Şanlıurfa'da düzenlenen 1.Ulusal Baklagil Bitkiler toplantısı sonuç bildirgesi açıklandı.
11-13 Nisan tarihleri arasında TÜBİTAK desteği ve Harran Üniversitesi ile Gazi Üniversitesi'nin işbirliğiyle düzenlenen çalıştayda 3 gün boyunca Baklagiller ailesini tanıtan 19 sözlü bildiri sunumu yanı sıra uygulamalı bitki teşhis teknikleri katılımcılara aktarıldı. Toplantıda, familya üzerinde yapılmış olan sistematik, polinolojik, kromozomal ve moleküler düzeyindeki çalışmalara ilaveten ekonomik ve etnobotanik önemine de yer verildi. Düzenlenen toplantıya 35 farklı üniversiteden 150 kadar bilim adamının yanı sıra İran'dan da 3 bilim adamı katılarak toplantıya katkı sağladı.
Toplantı sonrasında alınan sonuçlar ile ilgili yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Tohumlu bitkiler aleminde içerdiği tür sayısı bakımından dünyada üçüncü sırada yer alan familyalardan biri olan baklagiller veya bilimsel adıyla Leguminosae familyası dünya üzerinde 732 cins ve 20 bin dolayında tür içermektedir. Türkiye florasında ise 471 çeşidi endemik olmak üzere 83 cins ve bin 144 türle temsil ediliyor. Özellikle GAP yöresinin bu bitki grubunun önemli gen kaynaklarını barındırmaktadır. Bu familya üyelerinin gıda, besin ve yem kaynağını olarak kullanılıyor. Baklagiller, eski devirlerden beri toplayıcılar açısından ağaca tırmanmayı yada yeri kazmayı gerektirmeden kolayca toplanan, besleyici ve tok tutucu gıda çeşitleri olarak bilinir. Kolayca yetiştirilebilme ve uzun süre saklanabilme özellikleri nedeniyle de tercih edildiği ve insanoğlunun hayatında önemli yer aldığı vurgulanmıştır. Baklagiller ilk evcilleştirilen yani tarıma alınan bitkiler arasındadır. Mercimek, nohut, bezelye, mürdümük ve fiğ gibi türlerin yabani ataları Anadolu'da en eski tarıma alınan türlerdendir. Sonradan geleneksel mutfağın ayrılmaz parçası haline gelmişlerdir. Mercimek ve nohut bu toprakların en eskilerindendir ve mutfağımızın en önemli baklagilleridir. Halk şiirlerinde, yemek destanlarında hep bu bitkilere atıf yapılmaktadır. Baklagiller bu topraklarda en az on bin yıldır yetiştirilen ürünlerdir ve her bölgede oranın toprağına, iklimine uyumlu, pek çok yerli çeşit geliştirilmiştir.
Baklagillerin özü olan tohum veya tane genellikle pek çok kültürde yaşamın özü, embriyosu olarak çeşitli anlamlarda kullanılmış, kimi zaman kutsal anlamlar yüklenmiştir. Her ilimizde onlarca çeşit yemeği yapılan nohut, çerez olarak çok tüketilen leblebinin de ana maddesidir. İçerdikleri nişasta, protein ve mineral tuzları nedeniyle besleyicidirler ve 'yoksulun eti' olarak bilinmektedirler. Baklagillerin bir diğer önemi fakir topraklarda da yetişebilmeleri, havadaki Azot'u toprakta depolayabilme özellikleri ve karışık bahçe tarımına, ikincil ürüne uygun olmalarıdır. Baklagiller aynı zamanda hayvan besiciliğinde de önemli bir yer tutmaktadır. Özellikle halk arasında genel olarak yonca ve üçgül gibi cinsler doğal meralarda yabani olarak bol miktarda bulunmaktadır. Bu nedenle meraların ıslahında diğer bitkilerle karışıma giren ve meranın kalitesini arttıran bitkiler olarak bilinir. Ülkemizin şimdi ve gelecekte çözüm bekleyen erozyon mücadelesinde bilinçli kullanılmak kaydıyla özellikle geven türlerinin kullanılması gerektiği vurgulanmıştır. Baklagiller ihtiva ettiği tür itibariyle taksonomisi de oldukça güç olan familyalardan biridir. Familyanın taksonomik sorunlarını masaya yatırmak, hem de Türkiye'de bu konuda çalışanları bir araya getirmek, bilgi alışverişini sağlamak ve yetişen genç botanikçilere teorik ve pratik düzeyinde yeni ufuklar açmak için bu çalıştayların 2 yılda bir devam edilmesi gerekiyor. Vurgulandı. Ülkemizde ilk kez baklagiller konusunda bir literatür koleksiyonunun oluşturulmasına, bildiri ve özet kitapçıklarının bastırılmasına ve baklagil bitkilerin veri tabanının da oluşturulmasına karar verildi.
Baklagil çeşitliliğinin araştırılması ve ıslah çalışmalarıyla yeni çeşitlerin ortaya çıkartılması önerildi. Baklagillerin broşür ve el kitapçıklarıyla tanıtılması gerektiği, yerel bilinçlenmenin şart olduğu vurgulandı. Henüz adı bile konulamayan ve bilim dünyasına kazandırılamayan, keşfedilmeyi bekleyen pek çok yabani baklagil türlerimizin olduğu ortak bir fikir olarak ortaya çıktı. Baklagillerin kültür formlarının yakın gelecekte kaybolması tehlikesi nedeniyle bu bitkilerin yabani atalarını ve doğal formlarını tohum gen bankalarında mutlaka saklanması gerektiği ve bu genetik çeşitliliğin korunması gerektiği vurgulandı. Botanik bahçeleri ve herbaryumlarda bu bitkilere ait özel koleksiyonların oluşturulması gerektiği vurgulandı. Baklagillerin ülkemizdeki doğal yayılışları, genetik farklılaşmaları, ekolojik istekleri gibi konularda detaylı kaynakların oluşturulması gerektiği vurgulandı. Baklagil bitkilere ait yöresel isimlerin ve geçmişten günümüze kadar Anadolu'daki kullanımlarının saptanması gerektiği vurgulandı."
Toplantıda son olarak, ulusal nitelikte başlatılan Baklagil Çalıştayı'nın 2010 yılında daha geniş konu ve seksiyonlarla uluslararası düzeyde İran'da yapılmasına karar verildi.