Muğla Barosu'nun düzenlediği ve konuşmacı olarak Yargıtay 8.Ceza Dairesi Üyesi Hamdi Yaver Aktan ve Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun katıldığı 'İfade Özgürlüğü ve İletişimin Tespiti' konulu söyleşi Muğla Gazi Mustafa Kemal Atatürk Kültür Merkezi'nde yapıldı.
Hukukçuların ve Muğlalılar'ın izlediği söyleşinin açılış konuşmasını yapan Muğla Barosu Başkanı Avukat Mustafa İlker Gürkan, şu anda Ankara'da baro başkanlarının Yargı Reformu Stratejisi'ni konuştuklarını belirterek, "Yargı sistemi meşruiyetin kaynağıdır. Yargının meşruluğu savunma ile olur. Savunma hak ve olanakları Anayasa'dan itibaren tekmelendirilmelidir. Savunma yoksa o reform işe yaramaz" diye konuştu.
Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu Anayasa'nın 12. maddesinde herkesin devredilemez, vazgeçilemez demokratik hak ve özgürlüklere sahip olduğunu belirtirken, Baro Başkanı Av. Gürkan'ın sözleri ile ilgili "Başkan reformda savunma ile ilgili bir şey yok dedi ama yargının bağımsızlığı yoksa savunma ne işe yarar" diyerek, "Anayasa'nın 142. maddesi ile yargı Adalet Bakanlığı'na bağlı iken, Anayasa'nın 144. maddesi ile hukukçuların soruşturması Adalet Bakanlığı Müfettişleri yapılıyorsa ve bu maddeler orada dururken, reform ne işe yarar" dedi.
"Demokrasinin gerçek olması için çağdaş olması lazım. Anayasa'da ifade özgürlüğünün, temel hak ve özgürlüklerin yer alması yetmez. Bunlar çağdaş demokrasilerde olur" diyen Kanadoğlu, "Türkiye'de çağdaş demokrasi hazmedilememekte. Çağdaş demokrasi kurallar rejimidir. O kurallarda belirli ilkelere dayanmak zorundadır. O ilkelerde sıkıntı varsa, temel hak ve özgürlüklerde de sıkıntı vardır. Ulus devlet, laiklik, hukukun üstünlüğü tartışmalı ise çağdaş demokrasi olanağı olmaz. Hukukun üstünlüğünü kabul etmiyorsanız, eğer yargınız bağımsız değilse, hukukun üstünlüğü sözleri oy kazanmak için söylenmiş cilalı boş sözler ise sizin ülkenizde demokrasinin kurulması güçtür" diye sürdürdü.
Kanadoğlu, hak ve özgürlüklerin Anayasa'da yazmasının yetmeyeceğini, o nedenle hak ve özgürlüklerin öncelikle içselleştirilmesi, hazmedilmesi gerektiğini belirtirken, sözlerini "Yargının bağımsız olmadığı ülkelerde, ifade özgürlüğü, hak ve özgürlükler olmaz. Çağdaş demokrasi sağlanmaz. O sözler Anayasa'da edebi sözler olarak kalır. Çağdaş demokrasiyi hazmeder, içselleştirirseniz, o zaman gerçek reformlar yapılabilir" şeklinde ifade etti.
Kanadoğlu, "Eğer kuvvetler ayrılığı ilkesini kabul etmezseniz, bu tek kişi iradesi olur. Bu ülkede parti içi demokrasi yoktur. O zaman demokrasi de olmaz. Yürütme size bağlı, yasama sözünüzden çıkamaz halde ise ve sadece arkadaşınız diye birini cumhurbaşkanı seçtirebiliyorsanız, işte bu dikta rejimidir. Yurttaş saydamlık istemelidir. Saydamlığın olmadığı yerde yolsuzluklar vardır.Yolsuzlukların giderilmesi için dokunulmazlıklar sınırlandırılmalıdır. Yurttaş yargısına sahip çıkmalıdır" dedi.
Yargıtay 8.Ceza Dairesi Üyesi Hamdi Yaver Aktan da yargıda ifade özgürlüğü ve iletişimin tespiti üzerinde dururken, "Teknolojik gelişmelerden tüm insanlık yararlanır. Tarihsel birikimin arkasında olan hukuk bilimi de adil yargılama ilkesine uygun olarak bu gelişmelerden, kanıt toplamada yararlanmaktadır. Bu hukuk biliminin ve uygulamanın gereğidir Ancak bunun da hukuka uygun, adil yargılama ilkesine uygun olarak yapılması gerekir. Ne varki bu uygulamalar bireylere deyim yerinde ise kayıp cenneti arar hale getirmiştir" dedi.
Daha sonra Muğla Barosu'na yeni kayıtlı üç genç avukat Yunus Düşka, Gözde Can Adıgüzel ve Gizem Yılmaz ruhsatnamelerini Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'ndan alarak, cüpbelerini giydiler.
![]() |
![]() |
![]() |