Dünyanın en eski yerleşim merkezlerinden biri olan ve Hz. Adem ile Hz. Havva'nın Cennet'ten kovulduktan sonra buluştukları yer olarak iddia edilen Şanlıurfa'nın Örencik Köyü Göbeklitepe mevkiindeki kazı çalışmaları sürüyor. Geçmiş yıllarda yapılan kazılarda Neolitik Çağ'a ait 9 bin yıllık bir tapınak bulunmuştu.
Alman Arkeoloji Enstitüsü'nden Doç. Dr. Klauss Schmidt, Şanlıurfa merkeze bağlı Örencik Köyü Göbeklitepe mevkiinde yaklaşık 9 bin yıllık bir tapınak bulduklarını hatırlatarak, "Burada şimdi de yapmakta olduğumuz kazı 12 yıldır sürüyor. Bulunan tapınak M.Ö 9-10 bin yıllıktır. Taş devri zamanında burası tapınak olarak kullanılıyordu. Kabartmalar ve büyük bir dikilitaş var. Dünyanın bu en eski tapınağında, yazı yok, kabartmalar var. Buradaki araştırmalarımız 80 yıl daha sürebilir. Kazı çalışmalarında 12'si yabancı olmak üzere toplam 50 kişi çalışıyor" dedi.
Kazı Başkanı Klauss Schmidt, Almanya'da yayınlanan Der Spiegel Dergisi'nin Hz. Adem ile Hz. Havva'nın Göbeklitepe'de buluştuğuna dair habere 11 sayfa yer ayırması ile ilgili olarak, "Adem ile Havva'nın burada yaşadığı doğru değildir. İran'da, İngilizler de bunu söyledi. Bu söylenenleri doğru bulmuyorum. Dergi ortalığı biraz karıştırdı" diye konuştu.
Göbeklitepe mevkiinde dünyanın ilk tapınağında bulunan birçok tarihi dikmenin üstü, gün ışığından zarar görmemesi için bez ve özel sargılar ile kapatılarak saklanıyor. Dikilitaşların üzerinde kabartmalı figürler olduğu bildirildi.
Harran, Birecik ilçeleri ile merkeze bağlı Örencik Köyü'nde toplam 10 farklı bölgede gerçekleştirilecek arkeolojik kazılara; İspanya Alicante Üniversitesi'nden Jesus Gil Fuensanta, Roma Üniversitesi'nden Prof. Marcella Frengipane, ABD Virginia Üniversitesi'nden Dr. Patricia Wattenmaker'in yanı sıra çok sayıda asistanın önümüzdeki günlerde katılacağı belirtildi.
Yaz aylarındaki bunaltıcı hava sıcaklığının biraz olsun etkisini kaybetmesiyle birlikte yerli ve yabancı turistlerin, Göbeklitepe'ye ilgisi artmaya başladı. Tarihi eserleri yerinde görme fırsatı bulan turistler, alandan ayrılmadan önce ziyaretçi defterine bölgeye olan hayranlıklarını dile getiren ifadelere yer veriyor.
Bölgeyi gezmek ve tanımak için Şanlıurfa'ya geldiklerini belirten Orhan ve Canan Annak çifti, "Biz Sivas'tan geldik. Şanlıurfa ve bölge illerin tarihi ve turistik alanları arasında Göbeklitepe'ye adeta hayran kaldık. Şanlıurfa'nın ne kadar eski bir tarihe sahip olduğunu Göbeklitepe'ye bakarak da anlayabiliriz. Burası kent turizmine tam olarak kazandırılmalı ve tanıtımına çok önem verilmeli. Tarih meraklılarının olmazsa olmazları arasında kesinlikle Göbeklitepe'de yer almalıdır" şeklinde konuştu.
ŞEHİR MERKEZİNE 15 KİLOMETRE UZAKLIKTA
Şanlıurfa il merkezine 15 kilometre uzaklıkta bulunan Göbeklitepe, adını bölgede bulunan taş yatır mezardan alıyor. Bölgede ilk buluntu, 1963 yılında İstanbul ve Chicago Üniversiteleri'nin ortak projeleriyle gerçekleştirilen yüzey araştırmasında İstanbul Üniversitesi'nden Prof. Dr. Halef Çamlıbel tarafından bulundu. 1995 yılında Şanlıurfa Müze Müdürlüğü başkanlığında ve Alman Arkeolojisi Enstitüsü'nden Arkeolog Harald Hauptman danışmanlığında yüzey araştırmaları yapılmış ve 1996 yılından bu yana Şanlıurfa Müze Müdürlüğü başkanlığında ve Alman Arkeoloji Enstitüsü'nden arkeolog Doç. Dr. Klaus Schmidt danışmanlığında kazı çalışmaları yürütülmektedir. Göbeklitepe'de yapılan kazı çalışmalarının finansmanı Alman Arkeoloji Enstitüsü tarafından karşılanmaktadır.
İngiliz David Rohl'ün 'Efsane Bestsellen' adlı eserinde Adem ile Havva'nın cennetten atılmasından sonra Göbeklitepe'de buluştuklarını, burada yaşamlarını sürdürdüklerini, toprağı işlemeye başladıklarını ve dolayısıyla tarımın ilk olarak burada yapılmaya başladığı ifade ediliyor. Almanya'da yayınlanan Der Spiegel Dergisi'nin Haziran 2006 sayısında da Rohl'ün kitabından alıntı yapılarak, bu habere 11 sayfa yer verilmişti. Dergide yer alan yazının Türkiye'de bazı gazeteler tarafından manşete taşınmasının ardından Göbeklitepe bir anda medyanın ilgi odağı oldu.
YAPILAN ÇALIŞMALARDA BİRÇOK TARİHİ ESER BULUNDU
Göbeklitepe'de bulunan eserler üzerinde yapılan bilimsel tespitlere göre, M.Ö 9 bin 500 yani günümüzden 11 bin 500 yıl öncesine ait bir yerleşim yeri olduğu tespit edildi. Bugüne kadar yapılan kazılarda 5 yapı katına rastlandı. Yapılan arkeolojik kazılar olağan dışı buluntularıyla dinsel-kutsal bir merkez olduğu kanısını uyandırıyor. Höyüğün çevresinde büyük kireç taşı ocakları yer alıyor. Atölye ve işlik yeri olarak kullanılan ve bir aslan stelinin bulunduğu alandaki yapılar, ana kaya üstüne oturmuş durumda. Kazılarda bulunan alet ve araçların iyi kalitede çakmaktaşından yapıldığı görülüyor. Bazalttan satır, havan, öğütme taşı gibi yüzey buluntularının yanı sıra kazıda, kazı bezekli taş kap parçaları gibi bazalt ve kireç taşından çok zengin çeşitlenmesi olan buluntular elde edildi. Göbeklitepe'de çıkarılan ilginç buluntular arasında heykel çaları, timsahı temsil eden bir sürüngen kabartması, ağzı açık dişleri korkutucu bir şekilde betimlenen bir canavar kafası, erkeklik organı abartılı olarak tasvir edilmiş bir başka heykelcik ve o dönem insanlarının inançlarını yansıtan buluntular yer alıyor.