Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye Cumuhuriyeti Liyakat Nişanı'na layık görülen İsveç'li Türkolog Lars Johanson , Macar Türkolog Andreas Ronatas ve Rus Türkolog Viktor Guzev'e nişanlarını tevcih etti.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türk Dil Kurumu tarafından Bilkent Otel'de düzenlenen 6.Uluslararası Türk Dili Kurultayı'na katıldı. Kurultay'a, Gül'ün yanısıra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bakanı Mehmet Aydın, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Necati Çetinkaya ile Türk Cumhuriyetlerinden gelen akademisyenler, öğrenciler ve davetliler katıldı.
Kurultayda konuşan Devlet Bakanı Aydın, dilinde canlı bir varlık olarak, hayatının inişli, çıkışlı ve ölümlü olduğunu söyledi. Tarifi ve tasviri pek yapılamayan küreselleşmenin, ekonomi, siyaset ve kültürel hayatın yanında dil ve kültür dünyasını da etkilediğini belirten Aydın, "O süreç, dillerin karşısına yeni imkanlarla ve yeni tehditlerle çıkabiliyor. İngilizce de olduğu gibi bazı dil ve kültürlere yeni imkan ve fırsat kapıları açıyor, bazılarına ise ciddi sıkıntılar çıkarıyor. Ve bütün bunlar kasıtlı
ve planlı olarak değil, işin adeta doğal bir akışı olarak olup-bitiyor veya en azından öyle görünüyor" dedi.
Başta Türkiye olmak üzere, Türk dilli topluluklar ve milletlerin bir güç ve irade birliği içinde olmaları gerektiğini vurgulayan Aydın, bunun gerçekleşmesi halinde Türk dilinin geleceğinin de o ölçüde parlak, güçlü ve zengin olacağını vurguladı. Aydın, "Bu istikamette başarılı olabilmelerinin ilk adımı Türk dilli toplulukların herşeyden evvel kendi aralarında güçlü bir süreç başlatmalarıdır. Dil ve kültür konusunda bir master stratejisi geliştirilmesi gerekmektedir" diye konuştu.
Bu kapsamda, kısa, orta ve uzun vadeli plan ve proje üretilmesi ve bunların hayata geçirilmesi gerektiğini vurgulayan Aydın, şunları kaydetti:
"Bu konuda eğer erken bir tarihte başlamaz veya o konuda geç kalınırsa, Türk dilinin dününü bugüne, bugünü yarına taşımakta kolay olmayabilir, hatta mümkün olmayabilir. Hali hazırda, yürüyüşe koyulmamızı sağlayacak bir güçte bir dil ve kültür zeminine çok şükür sahibiz. Ama gerekli tedbirleri hep birlikte almazsak, o zemini de önemli ölçüde kaybedebiliriz. Bu ise daha büyük tehlikeler karşımıza çıkarır, daha büyük tehlikeler doğurur. Bir de kültür kendine has hakimiyet konumlarını yitirirlerse, o dil ve kültürün sahiplerinin egemenliklerinin de devam edip edemeyeceği konusu hepimizin üzerinde endişeyle düşünmeye mecbur kılan bir konu haline gelebilir. Yapılması gereken şey, Türk dilli toplulukların sözünü ettiğim o büyük strateji çerçevesinde bir eylem planı hazırlığına koyulmaları ve bazı somut adımlar atmalarıdır."
YABANCI DİLİ ÖZ DİLİMİZLE BİRLİKTE ÖĞRETMELİYİZ
Kazakistan'ın başkenti Astana'da düzenlenen bir uluslararası toplantıya katıldığını ve toplantıya katılan çok sayıda Dışişleri Bakanı'nın kendi milli dillerini konuştuğunu anlatan Aydın, şöyle devam etti:
"Avrupa'dan gelenler İngilizce, Fransızca ve Almanca; Arap ülkelerinden gelenler Arapça konuştular. İran Dışişleri Bakanı şiir okur gibi çok güzel üslupla Farsça konuştu. Geride kalanların tamamına yakını ise Rusça konuştu. Ve ne yazık ki bende İngilizce konuşanlardan biriydim. Eğer bir Türk diyarında hiç konuşulmayan dil Türkçe ise bizim onun üzerinde ciddi olarak düşünmemiz lazım. Bu kapsamda da her türlü tedbirin alınması gerekiyor."
Körfez ülkelerine yaptığı resmi ziyaret sırasında, Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin Fransa milli meclisinde yaptığı, 'Arapça'ya ve öğretimine büyük önem vermemiz lazım. Çünkü Arapça geleceğin biliminin, modernitesinin ve aynı zamanda politikasının dili olacaktır' açıklamasının yankılarına denk geldiğini bildiren Aydın, "Araplarda da bize benzer sorunlar var. Nitekim bir Arap bakan, 'Dubai'de Arapça konuşanların sayısı, Londra'da konuşanalardan kat kat daha az hale geldi. Ne yapıp bunun tedbirini almamız gerekir' diyordu. Arapların kendi dilleri için aldığı tedbirler gibi Türk dünyası içinde kolay olmayan bu türden bir plan ve program hazırlanmalıdır" şeklinde konuştu.
"Çocuklarımıza ve gençlerimize mutlaka yabancı dili öğretmek zorundayız ama bu kendi öz dilimize rağmen olmamalı, kendi öz dilimizle beraber olmalı" diyen Aydın, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu sadace bilim adamlarımızın üzerine yüklenecek bir yük olmamalıdır. Onlar olmadan hiçbir şey olmaz ama onların ürünlerini topluma taşıma, hem sivil toplum örgütlerinin ama herkesten ve herşeyden önce siyasi iradenin görevidir. Arkasında büyük siyasetin olmadığı, dil politikasının ve kültür politikasının olmadığı çabaların bugün solukları çok güçlü olmuyor, olamıyor ve zenginliklerini kazanamıyor."
TDK BAŞKANI AKALIN
Türk Dil Kurumu Başkanı Şükrü Akalın ise kurultaya 34 ülke ve özerk cumhuriyetten temsilcilerin katıldığını belirterek, bilim adamlarının Türk dilinin kökleri, tarihsel gelişimi, Türkçe'deki yozlaşma, müzik dilinde yaşanan sorunlar konusunda bildiriler sunacağını kaydetti.
Yıllarca ihmal edilen işaret dili sözlüğünün kurumun kendi imkanları ile bu yıl tamamlanacağını açıklayan Akalın, 100'e yakın Türk dünyası destanlarının da bulunarak, Türkçe'ye çevrildiğini, bununla ilgili çalışmanın da 2009 yılı sonunda bitirileceğini ifade etti.
Akalın, Türkçe'nin yanlış kullanılması karşısında önlem alınması gerektiğine de işaret ederek, Türk dilinin kullanımındaki başıbozuklukların giderilmesi için yasal düzenleme yapılmasını talep etti. Akalın ayrıca, 617 bin kelimeyi içeren ve Türkçe'nin en geniş kapsamlı sözlüğünü hazırladıklarını, Büyük Türkçe Sözlüğü adı verilen sözlüğün internet ortamında hizmete sunulacağını da sözlerine ekledi.
İSVEÇ, MACAR VE RUS TÜRKOLOGLARA LİYAKAT NİŞANI
Konuşmaların ardından, Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye Cumhuriyeti Liyakat Nişanı ile ödüllendirilen yabancı bilim adamlarına ödüllerini verdi. Gül, İsveç'li Türkolog Lars Johanson , Macar Türkolog Andreas Ronatas ve Rus Türkolog Viktor Guzev'e liyakat nişanlarını takarak, tebrik etti.
Birer teşekkür konuşması yapan bilim adamlarından İsveç'li Türkolog Johanson, "Bugün benim için olağanüstü, önemli bir gün. Meslek hayatımın doruğu, zirvesi. Bana verilen yüksük nişan için en derin şükranlarımız sunuyorum. Onur duydum. Bu nişanı şerefle taşıyacağım. Aynı zamanda Türkiye dışında çalışan Türkologlara güçlü destekleriniz için candan teşekkür ederim" diye konuştu.
Macar Türkolog Ronatas ise, kendisine verilen bu ödül için teşekkür ederek, "Türk dilleri ve tarihi araştırmacısı olarak Türk halkına ve Türk halkının tarih yazan büyüklerine karşı her zaman büyük saygı duydum. Bu ödülü Macaristan'a ve Macaristan Türkolojisi'ne verildiğine inanıyorum. Türk halkını ve Türk dili ve tarihini gençlerimize öğretmeye çalışıyoruz" şeklinde konuştu.
Rus Türkolog Viktor Guzev de, Türkolojiye gösterilen destek dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "Bilginlerin bir özelliği var. Bir bilime aşık olan bilgin hiçbir zaman emekli olmuyor. Ümit ediyorum bende aynısı yaparız" dedi. Guzev, Rusya'da Türkoloji'ye ilgi gösteren öğrencilerin sayısının arttığına işaret ederek, "Bu çok iyi birşey. Biz elimizden geleni yapacağız" dedi.