Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye'nin bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 6,6 büyümesinin sanal bir büyüme olmadığını vurgulayarak, ''Büyüme vatandaşa yansımaya devam ediyor'' dedi.
Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, Şahinbey Belediyesi'nde bir araya geldiği gazetecilerin sorularını yanıtladı. 2008 yılının ilk çeyreğindeki yüzde 6,6'lık büyümenin sanal büyüme olduğu, halkın cebine para girmediği iddialarının sorulması üzerine Şimşek, Türkiye'nin büyüdüğünü ve bunun vatandaşa da yansıdığını söyledi.
Türkiye'de son 5-6 yıldır araç sayısının 8-9 milyondan 13 milyon civarına geldiğini, konut sayısının 13 milyondan 19 milyonun üzerine çıktığını, cep telefonu kullanan sayısının 23 milyondan 60 milyonunun çok üstüne çıktığını, uçakla yolculuk yapanların sayısının arttığını vurgulayan Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Neresinden bakarsanız bakın aslında Türkiye hızlı şekilde gelişmiş ve bu vatandaşa yansımış. Ama herkese eşit şekilde yansıması hiçbir ülkede de olmuyor. Bütün ülkede gelir dağılımı, önemli bir sorun. Yılın ilk çeyreğinde yüzde 6,6 büyüme nasıl ki gerçekse, yılın son çeyreğinde büyüme düştüğü zaman o da bir gerçekti. Geçen sene büyüme yılın son çeyreğinde yüzde 4'ün altına inmişti. Nasıl ki o rakamlar gerçekçi bulunduysa, aynı hesaplama yöntemiyle yüzde 6,6'da hesaplanmıştır. Burada söz konusu olan büyümenin dinamikleri değişmiş olabilir. Burada bazı geleneksel sektörler veya esnafın aldığı katkı diğer dönemlere göre az olmuş olabilir. Ama yüzde 6.6 aynı hesaplama yöntemiyle hesaplanmış. Dolayısıyla sanal bir büyüme rakamı değil.''
Türkiye'de hesaplama sisteminin Avrupa Birliği (AB) ve dünya ile aynı teknikle olduğunu vurgulayan Şimşek, ''Bence, büyüme vatandaşa yansımaya da devam ediyor'' dedi.
Şimşek, İMKB'de banka ve finans sektörü dışında 219 tane şirket bulunduğunu, bu 219 şirketin satışlarının yılın ilk çeyreğinde yüzde 21,5 artığını vurgulayarak, "Bu şirketlerin amortisman, vergi gibi unsurlardan önceki karı yüzde 22 artmış. Dolayısıyla bütün rakamlar yılın ilk çeyreğinde güçlü bir büyümeyi destekliyor. Ama takdir edersiniz ki büyüme yaşandığı zaman bu vatandaşa eşit şekilde dağılmıyor. Bu Amerika'da da eşit şekilde dağılmıyor. Gelir dağılımı hiçbir ülkede eşit dağılmıyor" dedi.
Elektrik zammının enflasyona etkisine ilişkin soruyu yanıtlayan Şimşek, tüketici fiyatları endeksini oluşturan yüzlerce mal ve hizmet olduğunu belirterek Türkiye'nin 2002-2007 yılları arasında elektrik fiyatlarını hiç artırmadığına, o dönemde petrol fiyatlarının yaklaşık ortalama 20 dolardan 70 dolara çıktığına, doğalgaz fiyatlarının buna paralel arttığına işaret ederek şunları kaydetti:
''3,5 kat artışa karşın elektrikte sıfır zam yapmışız. Bu, devlet tüketicilere, sanayicilere büyük bir sübvansiyon sağlamış demektir. Geldiğimde hesapladım, 2002 yılında maliyet unsurlarını bir yana bırakın, doğalgazda, petrolde, ithal kömürde artan fiyatları bir kenara bırakın, elektrik tüketiminde sadece üretici fiyatları endeksi ile fiyatları güncelleseydik, yani 2002'deki fiyatları her sene üretici fiyatları endeksi ile 2007'ye getirseydik ve onu tüketilen miktarla çarpsaydık, Türkiye 2002 ile 2007
yılları arasında sanayiciye 13 katrilyon lira sübvansiyon sağlamıştır, hane halkı ve diğer tüketicilere de 12 katrilyon lira olmak üzere toplam 25 katrilyon lira sübvansiyon sağlamıştır. Şimdi bizim yaptığımız o 5 yıllık aradan sonra bu sene petrol fiyatları yine katlandı. Geçen yıl ortalama fiyatı 70 dolar civarında iken şimdi 140 dolarlara yükseldi. Yılbaşında sanayiciye yüzde 15'lik bir elektrik fiyat artışı yapmışız, hane halkına ise yüzde 20 civarında bir artış yapmışız. Yani yüzde 35 ile yüzde 40'ın
üzerinde birikimli bir fiyat artışı söz konusu. Aslında Türkiye hala bir sübvansiyon sağlıyor.''
Türkiye'de bu yıl elektrikte birikimli yüzde 35-45 fiyat artışı söz konusu olduğunu anlatan Bakan Şimşek, ''Biz elektrikte otomatik fiyat mekanizmasına geçtiğimiz zaman ne dedik; maliyet esaslı bir fiyatlama mekanizmasına geçelim. Biz, elektriği üretelim, vatandaşa ve sanayiciye satalım, bundan kar edelim yaklaşımı içinde değiliz" dedi.
Türkiye'de elektriğin yüzde 52'sinin doğalgazla üretildiğini, doğalgazın ise yüzde 99'unun ithal edildiğini, elektriğin yüzde 8'inin de ithal kömür ile üretildiğini belirten Şimşek, "Dolayısıyla yüzde 60'ı dışardan gelen ve fiyatı bizim kontrolümüzde olmayan ve fiyatı son birkaç yılda 5-6 kat artmış ürünlerin içinde olduğu bir üründen bahsediyoruz.Türkiye 1970'li yılların sonunda petrol fiyatları 30 dolarken yoluna devam edememiş, bugün 140 dolar ile Türkiye yoluna devam ediyor. Mayıs ayında Türkiye'de yıllık cari açık 43 milyar dolar, enerji ithalatı 41,5 milyar dolar. Bizim elektrikte yaptığımız fiyat ayarlamaları, Türkiye'nin sanayicinin rekabet ve tüketicinin ödeme gücünü dikkate alarak hala büyük fedakarlık yaptığı bir fiyat ayarlamasıdır" şeklinde konuştu.
Şimşek, "Kaba olarak önceden aldığınız maaşın 30 lirasını elektriğe verirken şimdi 45 lirasını veriyorsunuz yani elektrik, enflasyonu belirleyen en önemli faktör değil" dedi.
Bakan Şimşek, Türkiye'nin 1990'lı yıllarda enflasyon liginde her zaman 4. ile 7. sıra arasında yer aldığını belirten Şimşek, ''Ben bu hesaba bu yılın başında baktırdım; Türkiye şu anda dünya enflasyon liginde 59. sırada'' açıklamasını yaptı.
Dünyada her yerde enflasyonun yükseldiğini ifade eden Şimşek, şunları kaydetti:
''2007 yılında dünya enflasyonu yüzde 3,5 oldu. Şimdi bu sene için tahmin dünyanın tümünde enflasyonun yaklaşık yüzde 6'ya çıkacağı yönündedir. Türkiye'de enflasyon neydi? Yüzde 8.4'tü, 10.6 oldu. Dolayısıyla bu rakamları deaelektrik fiyatlarını hiç artğerlendirirken dünyada neler olduğuna da bakmak lazım. 1950 yılında biz, Kore'nin iki katından fazla kişi başına milli gelire sahibiz. 2002'ye geliyoruz, Kore'nin kişi başına milli geliri bizim 5-6 katımız. Neden? Çünkü sürekli şekilde siyasi
istikrarsızlık, demokrasinin sekteye uğraması, iş-aş üretenlerin önünün açılmaması sorunlarıyla karşı karşıya kaldık. Türkiye, o performansı devam ettiremedi. Bugün Türkiye, Avrupa ile arayı hızlı şekilde kapatıyor. Beğenmediğiniz yüzde 4,5 büyüme bile Avrupa büyümesinin, bu yıl için konuşuyorum, en az 2-3 katı olacak. Eğer bizim dönemimiz talihsiz bir dönem olmasaydı, yani metal, gıda ve enerji fiyatlarının sürekli yükseldiği bir dönem olmasaydı, Türkiye'nin net ihracatı büyümeye nötr olsaydı, son 6 yılda yıllık büyüme yüzde 9 civarında olacaktı.''
Şimşek, Türkiye'nin bölgede potansiyeli ve dinamizmi en yüksek olan ülke olduğunu sözlerine ekledi.
Birçok reform yaptıklarını ama maalesef bu reformların gündemi oluşturmadığını söyleyen Şimşek, "Ülkeye bir heyecan, pozitif enerji vermek lazım. Ülke sürekli sabah kalkıyor suni gündemlerle karşılaşıyor. Çünkü moral, güven, insanların geleceğe güvenle bakması ülkede önemli unsurlardır. Faizler Türkiye'de hak etmediği kadar yükseldi. Ama vatandaş gidip o faizden bono alacağına, parasını Türk lirası olarak mevduata yatıracağına ne yapıyor? Vatandaş bu korkulardan kaygılardan dolayı döviz alıyor ve döviz mevduat hesabına yatırıyor. En son 104 milyar dolar vardı. Bundan 1-2 yıl önce 57 milyar dolara kadar düşmüştü. Dövizin faizi mi yükseldi? Hayır bugün ABD dolarının faizi belli. Yüzde 2-3 civarında. Euro dövizi belli onlarda bir yükselme yok. Peki neden vatandaş o zaman yüzde 22 faiz dururken alıyor parasına dövize yatırıyor, piyasadan çekiyor? Sıkışıklık var, esnafın durumu kötü. Neden? Çünkü bütün bu bahsettiğimiz unsurlar vatandaşı daha temkinli, daha kötümser yapıyor. Vatandaş tüketim, yatırım kararlarını erteliyor" şeklinde konuştu