Gaziantep Yavuzeli ilçesinin Kasaba Köyü yakınında bulunan Rumkale’nin çok eski bir tarihi bulunmaktadır. Rumkale'nin stratejik konumundan ötürü Assur Kralı III.Salmanassar tarafından MÖ.855 yılında ele geçirildiği kitabelerden öğrenilmektedir. XI.yüzyılda da Urfa Haçlı Kontluğu döneminde önemli bir merkez olarak kullanılmıştır. Burası 1113-1292 tarihleri arasında da Ermeniler tarafından Katolikosluk makamı olarak kullanılmıştır. Nitekim Patrik Aziz Nerses 1173 yılında burada ölmüştür.
Kale, tarihi çağlarda yöre ile birlikte günümüze kadar Şitamrat, Kal-a Rhomayta, Hromklay, Ranculat, Kal-at el Rum, Kal-at el Müslimin, Kale-i Zerrin (Altın Kale) ve Rumkale gibi isimlerle anılmıştır.
Rumkale, Fırat Nehri’ne hakim Merzimen kıyısında oldukça dik ve sarp kayalıklar üzerinde yapılmıştır. Rumkale’nin yapımında ana kayaların oyulması ve düzleştirilmesinin yanı sıra, özellikle sur ve burçlarda moloz taş ve büyük boyutlu düzgün kesme taşlar kullanılmıştır. Karmaşık bir plan ve yapısı vardır. Nitekim General Moltke 1838’de buraya geldiğinde “kayalığın nerede bittiğini, insan eserinin nerede başladığını söyleyebilmek çok zor” demiştir.
Kale üzerinde bulunduğu kayalıkla tam bir uyum içerisindedir. İki ayrı sur duvarları ile çevrelenmiştir. Bunlardan birinci sur kalenin doğu, kuzey ve batısındaki doğal kayaların yontulması ile elde edilmiştir. Böylece burada doğal bir sur oluşturulmuştur. İkinci sur ise, bunun üzerinde oldukça sert kalker ve kesme taşlardan yapılmıştır. Kalenin kuzey ve doğu surları dikdörtgen planlı olup, yedi burç ile takviye edilen duvarlara çok sayıda mazgallar açılmıştır. Kalenin güney yönündeki kayalıklar 30 m. derinliğinde ve 20 m. genişliğinde oyulmuş, burası oldukça sarp hendeklere dönüştürülmüştür. Bütün bunları kapsayan kale 200 m. uzunluğunda, 120 m. genişliğinde oldukça geniş bir alanı kaplamaktadır.
Kalenin doğu ve batısında iki ana giriş kapısı bulunmaktadır. Bunlardan doğu yönündeki giriş Fırat Nehri’ne, batısındaki giriş ise Merzimen Çayı’na açılmaktadır. Bugün yalnızca köprü ayaklarının görülebildiği bu girişlerle kalenin dışarı ile bağlantısı sağlanmaktadır. Aşağı şehirden kale giriş kapısına patika yollarla çıkılmaktadır. Bu yollardan batı cephesinin üzerinde 20 m. aralıklarla dört kule ile kontrol altına alınmıştır. Böylece kalenin savunması daha da güçlendirilmiştir. Batı surlarında bulunan kapılardan biri dikdörtgen planlıdır. XIX.yüzyılda buraya gelen General Moltke burada bir türbe ve bir de iskele olduğuna değinmiştir. İkinci kapı dikdörtgen planlı ve yarım daire şeklindedir. Üçüncü kapı bütünü ile tahrip olduğundan onunla ilgili yeterli bilgi bulunmamaktadır. Dördüncü kapı kare planlı olup, çapraz tonozludur. Kalenin Fırat’a yönelik doğu cephesinde bulunan beşinci kapısı dikdörtgen planlı olup, içten yuvarlak ve sivri kemerli iki nişin içerisine alınmıştır.
Rumkale içerisinde Aziz Nerses Kilisesi, Barşavma Manastırı, su sarnıçları ve su kuyuları bulunmaktadır. Aynı zamanda kale içerisinden Fırat Nehri’ne kadar inen 8 m. genişliğinde, 75 m. derinliğinde su kuyuları ve girişleri bulunmaktadır. Bu dehlizler savunma sırasında Fırat Nehri’nden su sağlandığı gibi, gizli geçit olarak da kullanılmıştır. Buradaki kuyunun iç yüzüne kayaların oyulması ile helezonik merdivenler oluşturulmuştur. Bunlardan başka kale içerisinde ne amaçla yapıldıkları anlaşılamayan çok sayıda yapı kalıntısı ile de karşılaşılmıştır.
Günümüzde üç yanı Birecik Baraj Gölü ile çevrilmiş olan kale ve üzerinde bulunduğu kayalık alan yarım ada görünümündedir. Kalenin eteklerinde ise bir kent yerleşimi vardır.
Kenthaber Kültür Kurulu
Fotoğraflar, www.gaziantep.gov.tr adresinden alınmıştır.