Muğla ili Fethiye ilçesinde, körfezin doğusundaki Saklıkent Kanyonu, Eşen Çayı vadisinin kuzey-güney yönünde Akdeniz’e kadar uzanan bir çöküntü alanıdır. Kanyonun doğusunda Eşen Çayı ile aynı yönde uzanan 3024 m. yüksekliğinde Akdağ bulunmaktadır. Bu dağın batı etekleri kırık hatlarla (fay) kesilmiştir. Bu büyük kırıklar 2000 m. üzerinde kalınlığı olan Akdağ kireç taşlarını parçalayarak Saklıkent Kanyonunu meydana getirmiştir. Bu kütleler Kayadibi Köyü yakınlarında yaklaşık 400-500 m. yükseklikte ve kilometrelerce uzunlukta dik bir duvar görünümünde uzanmaktadır. Kanyonun içerisinde Eşen Çayı’nın kollarından Karaçay akmaktadır.
Karaçay kanyonunu 1988 yılında ilk bulan ve isimlendiren Kayadibi Köyü’nde yaşayan bir kişidir.
Muğla ile Antalya illeri arasındaki doğal sınırı oluşturan Saklıkent kanyonu Fethiye’ye 60 km. uzaklıktadır. Günümüzde turizme açılmış olup, yurt içi ve yurt dışında kısa sürede ün yapmıştır. Kanyona sol yamaçtaki kayalara açılan deliklere bağlanmış tahta bir iskeleden yürünerek girilmektedir. Yaklaşık 100 m. uzunluğundaki iskelenin bitiminde büyük gürültü ile akan suyun soğuk esintisi ile karşılaşılmaktadır. Bu bölüm kanyonun 50-60 m. genişliğinde en geniş bölümüdür. Bunun ilerisinde vadi tabanından 2-3 m. yükseklikte incir ağaçları ile kaplı bir alana gelinmektedir. Düzlüğün arkasında ise yamaçlardan küçük çağlayanlar halinde sular akmaktadır. Kanyonun yamaçlarında birbirlerinden farklı yüksekliklerde yirmiye yakın irili ufaklı mağara bulunmaktadır. Bu mağaralarda sağ yamaçtaki büyük mağara 150. m uzunluğunda dar bir galeri şeklindedir. Sol yamaçtaki bir mağaradan 50 m uzunluğunda dar bir galeriye girilmektedir.
Kanyondaki bütün mağara ağızlarında yoğunlaşan kırık ve çatlaklar görülmektedir. Bunun da nedeni karstik yeraltı su sisteminin bu tür oluşumlarda kolayca gelişmesindendir.
Saklıkent Kanyonu 9 km. uzunluğunda olup, ağız kesiminde, birbirine yakın çıkışlar yapan kaynak uları, kanyonun ağzında ırmak oluşturacak büyüklüğe ulaşmaktadır. Kanyonun kireçtaşından oluşan yüzeyleri ve tabanı cilalanmış gibi kaygan yüzeyler oluşturmaktadır. Günümüzde trekking ve yürüyüş sporunun yapıldığı kanyonun 2-3 km sonrası güçleşen koşullar nedeniyle hem zor hem de tehlikelidir. Kaya düşmesi ve ani sağanak yağmurlar derenin kabarmasına yol açmaktadır.
Yörede Likya, Roma ve Bizans dönemlerine ait çok sayıda yerleşim yerine rastlanmıştır. Bunların en önemlisi de antik Tlos kentidir.
Kenthaber Kültür Kurulu
Fotoğraflar, www.mugla-turizm.gov.tr, www.muğla.bel.tr adreslerinden alınmıştır.