Mimarlar Odası Muğla Şubesi, Aydın, Denizli, Muğla illerini kapsayan 1/100 000 ölçekli çevre düzeni imar planının iptali için yargıya başvurdu.
Yürütmenin durdurulması talebiyle Danıştay’a gönderilmek üzere Muğla Nöbetçi İdare Mahkemesi Başkanlığı’na Mimarlar Odası adına dilekçe veren Muğla Barosu Başkanı Av. Mustafa İlker Gürkan, “Çevre ve Orman Bakanlığı’nın dava konusu işlemi sakat bir işlemdir. Açıkça kanuna aykırıdır. Uygulanması durumunda ileride giderilmesi olanaksız zararlara yol açacak niteliktedir” dedi.
Konu ile ilgili açıklamada bulunan Mimarlar Odası Muğla Şube Başkanı Sinan Akyurtaklı, planın askıya çıkarılması aşamasında gerekli itirazları yaptıklarını, ancak olumlu yanıt alamadıklarını belirterek, “Bu plana askıya çıktığında itiraz etmiştik. Eleştiri ve itirazlarımız yalnızca ‘uygun bulunmamıştır’ sözü ile cevaplandı. Bu plana itiraz edenleri alt alta yazdınız mı 1,5 metre ediyor. Herkesin adını, yada unvanını yazmışlar ve karşısına da birkaç tane önemsiz eleştiri için ‘uygun bulundu’ demişler, geri kalan herkesin itirazına ‘uygun bulunmamıştır’ deyip kestirip atmışlar. Bu ne bilimsel tartışma kurallarına, ne mesleki müzakere ilkelerine, nede demokratik katılıma uygun değildir. Şimdi yargı önünde tartışacağız. Sonucun bölgemiz ve insanlarımız için iyilikler getirmesini dilerim” diye konuştu.
Çevre ve Orman Bakanlığınca onanan Aydın-Muğla –Denizli bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni İmar Planı’nın iptali ve dava sonuna kadar yürütmenin durdurulması talebiyle, Muğla Nöbetçi İdare Mahkemesi aracılığıyla Mimarlar Odası adına Danıştay’a başvuran Muğla Barosu Başkanı Av. Mustafa İlker Gürkan’ın dilekçesinde, “Üç ilin idari sınırlarını kapsayan planlama bölgesi 3.316.000 hektar gibi büyük ve önemli bir alandır. Ülke genelinde yürütülmekte olan planlama hamlesinin bir parçasıdır. Bu çerçevede ülke genelinde 6 ili kapsayan planlama bölgeleri bile mevcuttur. Bu planlama hamlesinin; ‘AB uyum sürecinde olan ülkemizin, süratli biçimde atması gereken adımlardan biri’ olduğu; Bu işin, çevre yatırımlarıyla birlikte, 15-20 yıllık zaman içinde 30 milyar Euro kaynak gerektirdiği de bakanlık açıklamalarında yer almıştır. Burada amaçlanan, öncelikle çevre bilinci ve koruma kullanma dengesi yaratacak stratejik planlamadır” denilerek şu görüşlere yer verildi:
“Planın amacı, ‘Aydın, Muğla, Denizli sınırları içinde yaşanabilir bir çevrenin yaratılmasını, turistik ve tarihsel kimliğin korunmasını ve Türkiye’nin kalkınma politikası kapsamında, sektörel gelişme hedeflerine uygun olarak belirlenen planlama ilkeleri çerçevesinde, sosyal, ekonomik, kültürel ve mekansal açıdan sağlıklı gelişmeyi ve büyümeyi amaçlamaktadır’ şeklinde belirtilmiştir.Ancak askıya çıkarılmış olan plan, 5491 sayılı kanun ile değişik, 2872 sayılı Çevre Kanununda tarif edilen plan değildir. Bu durum, planı yetki yönünden tartışılır kılmaktadır. Yasa hükümleri ile askıya çıkarılan plan çelişmektedir. Bu plan, çevre kirliliğini önlemeye yönelik bir stratejik plan olmaktan çıkarak, yapılaşmanın yaratacağı çevre kirliliğinin önlenmesi amacının tersine, yapılaşmayı parsel bazında tanımlayarak özendirmektedir. Çok önemli bir sorun şudur: Uygulama planında olabilecek kadar ayrıntılı hükümler taşıyan bu plan kapsadığı muazzam bölgede bazı büyük lekeler oluşturmaktadır. Turizm bölgesi v.s gibi… Bu lekelerin altında ‘ne planlanmaktadır’? Bu güne kadar olanlar ve ‘küreselleşen Dünyada Türkiye gerçekleri’ Piyasa güçlerinin doğal ve kültürel çevrenin korunarak kullanılması dengesini ‘kullandığından artakalan kadar korumak’ olarak algıladığını göstermiştir”
“1/100 000 Ölçekte hazırlanan bir Çevre Düzeni Planında temel stratejik kararların alınması amaçlanmalıdır. Bu temel stratejik kararları üretemeyen bir planın, bütünlüğünden söz etmek mümkün değildir” denilen başvuruda, söz konusu planının, plan hükmünün genel planlama ilkelerine, Çevre Düzeni Planlarının ruhuna, amacına ve stratejik planlama anlayışına aykırı bir düzenleme olmasının yanında, plan hükümleri ile çelişkilerle ve yasalara aykırılıklarla ve geleceğe dönük endişe verici belirsizliklerle dolu olduğuna işaret edilerek şöyle devam edildi: “Muğla’da 23 adet Özel Kanuna Tabi Alan bulunmaktadır. Planlamanın 1. Paragrafında bu alanlar “planlamada bütünlük açısından diğer yerleşmeler gibi araştırmalara dahil edilmiştir” denilmektedir. Ancak plan paftaları incelendiğinde, bu araştırmaya dair herhangi tespite rastlanmamaktadır. Bu alanlar içinde bulunan ve stratejik planlamanın temel girdisi olarak belirlenmesi gereken, orman alanları, ören yerleri, su kaynakları ve mikro havzalar, vb. karar gerektirmeyen, ancak planın amacı gereği tespit edilerek korunması gerekli alanlar, yok sayılmaktan kurtarılacak şekilde bir gösterime dönüşmemiştir. Özel Kanuna Tabi Alanlar içinde yer alabilecek ve bu plan tarafından tanımlanmayan alanlar, planın genel bütünsel yaklaşımını tamamıyla zedeleyecek yeni girdiler yaratabilecektir. Bu alanlar planda birer ‘rölöve leke’ olmaktan öte gidememiştir. Bu durum da hem planlama ilkeleri, hem de stratejik değerlendirme açısından önemli bir eksikliktir. Planlama alanının bütünü hassasiyetle incelendiği taktirde belirttiğimiz gibi sayısız örneğe ulaşmak mümkündür. Bu türden değişikliklerin, ‘bilimsel gereklilik’ ya da ‘kamu yararı’ adına yapıldığını ileri sürmek mümkün değildir. Açıkça kamu hukukuna aykırı mezkur idarî işlemin uygulanması durumunda giderilmesi güç yada imkansız zararların doğması kaçınılmazdır. Bu nedenle İYUK.27. maddesi uyarınca yürütmenin durdurulmasına karar verilmesini talep etmekteyiz” ifadelerine yer verildi.
Ne oldu imar rantı zorlaştı da ondanmı mimarlar öfkeli..