Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon uzmanı Dr. İbrahim Büyükkömürcü, iyi ısınmayan ve alttan yakılan kömür sobalarında karbonmonoksit zehirlenmesi riskinin yüksek olduğunu söyledi.
Dr. Büyükkömürcü, Türkiye'de özellikle lodoslu havalarda gündeme gelen karbonmonoksit gazı zehirlenmesi sonucu, kayıtlara göre bir yılda 208 kişinin öldüğünü, bin 753 kişinin hastanelerde tedavi altına alındığını belirterek, ''Karbonmonoksit zehirlenmeleri, ülkemizde sessiz ölüm nedeni olarak halen ciddi bir sağlık problemi olmaya devam etmektedir'' dedi.
Soğuk havaların başlamasıyla birlikte oluşabilecek karbonmonoksit zehirlenmelerine karşı vatandaşların kış ayları öncesinde baca bakımı yapması gerektiğine dikkati çeken Dr. Büyükkömürcü, şöyle devam etti:
''Kış aylarında sobadan sızan karbonmonoksit gazı zehirlenmelerine sık rastlanıyor. Vatandaşların kış öncesi bacaların bakımını yapması, kullandıkları soba ve boruların uygun özelliklerde ve çürümüş olmamasına dikkat etmesi, likit petrol gazı (LPG) kullanılıyorsa yatarken kapatmaları, yatmadan önce sobaya kömür atmamaları, atılmışsa kömürün yandığından emin olunması gerekir. Eğer mümkünse yatak odasında soba kullanılmamalı. Havalandırması yetersiz olan ocaklar, şofbenler odun ve kömür sobaları evlerde karbonmonoksit birikimine neden oluyor.
Karbonmonoksit gazı, solunduğu zaman zehirlidir. Çünkü kanda oksijen ile yer değiştirip beyin, kalp ve diğer yaşamsal organları oksijenden mahrum bırakır. Karbon monoksit renksiz, tatsız, kokusuz, yanıcı, zehirli bir gazdır. Duvarlardan bile sızabilir. Vücuda solunum yolu ile girer. Vücutta parçalanmaz, solunum yoluyla dışarı atılır. Karbonmonoksit zehirlenmeleriyle sıklıkla kapalı bir ortamda meydana gelen yanma sırasında karşılaşıldığı gibi (bacası çekmeyen şofben, soba, ocak gibi) ayrıca karbonmonoksit gazının kullanıldığı veya üretildiği iş kollarında da karşılaşılabilir. Solunum zehiri olan karbon monoksitle meydana gelen zehirlenmelerde kısa süre içerisinde tıbbi müdahale yapılmazsa, zehirlenmeler ölümle sonlanabilir.''
ZEHİRLENME BELİRTİLERİ
Dr. Büyükkömürcü, baş ağrısı, baş dönmesi, bulantı, kusma, taşikardi ve kan basıncı yükselmesi, kulak çınlaması, dalgınlık, genel bitkinlik, bazen kas krampları, ciltte kiraz kırmızısı renk ve bilinç kaybının karbonmonoksit gazı zehirlenmesi belirtileri olduğunu bildirdi.
Karbanmonoksit gazı zehirlenmesine karşı yaşam alanlarında etkili hava dolaşımı sağlanması, ev içerisinde gaz sobaları ve ısıtıcıları kullanılmaması, mümkün olduğunca kömür yakılmaması ve zorunlu yanıyorsa gece söndürülmesi gerektiğini vurgulayan Dr. Büyükkömürcü, şunları kaydetti:
''Havalandırma için açık yer bırakılmalı. Garaj içerisinde çalışan arabaların içinde ve yakınında durulmamalı, ağır trafikte ve özellikle de tünellerde araba camları kapalı halde tutulmalı. Havalanması kötü olan yerlerde petrol ürünleriyle çalışan cihazların kullanımını yasaklanmalı.''
NE YAPILMALI?
Karbonmonoksit zehirlenmesinden şüphelenilen kişinin hemen temiz havaya çıkarılması ve 112 Hızır Acil Servis'in aranması gerektiğini anlatan Dr. Büyükkömürcü, ''Eğer hastanın solunum ve nabzı durmuş ise kalp-akciğer canlandırması için temel yaşam desteği uygulanmalı. Çok ciddi zehirlenmelerde hiperbarik oksijen uygulaması denenebilir'' diye konuştu.
Soba ve bacalarla ilgili uyulması gereken kurallara da değinen Dr. Büyükkömürcü, şu uyarılarda bulundu:
''Kullanılan her türlü ısıtma cihazının kalite belgesine sahip olup olmadığına, garantilerine ve garanti sürelerine dikkat edilmeli. Kullanılan yakıtın standartlara uygunluğu kontrol edilmeli, izin belgesi olmayan satıcılardan kömür alınmamalı. Aşırı doldurulan sobanın duman yolu daralacağı, soba içinde düzensiz ısı dağılımı nedeniyle de baca çekişi zayıflayacağı için soba yakılırken aşırı doldurulmamasına dikkat edilmeli.
Sönmekte olan sobaya asla tutuşması güç yakıtlar konulmamalı. Yakıt yavaş yavaş ilave edilmeli, yatmadan önce sobaya kesinlikle yakıt konulmamalı. İyi ısınmayan ve alttan yakılan kömür sobalarında karbon monoksit zehirlenmesi riski artacağından soba tutuşturulurken yakıtın üstten yanması sağlanmalı. Sobanın bulunduğu yer sürekli havalandırılmalı. Bacalar standartlara uygun ve yalıtımlı olmalı, düzenli olarak temizletilmeli. Dumanın geri tepmesini önlemek için bacaların en üst noktasının çatının en üst noktasından bir metre daha yüksekte olması sağlanmalı ve baca şapkası mutlaka takılmalı.''
ŞOFBEN KULLANIRKEN
Şofben alırken cihazın kalite belgesi ve garantilerine dikkat edilmesi ve cihazın mutlaka bacaya bağlanması gerektiğine işaret eden Dr. Büyükkömürcü, sözlerini şöyle tamamladı:
''Baca bağlantısı olmayan şofben asla çalıştırılmamalı. Şofbenin monte edileceği mekan yeterli büyüklükte olmalı, cihaz mümkünse banyo yerine balkona veya başka bir havadar mekana takılmalı. Montaj mutlaka yetkili servis tarafından yapılmalı. Şofben zehirlenmeleri genellikle gaz kaçaklarından değil, yeterli havalandırma yapılmayan yerlerde yetersiz hava ve yetersiz yanma sonucunda oksijen oranının düşmesi ve karbonmonoksit oranının yükselmesiyle gerçekleştiği için şofbenin kullanıldığı yere sürekli temiz hava girmesi sağlanmalı. Bacalar yatak odalarından, merdiven sahanlığından, bina girişlerinden, havalandırma boşluklarından, çatı arasından, banyo ve tuvaletten geçirilmemeli. Şofbende gaz kaçağı hissedildiğinde, öncelikle gaz vanası ve tüp dedantörü kapatılmalı, elektrik düğmeleri açılmamalı. Kibrit - çakmak gibi alev ve kıvılcım çıkartabilecek hiçbir işlem yapılmamalı, pencereler karşılıklı açılarak ortam havalandırılmalı, hızla gaz şirketi yetkilisi veya şofben servisi aranmalı.''