İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, afet meydana gelmeden önce etkilerini en aza indirmeyi hedefleyen politikaların önem kazandığını bildirdi.
Aksu, afetler meydana gelmeden önce hazırlıklı olmanın ve afet sonrasında en az kayıp ve hasarla yaraları sarmanın, devletin niteliğinin belirlenmesinde referans kabul edildiğini söyledi.
İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Gürkent Otel’de hükümet ile UNİCEF’in işbirliği çerçevesinde düzenlenen "Afet ve Acil Durumlarda Hazırlıklı Olma Projesi"nin tanıtımı kapsamında düzenlenen toplantıya katıldı. Bakan Aksu, toplantıda yaptığı konuşmada, toplumların yaşamını olumsuz olarak etkileyen dış faktörlerden birisinin de doğal afetler olduğuna dikkat çekerek, afetler meydana gelmeden önce bunlara hazırlıklı olmanın, bunun yanında bu tür olaylar meydana geldikten sonra da en az kayıp ve hasarla yaraları sarmanın, bir devletin niteliğinin belirlenmesinde referans kabul edildiğini söyledi.
"Doğal afetler kaçınılmazdır. Bu afetlere çare bulamayan insanoğlu ’afetlerden en az zararla nasıl çıkılır’ düşüncesinden hareketle, zararlarının azaltılması için alınması gereken tedbirlerin neler olacağı üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu düşünceden hareketle; günümüzde, sadece afet meydana geldiğinde müdahale edilmesi ve zararların karşılanması yaklaşımlarına ilave olarak, afet meydana gelmeden önce, etkilerini en aza indirmeyi hedefleyen politikalar önem kazanmaktadır" diyen Aksu, 1999 yılında yaşanan 2 büyük depremden sonra, kamu kurumları, özel kuruluşlar ve akademik kurumlarda muhtemel afet ve acil durumlara hazırlıklı olmak fikrinin öne çıktığını vurguladı.
"Nasıl ki güvenlik güçlerinin öncelikli görevi olay vuku bulmadan tedbir alıp önlemekse, sağlık birimlerinin de koruyucu hekimliğe önem vermesiyse, kamu kurumlarından sivil toplum örgütlerine kadar tüm kesimler de kaçınılmaz olan afet vuku bulmadan önce ona hazırlıklı olmalıdır" ifadesini kullanan Aksu, "Türkiye’de son 85 yılda meydana gelen tahripkar deprem sayısı 72’dir. Bu da göstermektedir ki, etkili depremlerin aralığı ortalama 14 aydır. Bu depremlerde binlerce insanımız hayatını kaybetmiş, çok büyük miktarda da maddi hasarlar meydana gelmiştir. Halbuki bu kadar zararın bilançosunun her yıl sadece ellide biri deprem zararlarını azaltmak için yapılacak eğitim, araştırma, planlama ve hazırlık çalışmalarına sarf edilse, bu faciaların etkisinin büyük ölçüde önlenmesi mümkün olabilecektir" dedi.
"AMAÇ AFET GELMEDEN ÖNLEMİNİ ALMAK"
Proje hakkında da bilgi veren Aksu, Türkiye Cumhuriyeti ile UNICEF arasında imzalanan program içerisinde yer alan projelerden biri olan "Afet ve Acil Durumlarda Hazırlıklı Olmak" projesinin koordinatörlük görevinin kendi bakanlığına verildiğini belirterek şöyle devam etti:
"Proje bakanlığımız Sivil Savunma Genel Müdürlüğünü koordinatörlüğünde, UNICEF Türkiye Temsilciliği, Başbakanlık (Türkiye Acil Durum Yönetim Genel Müdürlüğü, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü), Adalet, Milli Eğitim, Sağlık, Bayındırlık ve İskan, Tarım ve Köyişleri Bakanlıkları ile Türkiye Kızılay Derneği Genel Müdürlüğünün katılımlarıyla yürütülmektedir. Tabii ki yukarıdaki birimlerin kendilerine verilen bu görevleri başarıyla yürütebilmeleri için valilerimizin yardım ve desteklerinin de olması yadsınamaz bir gerçektir."
Afetlerin sonuçlarının toplumu oluşturan tüm bireylerini olumsuz yönde etkilediğine dikkat çeken Bakan Aksu, ortaya çıkan ekonomik zararlar, yıkılan binalar, alt yapıda meydana gelen hasarlar, hastalık ve ölümlerin yanında toplumun her kesiminde, özellikle çocuk ve kadınlarda afetlerin psiko-sosyal bozukluklara neden olduğunu vurgulayarak, "Afetlere hızla müdahale etmek ve kadın ve çocukların üzerindeki etkisini hafifletmek için yerel düzeydeki yönetim sistemlerini desteklemek, afet planlarında çocuk ve kadınlara yönelik hizmetlerin yer alabilmesi için girişimlerde bulunmak, kadın ve çocuk sağlığı, çocuk gelişimi, beslenme, psiko-sosyal destek, barınma, eğitim temel hizmetlerin bir bütün halinde sunulmasını sağlamak, projenin genel hedefleri olarak belirlenmiştir" diye konuştu.
UNICEF Türkiye Temsilcisi Edmond Mcloughney ise yaptığı konuşmada, herhangi bir felaket olduğunda kaos yaşandığına dikkat çekerek, yetkililerin afetin başında sakin bir şekilde doğru kararlar almasının önemini ifade etti. Mcloughney, kadınlar ve çocukların afet anında en savunmasız grubu oluşturduğunu belirterek, "Herhangi bir afetten sonra bu travmanın etkisini en aza indirmek için onlara öncelik verilmesi gerektiğine inanıyorum" dedi.
Proje hakkında bir sinevizyon gösterisi eşliğinde tanıtım yapan Sivil Savunma Genel Müdürü Atilla Özdemir, projenin amacının, afetlerin kadınlar ve çocuklar üzerindeki etkisini azaltmak olduğunu söyledi. Özdemir, hedeflerinin afet ve acil durumlara hızla müdahale edilmesi ve bu durumlarda kadın ve çocukların üzerindeki etkisini hafifletmek için yerel düzeydeki yönetim sistemlerini desteklemek, afet planlarında çocuk ve kadınlara yönelik hizmetlerin yer alabilmesi için girişimlerde bulunmak ve kadın ve çocuk sağlığı gelişimi, beslenme, psiko-sosyal destek, barınma, eğitim gibi kadın ve çocuklara yönelik temel hizmetlerin bir bütün halinde sunulmasını sağlamak olduğunu kaydetti.