Köyceğiz’e bağlı Pınarköy sınırları içerisinden doğarak Köyceğiz Gölü’ne dökülen Yuvarlakçay’ın doğduğu yere hidro elektrik santrali yapılmak istenmesi nedeni ile köylüler ve çevreciler ayaklandı.
Köylüler ve çevreciler Topgöz’ü adı verilen Yuvarlak Çayı’nın doğduğu yerde eylem yaptı. Kesilecek olan ağaçları kendilerine zincirlerle bağladılar.
Akfen’e bağlı Beyobası Enerji Üretimi A.Ş.’nin Yuvarlak çay’ı üzerinde kuracağı HES (Hidro Elektrik Santrali) için, Enerji Piyasası Denetleme Kurumu’ndan (EPDK) 5 Temmuz 2007’de 48 yıl 2 ay süreyle üretim faaliyeti göstermek üzere üretim lisansı alması ve EPDK’nın, 05 Şubat’ta HES üretimi ve yardımcı tesislerin kurulabilmesi için gerekli taşınmaz malların kamulaştırılması işlemini başlatması üzerine bölge halkı ve çevreciler eylem yaptı.
AĞAÇLARIN KESİLMESİNE İSYAN ETTİLER
Muğla Çevre Geliştirme Derneği, Dalyan Turizm Kültür ve Çevre Derneği, Atatürkçü Düşünce Derneği Ortaca Şubesi, Cumhuriyet Kadınları Derneği Ortaca Şubesi, Biz Kaç Kişiyiz Hareketi Ortaca Şubesi, Dalyan Kent Konseyi Çevre Çalışma Grubu’nun yanı sıra Köyceğiz Belediye Başkanı Salih Erbay ve köylüler ellerinde pankartlarla Hidro Elektrik Santrali’nin yapılacağı bölgede eylem yaptılar. Eylemciler Hidro Elektrik Santrali’nin yapılacağı bölgeye ulaştıklarında asırlık ağaçların kesilmiş olduğunu ve hala kesilmekte olduğunu görünce isyan ettiler.
BELEDİYE BAŞKANI SALİH ERBAY; “BURADAN RANT SAĞLANIYOR”
Konu ile ilgili Köyceğiz Belediye Başkanı Salih Erbay, “Ben burada yapılmak istenenin baraj olduğunu sanmıyorum. Bu bölgeyi birilerine rant sağlamak için çalışıyorlar. Burada yapılacak baraj yüzünden çıkan suyun geri tepmesi söz konusu. Bu büyük tehlikeler doğurabilir. Geriye tepen suyun nereden patlak vereceği belli değil. Burada yapılan resmen doğa katliamıdır. Birilerinin buna dur demesi gerekiyor. Kesilen çınar ağaçları yaklaşık 300 yaşında bu ağaçların kesilmesi bir katliamdır” dedi.
Eyleme katılan vatandaşlarda tepkilerini ortaya koyarken “Güneşi bu kadar çok olan bir bölgede Hidroelektrik Santrali yapılmak istenmesini anlayamıyoruz. Eğer elektrik ihtiyacı düşünülüyorsa güneş enerjisinden istifade edilebilir” dediler.
Eylem sırasında vatandaşlar ve çevreci derneklerin temsilcileri ağaçları kesmekte kullanılan bir kesim motorunu Yuvarlakçay’ının sularına attılar. Kendilerini kesilmek istenen ağaçlara zincirlediler.
Çevredeki ağaçların kesilerek Yuvarlakçay üzerine Hidro elektrik santrali kurulmak istenmesi kararını mahkemeye taşıdıklarını belirten Yuvarlakçayı Koruma Platformu Üyeleri ise “Yöre halkı olarak konuyu öğrenmemiz, 3-4 ay önce yapılan kamulaştırma işlemlerinin vatandaşa tebliğinden sonra oldu. Tebligatlar, kamulaştırma yapıldıktan sonra bildirilmiş. Konuyu araştırdığımızda altında EPDK’nın verdiği kamulaştırma kararı var. Bu işlemler çok hızlı yürümüş, bir günde gelinmiş, kamulaştırma yapılmış. Normalde kamulaştırma yapılırken vatandaş çağrılıp, heyetin önünde, teklif sunulması gerekiyor, ancak bu teklifler sunulmamış. Hiçbir şekilde bilgi verilmeden, mahkemeden gelinip tespitler yapılmış, bir günde bir değer tespiti yapılarak vatandaşa yeriniz kamulaştırdık diye bilgilendirilmiş. Konuyu araştırdığımızda projede Pınarköy’e ayrılan suyun ancak 4-5 ay yetebileceği görülüyor. Diğer aylarda ise yapacakları kanallar sayesinde bu suyu bir şekilde kendi kontrollerine almış olacaklar.
İşte bizim ayrıldığımız nokta da burası. Yöre halkını yok sayarak yapılan bu projenin yanında değiliz. Bizde Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun aldığı bu karara karşı Danıştayda dava açtık, şimdi kurumun savunması istendi ancak daha gelmedi” dediler.
Yuvarlakçayı Koruma Platformu Adına basın bildirisini okuyan Reşat Uygun ise, “Bizler bölgede yaşayan çevreye duyarlı doğa korumacı yurttaşlar ve dernekler olarak, Pınarköy, Zeytianalanı, Beyobası, Kavakarası, Köyceğiz Köylüleri, Ortaca, Köyceğiz, Dalyan Halkı ve Batı Akdeniz Çevre Platformu katılımcıları olarak her ne amaçla olursa olsun ağaçların, bitkilerin her türlü canlıların yaşamını tehdit eden faaliyetlere karşı çıkıyoruz. HES yapılmak istenen bölge eko sistemin ve niyolojik çeşitliliğin ,endemik türlerin yoğun olduğu ve özel olarak korunması gereken bir dünya mirasıdır.Alternatif ve eko turizminin önemli bir merkezidir.Her geçen gün cazibe merkezi olarak Dğnya’nın ilgisini çekmektedir.Bu yüzden bu bölge doğal it alanıdır.
Ülkemiz kendi ihtiyacı olmayan enerji ihtiyacını karşılama gerekçesi ile buna benze fosil kaynaklı dışa bağlı enerji yatırımlarını şevk ve heyecanla desteklemektedir. Bu konudaki temel yaklaşım enerji ihtiyacı değildir. Enerji yatırımlarından elde edilecek ranttır. Bu rantın paylaşım kavgasıdır. Bizler bu kavganın içerisinde hiçbir zaman yer almayacağız. Bizim kavgamız, doğadan yana ve sahipsiz tüm canlı türlerinden yanadır. Doğanın sınırsız enerji kaynağı olan güneşten, rüzgârdan, termal enerji kaynaklarından yararlanarak ihtiyacımız karşılanabilir. Bu yüzden nükleer santral ve fosil yakıt lobilerinin çabaları ile durdurulan yenilenebilir enerji kanunu bir an önce çıkarılmalıdır. Sonuç olarak Özel Çevre Koruma Kurumu’nu göreve davet ediyor ve korumak zorunda olduğu bölgeye sahip çıkarak verdiği izni iptal etmesini istiyoruz.
Anıtlar Kurulu’nu göreve davet ediyor verdiği izni iptal ederek, yasal olarak kendisine verilen görevleri yerine getirmeye davet ediyoruz. Muğla Valisi’ni göreve davet ediyor, ilinin doğal ve tarihi güzelliklerine sahip çıkmasını bekliyoruz.
Esas görevi çevreyi korumak olan Çevre ve Orman Bakanı’nı ormanını korumaya ülkenin çevresine, ekosistemine biyolojik çeşitliliğine sahip çıkmasını bekliyoruz.
Enerji Bakanı’nı dışa bağımlı, fosil yakıtlardan, nükleer santrallerin yapımından vazgeçmeye çağırıyor, ulusal ve doğal kaynaklarımızla enerji çeşitliliğimizi arttırmasını istiyoruz. Son olarak hükümeti ve Başbakan’ı görevlerini ve yetkilerini halktan yana kullanmalarını yüksek sesle talep ediyoruz” ifadelerini kullandılar.
Vahşi kapitalizmin gözü doymuyor ve doğal hayatı da yok edecek tamamen bu gidişle. Oysa ki, söz konusu yer muhteşem bir doğadır. Burada flora ve fauna çok zengindir. Hangi akla hizmettir ki, buradaki endemik bitki ve hayvan varlığı yok edilecektir? Yangınlar yetmiyormuş gibi bir de bu tahribat, Güney Ege ormanları ve doğal yaşamını tehdit eder konuma gelmiştir. Yöre insanları ve çevre korumacıların tepkilerini yükseltmeleri çok normaldir. Bir an önce bu yanlıştan dönülmelidir.