Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde, Şırnak İline bağlı bir ilçe olan Cizre, doğusunda Silopi, batısında İdil, kuzeyinde Şırnak Merkez, kuzeybatısında Eruh ilçeleri, güneyinde de Suriye ile çevrilidir. Cizre, ilçenin büyük bir bölümünü kaplayan Cizre Ovası üzerinde kurulmuştur. Dicle Nehri’nin taşıdığı alüvyonların oluşturduğu bu ovanın orta kesimi Dicle Nehrine doğru hafif eğimlidir. İlçenin kuzeydoğusunu Cudi Dağı (2.089 m.), kuzeyini Karadağ, kuzeybatısını Dere Dağı, batısını da Akdağ engebelendirir.
İlçe topraklarını ilçeye kuzeybatı yönünden giren ve kuzeybatıya doğru akan Dicle nehri sulamaktadır. Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) kapsamında olan yöredeki Dicle Nehri üzerinde Cizre Barajı ve Hidroelektrik santrali kurulmaktadır. Deniz seviyesinden 400 m. yüksekliktedir. Şırnak’a 45 km. uzaklıktaki ilçenin yüzölçümü 460 km2, 2000 Yılı Genel Nüfus Sayım sonuçlarına göre; toplam nüfusu da 82.042’dir.
İlçede karasal iklim hüküm sürmekte olup, yazları sıcak ve kurak, kış aylarında ılık ve yağmurlu bir iklime sahiptir. Yaz aylarındaki sıcaklık kimi zaman 60 oC.ye kadar ulaşmaktadır. Bitki örtüsü ise sıcaklık yüzünden yok denecek kadar az olup, Step görünümündedir.
İlçenin ekonomisi tarım, hayvancılık, sınır ticareti ve nakliyeciliğe dayalıdır. Yetiştirilen tarımsal ürünlerin başında; buğday, arpa, kırmızı mercimek ve pamuk gelmektedir. Hayvancılık göçer aşiretleri tarafından yapılmaktadır. Kıl keçisi Ankara keçisi yetiştirilir. Bölgede 1980 yılından itibaren terör nedeniyle yaylalarda yapılmakta olan hayvancılık gerileme göstermiştir.
Güneydoğusundaki Habur Sınır Kapısından ötürü ulaşım ilçenin başlıca geçim kaynağıdır. Sanayii kuruluşu olarak un ve tuğla fabrikası bulunmaktadır.
Cizre’nin 2 km. doğusunda Bazepta kenti bulunuyordu. İlçenin bilinen ilk tarihi M.Ö 4.000 yılında Guti İmparatorluğuna kadar dayanmaktadır. Gutiler Cizre, Dicle Cudiyi’de içine alan geniş bir bölgede hakimiyet kurmuşlardır. Bundan sonra yörede Hurriler, Mittaniler, Hitiler, Asurlular ve Urartular yörede egemen olmuşlardır. Bunun ardından Persler, Sasaniler, Artuklular, Eyyubiler, Memluklar, Akkoyunlular, Selçuklular ve Moğollar buraya hakim olmuşlardır. Uzun süre Bitlis, Cizre ve Hakkari’deki aşiret reislerine bağlı olarak yönetilmiştir. Şırnak ve yöresi, 1627 yılında da Osmanlı topraklarına katılmıştır. Ancak, aşiret reislerinin yönetimi Osmanlı döneminde de sürmüştür.
Osmanlı döneminde Diyarbakır Sancağına bağlı olan Cizre 1841 yılında Musul’a bağlanmıştır. I.Dünya Savaşı’ndan sonra Fransızlar burayı işgal etmek istemiş ancak, halkın silahlanması ve direnmeleri üzerine işgalden vazgeçmişlerdir.
Arap egemenliği döneminde yarımada anlamında buraya Cezire-i İbn-i Ömer ismi verilmiş, Cumhuriyet döneminde bu isim Cizre olarak değiştirilmiştir. Mardin’e bağlı iken 1990 Yılında Şırnak’ın il olması üzerine buraya bağlanmıştır.
İlçeden günümüze gelebilen tarihi eserler arasında; Cizre Kale ve Surları, Şah (Çağlayan) Kalesi, Babil Kalesi ve Surları, Cizre Ulu Camisi, Nuh Peygamber Camisi, Mir Abdal (Abdaliye Medresesi) Camisi, Mir Abdal (Abdaliye) Medresesi, Kırmızı Medrese, Şazeh Medresesi, Nuh Peygamber Türbesi, Şeyh Ahmet El-Cezari Türbesi, İsmail Ebul-iz El-Cezeri Türbesi, Mem'u Zin Türbesi, Çezire-i İbn-i Ömer Köprüsü (Rafid-Yafes Köprüsü), Akabin (Fevzi Çakmak) Köprüsü, Dicle (Cizre) Köprüsü ve Kasrik Köprüsü bulunmaktadır. Ayrıca Dereler Köyü’nde Bestememi Ilıcası vardır.
Kenthaber Kültür Kurulu
Fotoğraflar, Şırnak Valiliği ve Cizre kaymakamlığı web sitelerinden alınmıştır.