22
Aralık
2024
Pazar
GAZİANTEP

Şiir ve öykülerin yaşama etkisi

Gaziantep Üniversitesi ile Gaziantep Kültür Sanat ve Edebiyat Derneği işbirliği ile gerçekleştirilen “Türk Dünyası Sanatçıları Gaziantep 2. Buluşması” etkinlikleri çerçevesinde, “Türk Dünyasında Şiir ve Öykünün Kültürel Yaşama Etkisi” konulu panel gerçekleştirildi.

Tarih Öğretmeni Kemal Polat'ın başkanlığında gerçekleştirilen panelde, Gazintep Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Behiye Köksel, Osmangazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tamila Aliyeva, Yazar Lütfiye Aydın, Yazar Fevzi Gönenç konuşmacı olarak katıldılar. Şiirin kelimelerin oyunlu ahengi olduğunu söyleyen Kemal Polat, iyi de olsa kötü de olsa şiirden korkmanın yersiz olduğunu belirtti.

Edebiyatın malzemesinin dil olduğunu söyleyen Yrd. Doç. Dr. Behiye Köksel, “Şiir ve öykü kültürü etkilemez, kültür şiir ve öyküyü etkiler. Geçmişten geleceğe Türk Kültürü'nde halk türküleri önemli bir yer tutar. Dil nasıl ihtiyaçtan doğduysa şiir ve öyküde öyle doğmuştur. Dede Korkut, Manas, Köroğlu gibi eserleri halk yaşayarak meydana getirmiştir” diye konuştu.

Şiir ve öyküde çok zengin bir anlatım geleneğimiz olduğunu söyleyen Yazar Lütfiye Aydın da, “Eskisi kadar yaygın olmasa bile kimi semt kahvelerinde Ebu Müslim Hikayelerinden Köroğlu Hikayelerine, uzun soluklu halk hikayelerini, hatta saz eşliğinde anlatan ustalar vardı. Daha sonra bir radyo formatına dönüşen 'Arkası Yarın' biçiminde, her gece bir parçası anlatılıp da en heyecanlı yerinde kesilen nazım-nesir karışık o hikayeler, bizdeki anlatma geleneğinin de ne kadar köklü olduğunu gösteriyor” dedi.

Aydın, “Sağlam kurgu, dil özeni, kahraman ya da tip oluşturma, akıcı anlatım gibi yazınsal nitelikler önemsenmeden, neredeyse bilinçli bir saygısızlıkla oluşturulan, duyguyu dışlayan, daha çok ölü bir geçmişin anlatıldığı, olanca malzemenin bir kıtık bohçasına tıkıştırılırcasına tıkıştırıldığı, nerdeyse yepyeni yeni bir türü muştulayan bir anlayışın bitmesini umut ederim” diye konuştu.

Bazı şiirlerin insanları çok değişik duygulara yönlendirdiğini belirten Doç. Dr. Tamila Aliyeva, “Anadolu'da şiirlerinde genellikle vatan, anne, manevi duygular yer almaktadır. Şiirde her zaman eleştirmek yazmaktan çok daha zordur. Ben tarihle edebiyatı bacı - kardeş gibi görüyorum. Bunun nedeni ise, tarihte bazı sert olaylar vardır. Edebiyat ise tıpkı bir kız gibidir. Kelimeler süslenir ve okuyuculara sunulur” şeklinde konuştu.

Şiir ile öykünün toplumsal yaşama etkisini anlatan Yazar Fevzi Gönenç ise, “Hepimiz doğuştan şairiz. İnsanların yaşamlarının olmazsa olmazına dönüşen aşık olma güdüsü, etkilerini şiirle dışa vurur. Sevdiğine şiir yazmamış bir birey düşünemiyorum. O nedenle olmalı ki, 70 milyonluk nüfusumuzun 71 milyonu şairdir diye bir genelleme yapılır. Öyküde ise, öykü artık eskisi gibi giriş, gelişme, düğüm, sonuç gibi bölümleri içermiyor. Modern öykü sınır tanımıyor. Edebiyatçı, çağının tanığı olmak bu tanıklığı okurlar önünde dile getirmek zorundadır” diye konuştu.

İHA
Yayın Tarihi : 3 Kasım 2008 Pazartesi 18:29:38


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?