24
Nisan
2025
Perşembe
MUĞLA

Türkiye’nin tek kadın dırıması

Dünya’da sadece Güney Amerika, Honduras ve Muğla’da yetişen, nesli tükenme tehlikesi ile karşı karşıya olması nedeniyle koruma altına alınan Sığla ağaçlarının yağını bilimsel yöntemlerle çıkaran Türkiye’nin tek bayan Dırıma’sı Nursen Aslan Çopuroğlu, Sığla (Günnük) Ormanlarının korunup geliştirilmesi için verdiği savaşta, kendisine destek olan herkesle her kurumla işbirliği yapıyor, özveriyle çalışıyor.

Grup Doğayla Barış/Çevre Eğitim ve Sanat Derneği Başkanı Nurşen Aslan Mimar, “Ben henüz kendimi tam olarak tanımlayamadım, sürekli arayış içindeyim, doğanın içinde sürüklendim gidiyorum. Arkadaşlarımızla birlikte ormanın içindeyim, elimde kaşık günlük ağacını kızartıyor, göz açıyor, ak amberi üretmesi için hazırlıyorum, bu benim için farklı ve renkli bir serüven” dedi. Arslan, ÖÇKK, İş-Kur ve Muğla Milli Eğitim Müdürlüğü üçlü protokolüyle başlatılan sığla yağı üretimi kursunun da öğrencisi.

Dırıma-Kızıllatma Sığla ağacında yağ verme işlemini tetikleyen ilk hareket, kabuklarındaki bu inceltme işlemi, daha sonra damar adı verilen kanallar açılıyor. Belli periyotlarla bir takım işlemler gerçekleştiriliyor ve açılan kanallardan ak amber süzülüyor köpük köpük. Sığla yağı üretimi 6 aylık çok zahmetli bir süreç. Bu nedenle pahalı ve piyasada safını bulmak mümkün değil. Bölgedeki tüccarlar ve aktarlar içine patates, yağ, toprak ne varsa karıştırıp satıyorlar. Korumak için çalışmak, mücadele etmek, anlaşılabilir ama ele kaşık alıp kazımaya başlamak biraz zorlu bir iş, kuvvet istiyor, teknik istiyor. Sığla yağı üretimi yapmak meşakketli ve aynı zamanda erkek işi olmasına rağmen, Nurşen Aslan Çopuroğlu, bayan olmasına rağmen, bu işi de başararak, yeni ustalar yetişmesine de vesile olmuş.

İLK KADIN DIRIMACI ANLATIYOR

Özel Çevre Koruma Kurumu(ÖÇKK) Başkanlığının Sığla Koruma ve İzleme Projesini çok önemsediğini belirten Arslan, “Okullarda ve köylerde Sığla Eğitim çalışmaları ve bu kurs, proje paydaşımız olan ‘Tarımsal Kalkınma Vakfı’ işbirliğinde Marmaris de açılan ‘Sığla Eğitim ve Koordinasyon Merkezi’ tarafından Grup Doğayla Barış üye ve gönüllüleri desteğiyle koordine ediliyor. Bürokrasi ve mevzuat çoğu kez bizleri de şişirir patlayacak noktaya getirir, ama bu kez şişen ağaçlar oldu ne yazık ki. Ağacın doğası gereği sığla yağı üretimi kursu Nisanda, en geç Mayıs’ın başında başlaması gerekiyordu, Biz 22 haziranda başlatabildik. Önce kurs alanımız tüccara ihale edildi. Kursun sahibi olarak gözüken Resmi kurumlar arasında yazışmalar uzayınca ağaçların işleme süresi gecikti, 23 olan kursiyer sayımız süre geçince azaldı 9’a düştü. Bu sefer de İş-Kur 10 kişinin altında kursu başlatamayız deyince ben 10. kursiyer olarak kayıt oldum ve kursu başlatabildik. Anahtar rolüm buradan kaynaklanıyor. Derneğimizin sığla projeleri arasında bu kursun önemi büyüktü. Köy köy dolaşarak köylüleri bu kursa katılmaları için bizler ikna ettik, onları sığla gönüllüsü olarak kaydettik. Bu nedenle kurs süresince, yani yaz boyunca ben de sığla ormanlarında çalışmaya gönüllü oldum” dedi.

SIĞLA KAÇAKÇILIĞI YAPILIYOR

Sığla Ormanlarını Koruma mücadelesinde başarılı olabilmek için önce ağacın ve ormanın tanınması gerektiğini belirten Arslan, işe buradan başladığını ve 5 yıldır ormanda olduğunu belirtirken, “Sığla belgeselini çekiyoruz. Flora ve faunayı inceliyor ve fotoğraflıyoruz. Çektiğim fotoğraflar, açtığım sergilerle insanlara bakmak ve görmek arasındaki farkı vurguluyorum. Sığla ormanlarına flora ve faunadaki çeşitliliğe ve büyüleyici güzelliğe bakıp biz bunu nasıl görmedik diyerek hayretler içinde kalıyorlar. Sığla ile ilgili hazırladığımız projeler her taraftan çeşitli engellemelere maruz kalıyordu, hayata geçirilmesi sürekli engellendi ve baltalandı, inatla bıkmadan usanmadan mücadele ettik. Bu yağ şifalı, faydalı, kullanılıyor, talep var ki çıkartılıyor. Resmi rakamlarda miktar az gösterilse bile kaçak üretim çok fazla ve halkın, köylünün gözü kör değil görüyor, biliyor ve bize söylüyor. Ağacın gözünün yaşına bakmadan, ormanların ölümü pahasına kaçak üretilen tonlarca yağ, buhur, köylülerden aldığımız bilgilere göre bu işin tüccarları tarafından, kaçak olarak yurt dışına Suriye üzerinden çıkartılıyormuş, bu konuyla ilgili yasalar yeterli ama uygulamada sorunumuz var. Günlük ormanlarına kaçakçıların, yağ tüccarlarının tecavüzünün engellenmesini istiyoruz” diye konuştu.

DOĞAL SIĞLA ORMANLARI DİNLENMEYE ALINMALI

Doğal ormanların doğal halinde korunmasını savunan Arslan’a göre, bölge turizmi ve ekoturizm açısından Doğal Sığla Ormanları çok önemli bir potansiyel. Mutlaka değerlendirilmesi, doğal ormanların çevresi kapatılmalı, domuz, inek keçi ve koyun girişi ve tahribatının engellenmesi gerekiyor. “Sığla ağaçları aslında bu yağ üretim sürecinde yaralanıyor, hasar görüyor ve kendini korumak ve yarasını kapatmak için için can havliyle yağ üretiyor” diyen Arslan, “Gezin tüccarların işlettikleri sığla ormanlarına bakın, bu bir katliam. Ağacın yaşam kanallarına zarar vermeden dikkatli bir uygulamada yağ üretimi sonrasında dinlenmeye alınan ormanlarda ağaç yaralarını kapatabiliyor, fakat bu tüccarların hırpaladığı ağaçlar için sonuç kesinlikle ölüm”

iha
Yayın Tarihi : 15 Temmuz 2009 Çarşamba 18:10:44


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?