çağında (MÖ.3500-2000) yıllarında burada yerleşim olduğu anlaşılmaktadır. Bunun yanı sıra bugünkü Kırkağaç’ın yakınlarında Khlıara antik kenti bulunuyordu. Khlıara’nın tarihi hakkında yeterli bilgi olmamasına karşılık kentin, Kırkağaç ovasının ortasında höyük konumunda olduğu bilinmektedir. Buradaki yapı taşları çevredeki yeni yapılanmalarda kullanılmak için söküldüğünden günümüze hiçbir kalıntı gelmemiştir.Yalnızca höyüğün üzerinde Roma ve Bizans dönemlerine tarihlenen çok sayıda çanak çömlek parçaları bulunmuştur.
Roma döneminde kent konumunda olmayan küçük bir yerleşim birimi konumundaysa da Bizans İmparatoru Manuel Komnenos tarafından XII.yüzyılda geliştirilmiştir.Tarihi kaynaklara Bizanslıların Selçuklular ve bazı Beyliklerle yaptığı savaşlarda ismi geçmektedir.Burada yaşayanlar Ortaçağın sonlarına doğru Arap akınlarından zarar görmüş ve kenti terk etmişlerdir. Sonraki yıllarda da Khlıara’nın 5 km. kuzeybatısında bugünkü Kırkağaç kurulmuştur.
Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra 1350 yılında Kalbuz Aşiretinden bir kısım halk Kırkağaç’ın güneybatısındaki Ören Meckii denilen yamaca yerleşmişlerdir. Kırk adet çadır halkından oluşan bu çadır aşiret, kırk ağacın altına yerleştiklerinden ötürü de ilçenin ismi Kırkağaç olarak tanınmıştır. Bu aşiret burada bir cami ve çeşme yaptırmıştır. Kırkağaç’ın kasaba konumuna gelmesinde ve gelişiminde Sarı Abdullah ismi ile tanınan bir alimin yöreye yerleşmesinin büyük etkisi olmuştur.
XIX.yüzyılın sonlarında Aydın vilayetinin Saruhan sancağına bağlı bir kaza merkezi olan Kırkağaç, I.Dünya Savaşı’ndan sonra Mondros Mütarekesi’ne dayanılarak Manisa ile birlikte Kırkağaç da Yunanlılar tarafından 24 Haziran 1920’de işgal edilmiş, 12 Eylül 1922’de bu işgalden kurtarılmıştır.
Kenthaber Kültür Kurulu