21
Kasım
2024
Perşembe
GAZİANTEP

51 mahkumdan üçü pişman

Diyarbakır Dicle Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mazhar Bağlı (41), Şanlıurfalı. Güneydoğu’daki göç, eşi ölenin kayın-baldızla evlendirilmesi ve intiharlarla ilgili araştırmalar yaptı. Şimdi de sekiz kişilik ekiple "Töre ve Namus Adına Cinayet İşleyen Suçlu ve Zanlıların Sahip Oldukları Toplumsal Değer Yapıları, Aile İlişkileri ve Kişilik Özellikleri ile Bunların Sosyo-Ekonomik Analizi" başlıklı bir araştırma yürütüyor.

TÜBİTAK’ın desteklediği proje, başlangıçta Diyarbakır, Mardin, Şanlıurfa, Siirt, Şırnak, Gaziantep ve Batman cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlüleri kapsıyordu. Adalet Bakanlığı araştırmanın 43 cezaevine yayılmasını önerdi. Araştırma ekibi, Türkiye’de töre-namus cinayetinden mahkum olanların toplam sayısını henüz bilmiyor. Çünkü mahkemelerde böyle bir kayıt tutulmuyor. Hazirana kadar Adalet Bakanlığı’nın isteği üzerine cezaevi müdürlerinin tespit ettiği 250 mahkûmla görüşülecek. Araştırma sonuçlarının değerlendirilip TÜBİTAK’a sunulması 2008’i bulacak. Bugüne kadar 16-75 yaş arasında dördü kadın, 51 mahkumla yüz yüze görüşüldü, 300 soru yöneltildi. Her görüşme yaklaşık bir saat sürdü. Konya Selçuk Üniversitesi’nden Ertan Özensel, Ankara Üniversitesi’nden Fatime Sağanda ve Dicle Üniversitesi’nden Yunus Emre Ayna, Osman Çakır ve Abdülkadir Binici’yle birlikte iki üniversite öğrencisinin de bulunduğu sekiz kişilik araştırma ekibi, sosyolog, antropolog ve psikologlardan oluşuyor. Proje yürütücüsü Doç. Mazhar Bağlı ile töre-namus cinayeti işleyenlere ilişkin gözlem ve tespitlerini konuştuk.

Cinayetler özellikle çocukların yanında işleniyor

Kadınlar genellikle silah, zehir, çoğunlukla bıçakla öldürülüyor. Hem de onlarca darbeyle ve özellikle çocukların gözü önünde. Böylelikle kız çocuklarına, gelecekte aynı şeyi yaptıklarında başlarına gelecekler, erkek çocuklarına da görevleri öğretiliyor. Mahkûm babasını ziyarete gelmeyen çocuk yok. Namus meselesi çevrede duyulmamışsa intihar süsü vererek öldürmeyi tercih ediyorlar. Duyulmuşsa alenen öldürülüyor ki namus hassasiyetlerini herkes bilsin. Mahkumların çoğu, kadın kurbanın yalvarmadığını, tam tersine "yapamazsın, beni öldüremezsin" dediğini anlattı. Batman Cezaevi’nde bir mahkum, kız kardeşinin evli ve altı çocuklu olduğunu, kocasını aldattığı için çok uyardığını, çocuklarını bırakıp başka şehre gitmesini istediğini anlattı. Kız kardeşi, yapamazsın, deyip savcılığa başvurmuş, ağabeyi hakkında suç duyurusunda bulunmuş. Bunun üzerine ağabey, altı çocuğunun gözü önünde defalarca bıçaklayarak öldürmüş kardeşini. Namus, aileye ait. Cinayet için önce damatla görüşülüyor. Damat üstlenmezse aileye düşüyor.

51 kişiden sadece üçü pişman

Namus-töre cinayeti mahkûmları arasında tüm sosyo-ekonomik gruplardan, eğitim düzeyinden kişiye rastlamak mümkün. Görüştüklerimizin en genci 16, en yaşlısı 75 yaşındaydı. Mahkûmların hepsi, kadın bedeni-teninin kutsal olduğunu, namusu temsil ettiğini düşünüyor. Bu yaklaşım, mistik Doğu felsefesiyle uyuşmuyor. Görünür olanla Batı toplumu ilgilenir. Pişman mısınız, sorusuna 51 mahkumdan üçü "evet" dedi. Gaziantep cezaevinde, amcasının kızını öldüren bir genç "Yaptığı, hayatı beni hiç ilgilendirmiyordu. Aile meclisi kararıyla öldürdüm, pişmanım" dedi. Diğerlerinden "Gerekçelerim olmasaydı öldürmezdim" cevabını aldık. Mutlu değiller, rahat uyuyamıyorlar. Ama çoğu tedirgin değil. Karabasan görmüyor, rahat.

Dedektiflik yapıp ispatlıyor sonra da hemen öldürüyorlar

Dedikoduyu duyar duymaz öldürdüm, diyene rastlamadık. Hepsi iddiayı ispatladıktan sonra kadını öldürmüş. Çoğu dedikoduyu direkt duymasa da hissediyor. Cuma namazında cemaatın kendisini görmezden gelerek mesaj verdiğini söylüyor. Mesela Diyarbakır Cezaevi’ndeki bir mahkum, karısını altı ay takip etmiş, yatakta yakaladıktan sonra öldürmüş. Bir diğeri karısını çok sevdiği için söylenenleri önemsememiş. Komşusu, karınla ilgili mahkeme kararı var, onu bul, deyince araştırmaya başlamış. Kendisi başka suçtan cezaevindeyken karısı başka birinden hamile kalmış. Düşük yaptığı bebeği bir yere bırakırken polise yakalanmış. Kadın mahkemede "eşim duyarsa beni öldürür" deyince mahkumiyeti para cezasına çevrilmiş. Adam, resmi evraktan olanları öğrenince tereddütsüz gidip karısını öldürmüş.

Öldürdüğü kızından öteki dünyada da davacı

Kızını öldüren baba (75, Siirt Cezaevi): İtibarımı, şerefimi, haysiyetimi kurtarmak için geçen yıl kızımı öldürdüm. Çevremde sözü dinlenen, saygı duyulan bir adamdım. Ama kızım gayrimeşru bir ilişkiden hamile kaldı. Kim olduğunu öğrenmek için çok zorladım, söylemedi. Onu da öldüreceğimi biliyordu çünkü. Alnımı yere eğdirdiği için ona öfkem hiç dinmeyecek. Kızımdan bu dünyada da öteki dünyada da davacıyım. Kızımı çok severdim (ağlıyor).

Namus cinayetinde erkeği öldüren yok

Töre-namus cinayeti işleyenler cezaevinde, diğer mahkûmlardan itibar görüyor. Tecavüze uğrayan ya da yasak ilişki yaşayan kadınları öldürmüşlerdi ama hiçbiri kadınla ilişki kuran erkeği öldürmemişti. Tek istisna, Gaziantep Cezaevi’ndeydi. "Çıktığımda ilk yapacağım şey, kız kardeşimi yoldan çıkaran o adamı da bulup öldürmek," dedi.

Proje yürütücüsü Doç. Dr. Mazhar Bağlı

Mahkemede anlatmadıklarını bize anlatıyorlar

Araştırma umduğumuzdan iyi gidiyor. Ekibimiz Kürtçe bilmeseydi mahkumlardan sohbet rahatlığıyla, sağlıklı bilgi alamazdık. Bize güvenmelerinde ekipteki psikologların da büyük etkisi var. Mahkemede anlatmadıkları, sakladıkları gerçekleri bize anlatıyorlar. Türkiye’deki töre ve namus cinayetleri, TV dizilerine konu oluyor, Avrupa’da konuşuluyor. Hukuki düzenlemelerin yapılması, kadın derneklerinin toplumsal bilinci diri tutması önemli. Ama akademik çalışma yok. Töre adına cinayet işleyenlerin töreden, namustan ne anladıkları, ne tür aile değerlerine sahip oldukları, toplumsal değerleri ne kadar önemsedikleri, bu değerlerle ilişkileri bilinmeden sorunu sağlıklı biçimde anlamak mümkün değil.

Bugün yükü hukuk taşıyor. Çözümde hukukun payı yüzde 30 ise toplumsal düzenlemeler ve değer yargılarının dönüşmesinin payı yüzde 70 olmalı. Hukukun verdiği ceza, töre-namus katillerinin mağduriyet duygusunu silmiyor. Örneğin Gaziantep Cezaevi’ndeki genç kız, kendisine altı yıl boyunca tecavüz eden babasını öldürerek beynindeki zehirli kıymığı söküp attığını söylüyor. Başka cezaevlerindeki iki kadın, namus cinayetini azmettiricilikten mahkum olmuş. Bir başka kadın tacizci kayınbiraderini öldürmüş. Verilen cezanın miktarı hiç önemli değil onun için. Ayrıca yasak ilişki yaşayan kadın maktullerin hepsi hamile kalmış. Korunmayı bilmiyorlar çünkü. Bir mahkum, kızının hamile kaldığını fark edince önce kürtaj yaptırmak istediklerini, başaramadıklarını söyledi. Hamilelik saklanamaz hale gelince çözümü kızı öldürmekte bulmuşlar. Aile meclisinden çıkan cinayet kararında kadının da söz hakkı ve etkisi var.

Mahkumla araştırmacının diyaloğu

Bir erkek için namus nedir?

- Ailesinin geçimini sağlaması, çoluk çocuğuna bakmasıdır.

Ailesini geçindirmeyen namussuzun öldürülmesi kanaatine sahip misin?

- Hayır.

Bir kadın için namus nedir?

- İffetini korumasıdır.

Bunu korumazsa öldürülmesi gerekir mi?

- Elbette. Öldürmenin dışındaki hiçbir şey bunu temizlemez.

Hürriyet
Yayın Tarihi : 1 Nisan 2007 Pazar 09:33:26


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?