Ege Bölgesi’nde Muğla iline bağlı bir ilçe olan Milsa’ın doğusunda Yatağan, güneydoğusunda Muğla Merkez ilçe, güneyinde Gökova Körfezi, güneybatısında Bodrum, batısında Güllük Körfezi, kuzeybatısı ile kuzeyinde de Aydın ili Koçarlı, Karpuzlu ve Çine ilçeleri bulunmaktadır. Muğla’nın batı kesiminde yer alan Milas’ın kuzeyini Beşparmak (1.350 m.), batısını İlbira (1.081 m.), güneydoğusunu Bencik (1.396 m.) ve Kavak Dağları (1.370 m.) engebelendirmektedir. İlçe, uzun bir kıyı şeridine sahiptir. Milas Ovası ilçenin başlıca ovası olup, Bafa Gölü’nün doğu kesimi de ilçe sınırları içerisindedir. İlçe topraklarını yaz aylarında kuruyan küçük akarsular sulamakta olup bunlar, Bafa Gölü ile Güllük ve Gökova Körfezlerine dökülürler. İlçede Hacat ve Denizcik gölleri ile bir de Geyik Baraj Gölü bulunmaktadır.
İl merkezine 68 km. uzaklıktaki ilçenin yüzölçümü 2.167 km2 olup, toplam nüfusu 112.808’dir.
İlçede Akdeniz iklimi hüküm sürdüğünden, yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı geçer. İklimle bağlantılı olarak ovalardaki otlar tamamen kurur, dağlar ise sıcağa dayanıklı maki, çam ve zeytin ağaçlarıyla kaplıdır. Bitki örtüsü, genellikle boyları 2 m.yi geçmeyen fundalık ve çalılıklardan meydana gelmiştir.
İlçenin ekonomisi tarım, ormancılık, madencilik, halıcılık ve turizme dayalıdır. Yetiştirilen başlıca tarımsal ürünler; üzüm, zeytin, tütün, pamuk, susam, arpa, buğday, çiğit, mısır, baklagiller ve turunçgillerdir. Hayvancılıkta küçük ve büyükbaş hayvan besiciliğinin yanında arıcılık yapılmaktadır. Bal üretimi ilçe ekonomisi için önemlidir. Son yıllarda kültür balıkçılığı gelişme göstermiştir. 45 adet balık üretme çiftliği üretime devam etmektedir. Levrek, çipura ve alabalık ilçenin gelir kaynakları arasında yer almaktadır.
Milas’ta üretilen el dokuması Milas halıları XVI.yüzyılda Osmanlı saray halıları olarak kullanılmıştır. Bu halıların kök boyalar ile elde edilen kendine özgü renkleri ve desenleri ile Türk halı sanatında önemli bir yere sahiptir. İlçenin tarihi dokusu, doğal güzellikleri ve Milas evlerinden ötürü turizm yönünden önemli bir merkez olmasına neden olmuştur.
İlçe topraklarında demir, asbest, diaspolit, çimento hammaddesi, dolomit, linyit ve zımpara taşı yatakları bulunmaktadır. Özellikle buradan çıkarılan zımpara taşı yurtdışına ihraç edilmektedir.
İlçede sanayii kuruluşu olarak zeytinyağı, prina, yem, felspat, un, çırçır fabrikaları ile mermer işleyen tesisleri ve kereste, mobilya, marangoz atölyeleri bulunmaktadır. Ayrıca 4 adet süt ürünlerini işleyen mandırası vardır.
İlçe Antik Çağlarda Karya Bölgesi’nin önemli bir merkezi idi. Yörede yaşayan ilk insanların Karyalılar olduğu sanılmaktadır. İlçe çevresinde Euromos, Herakleia, Latmos, İassos, Labranda, Keramos gibi kentler bulunuyordu.
M.Ö. 545’de Akhaimenidlerin ( Perslerin) egemenliğine giren kent M.Ö.450-440 yılları arasında Eurymedon Savaşından sonra bağımsızlığını kazanarak Attika-Delos Deniz Birliğine katılmışsa da bir süre sonra birlikten çıkarılmıştır. M.Ö. 395- 360 arasında burada kurulan Pers Satraplığının merkezi durumuna geçmiştir. Kral Mausollos zamanında önemli imar çalışmalarına sahne olmuştur.
M.Ö.334’de Büyük İskender tarafından ele geçirilen kent onun ölümünden sonra Seleukos kralı II.Ptolemaios ile Suriye kralı II.Antiochos’un idaresine girmiştir. M.Ö. 190’da Kral Antiochos’un Sipylos Magnesia’sında Romalılara yenilmesi ve bunun sonucunda imzalanan Apameia Barışı ile tekrar bağımsızlığına kavuşmuştur. M.Ö.129’da ise Roma’nın Asia eyaleti başkenti olan Rodos’un yönetimine bırakılan kent, bu olayı içlerine sindiremeyerek yeniden ayaklanmışlar ve özgürlüklerini elde etmişlerse de bu çok kısa bir süre sürmüş, Roma’ya direndikleri için kentleri yakılıp yıkılmıştır. Mylasa Roma’nın egemenliğini kayıtsız şartsız kabul ettikten sonra ,özgür kent statüsünü almıştır. Bizans döneminde Kibyraioton Theması’nın sınırları içerisinde kalan Mylasa Aphrodisias Metropolitliğine bağlı bir Piskoposluk merkezi olmuştur.
Mylasa en görkemli dönemini M.Ö. IV.yüzyılda Karia kralı Hekatomnos oğulları zamanında yaşamıştır. Mausollos’un kurduğu devletin başkenti oluşundan ötürü de daha da gelişmiştir. Mylasa, antik çağın diğer kentlerinden farklı olarak akropol üzerinde olmayıp dağın eteklerinde kurulmuştur.
Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra, 1261’de Menteşeoğullarının eline geçen yöre; 1392’de Osmanlı topraklarına katılmıştır. 1426 Yılında Menteşe (Muğla) sancağına bağlı bir kaza idi. I.Dünya Savaşı’ndan sonra 1919-1921 arasında İtalyanların işgaline uğramıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra Milas adı ile ilçe konumunu sürdürmüştür.
İlçede günümüze gelebilen eserler arasında; Antik Mylasa kenti kalıntılarının yanı sıra; Beçin Kalesi, Ulu Cami, Firuz Bey Camisi, Hacı İlyas Camisi, Ağa Camisi, Belen Camisi, Selimiye (Abdülfettah Ağa) Camisi, Yelli Cami, Orhan Bey Camisi, Ahmet Gazi Medresesi, Firuz Bey Medresesi, Kadızade Köprüsü, Sarıçay Köprüsü, Ahmet Gazi Türbesi, Çöllüoğlu Hanı, Selimiye Abdülfettah Ağa Hanı, Kızıl Han, Abdülaziz Ağa Hamamı, Milas Müzesi, İassos Balık Pazarı yerel Müzesi, Türk Sivil Mimari Örneklerinden evler ve Asın Kürün Kaplıcası, Hacat Gölü, Bafa Gölü, Denizcik Gölü, Uyku Vadisi ve Mağarası gibi doğal güzellikler bulunmaktadır.
Kenthaber Kültür Kurulu
Fotoğraflar, Kenthaber fotoğraf arşivi ve www.milas-kultur.gov.tr adresinden alınmıştır.