Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, zaman zaman birilerinin, olmayan şeyleri varmış gibi gösterme gayreti içine gireceklerini ifade ederek, "Bunlar sadece gerilim politikalarından nemalananların işidir. İşte bunlara gerek yerel yönetimler, gerek belediyeler olarak asla prim vermemeliyiz. Ülkemizde olmayan şeyi varmış gibi gösterme gayreti içine girmek, ülkemizde olmayan sıkıntıyı varmış gibi göstermektir ki bu bütün yönetim mekanizmalarına zarar vereceği gibi ülkemizin huzuruna, ülkemizin mutluluğuna adeta bir fitilleme yapmaktır" dedi.

Türkiye Belediyeler Birliği Eylül Ayı Olağan Meclis Toplantısı, Dedeman Otel'de başladı. Toplantının açılışına Başbakan Erdoğan, İçişleri Bakanı Aksu, Ankara Valisi Kemal Önal, belediye başkanları ve belediye meclis üyeleri katıldı. Başbakan Erdoğan toplantıda yaptığı konuşmada, Belediyeler Birliği'nin uluslararası camiada çok daha güçlü bir konuma yükselmesinin, dünyadaki yerel yönetim anlayışının Türkiye'ye taşınmasına katkı yapacağını ifade etti. "Yerel yönetimler bizim vizyonumuzdur, bizim ülke ve millet olarak dünyaya tanıtımdaki en önemli yerimizdir" diye konuşan Başbakan Erdoğan, halkın yönetime en etkin biçimde katılacağı zeminin yerel yönetimler olduğunu ifade etti. Demokrasinin yerel yönetim boyutuna büyük önem verdiklerini kaydeden Başbakan Erdoğan, Türkiye'de atanmışlar ve seçilmişler arasında büyük sıkıntılar yaşandığını hatırlattı. Erdoğan, "Bir fiili durum meydana getiriyoruz. Valilere ve kaymakamlara diyoruz ki; belediyelerle el ele, omuz omuza bulunduğunuz ile, ilçeye, beldeye hizmet vermelisiniz. Ben sen olmamalı, biz olmalı. O il, ilçe herhangi bir karmaşanın bedelini ödemesin. Atanmışlarla seçilmişlerin dayanışma içinde olduğu yerlerde bunun ürünlerini çok açık, net alıyoruz. Gerek Özel İdarenin, gerek belediyelerin amacı o ilde, ilçede yaşayan insanlara hizmettir. Burada herhangi bir kıskançlık olamaz. O kavganın bedelini halkımız ya da o coğrafya ödemektedir. Bunu halkımıza, o coğrafyaya ödetmeye kimsenin hakkı yoktur" şeklinde konuştu.

YEREL YÖNETİMLERİN DEMOKRATİK SÜRECE KATKISI 

Merkeziyetçiliği esas alan, katılıma kapalı, statükocu yönetim anlayışlarının, günümüz ihtiyaçlarına cevap veremeyeceğine işaret eden Başbakan Erdoğan, iktidarların, milletin kendilerine verdiği görev süresince toplumun yenilenme taleplerine kulak vermeleri gerektiğini ifade etti. Milletin sesine kulak tıkayan bir yönetimin vatandaşına gerçek anlamda hizmet etmesinin mümkün olmadığını kaydeden Erdoğan, bu nedenle milletin taleplerini her fırsatta dinlemeye gayret ettiklerini söyledi. Sivil toplum kuruluşlarının karar alma süreçlerine daha fazla katkı vermesini istediklerini söyleyen Başbakan Erdoğan, bir kolektif akıl oluşturmayı, birlikte çözüm üretmeyi çok önemsediklerini belirtti. Yerel yönetimlerin demokratik sürece katkısı arttıkça Türk demokrasisinin gelişeceğine, Türkiye'nin daha hızlı kalkınacağına inandıklarını ifade eden Başbakan Erdoğan, "Bu, demokrasinin ülkemizde tam manasıyla yerleşmesinin olmazsa olmazıdır" açıklamasında bulundu. 

Belediyelerle ilgili çok önemli düzenlemeler yaptıklarını dile getiren Başbakan Erdoğan, bunları yaparken sorunların yerinden çözümünü esas aldıklarını ifade etti. Son 4 yılda demokrasinin, temel hak ve özgürlüklerinin geliştirilmesine paralel olarak yerel yönetimlerin dönüşümünde de öncü olduklarını kaydeden Erdoğan, demokratik kazanımlardan asla taviz vermemekte kararlı olduklarını vurguladı. Erdoğan şöyle konuştu: 

"Bunun en güçlü ayakları yerel yönetimlerdir. Zaman zaman birileri bir şeyler söyleyecektir. Olmayan şeyleri varmış gibi gösterme gayreti içine gireceklerdir. Bunlar sadece gerilim politikalarından nemalananların işidir. İşte bunlara gerek yerel yönetimler, gerek belediyeler olarak asla prim vermemeliyiz. Ülkemizde olmayan şeyi varmış gibi gösterme gayreti içine girmek, ülkemizde olmayan sıkıntıyı varmış gibi göstermektir ki bu bütün yönetim mekanizmalarına zarar vereceği gibi ülkemizin huzuruna, ülkemizin mutluluğuna adeta bir fitilleme yapmaktır. Buna müsaade edemeyiz. Bu zemini daha da sağlamlaştırmak için gereken her türlü adımı atacağız. Belediye Gelirleri Kanunu sırada. Bunu da süratle yasalaştıracağız. Arzumuz, belediyelerin imkanları daha da artsın, daha güçlü şekilde yarınlara bakabilsinler." 

3 Kasım öncesinde koalisyon hükümeti döneminde bazen AK Partili belediyelerin gelirlerinin tümünün kesildiğine işaret eden Erdoğan, iktidar partilerinin kendi partilerinin belediyelerine ise ekstra destekler verdiklerini hatırlattı. Afete maruz kalan belediyeler arasında bile ayrım yapıldığını kaydeden Erdoğan, iktidara geldikten sonra bu uygulamaya son verdiklerini anlattı. Erdoğan, belediye başkanlarının hangi partiden olduğuna önem vermediklerini belirterek, "Biz coğrafyamıza, biz milletimize hizmet eden bir partiyiz" dedi. Belediyelere yapılan kesintilerin yüzde 40'ı aşmaması yönünde bir düzenleme yaptıklarını hatırlatan Erdoğan, Hazine'nin bazı belediyelerden yüzde 20 kesinti yapması gerekirken yüzde 40 kesinti yaptığı yönünde duyumlar aldıklarını söyledi. Erdoğan, Devlet Bakanı Ali Babacan'a Singapur'dan döndükten sonra bu hatanın düzeltilmesi talimatını vereceğini ifade etti. Belediyeleri yokluğa mahkum edemeyeceklerini dile getiren Erdoğan, belediyelerin huzurlu olması halinde vatandaşların da huzurlu olacağını bildirdi.

BELEDİYELERDE ALTYAPI ÇALIŞMALARI 

Türkiye'de birçok belediyenin, AB ülkelerindeki belediyelerden daha geride olduğuna işaret eden Erdoğan, buna karşın altyapehtiyaçlarına cevap veremeyeceğine işaret eden Başbaı sorununu halletmiş ve çevre düzenlemesiyle şehirlerini güzelleştiren belediyelerin de bulunduğunu kaydetti. Şu anda gelişmelerin güzel olduğunu dile getiren Erdoğan, buna karşın altyapı çalışmalarını tamamlayamayan yerler de olduğunu kaydetti. Erdoğan, "Parayı ciddi manada yiyen, götüren yerler de oralar" diye konuştu. Yapılması gereken şeyin köyleri şehirler haline getirmek olduğunu vurgulayan Erdoğan, bu sayede vatandaşın köyden şehre inmesinin önüne geçileceğini söyledi. Erdoğan, Köy-Des projesinin bu yönde atılan adımlardan bir tanesi olduğunu belirtti. Erdoğan, "Haydi Dönemil Köyümüze" sloganının gerçekleşmesi gerektiğini ifade etti. Başbakan Erdoğan, şehirlerde turizm potansiyelinin de artırılmasını istedi. Havayolu ile ulaşımı tercih edecek insanların sayısının 2015 yılı için 50 milyon olarak verildiğine işaret eden Erdoğan, Türkiye'nin bu rakamı bu yıl sonu itibariyle yakalamış olacağını bildirdi. Buna göre çözüm üretilmesini, havaalanlarının yeniden düzenlenmesini ve yolların yapılmasını isteyen Erdoğan, havaalanları ve yolların bir şehrin imajı olduğunu dile getirdi. Erdoğan, patika yollardan taşınan bir turistin bir daha o ülkeye gelmek istemeyeceğini vurguladı. Elele verilerek şehirlerin, tarihi dokularına zarar verilmeden yeniden inşa edilmesi gerektiğini kaydeden Erdoğan, bir şehri tarihi ve kültürel dokusuna uygun olarak inşa etmeyen belediye başkanı ve belediye meclis üyelerinin, o şehrin tarihine ihanet etmiş olacaklarını bildirdi. Şehirlerin birer çekim alanı haline getirilmesini isteyen Erdoğan, belediye başkanlarına Safranbolu'yu örnek gösterdi. 

Yanyana belediyeler bulunduğuna dikkat çeken Erdoğan şunları söyledi: "Araç orda boş duruyor. Boş duracağına belde veya ilçe belediyesi '1-2 aylığına bize verin' dediği zaman bunu vermeliyiz. Bir kıskançlık içine girmek olmamalı. Ben bu partidenim, o şu partiden olmamalı. Hemen destekleri vermeliyiz. Dayanışma içinde olmalıyız. Bu ülke bizim, bu şehirler bizim, bu ilçeler bizim, bu beldeler bizim, bu insanlar bizim. Bunu elele yapmak durumundayız." Toplantının açış konuşmasını yapan Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı ve Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak ise Başbakan Erdoğan'ın belediye başkanlığından geldiğini ve Parlamento'da 50'den fazla eski belediye başkanı bulunduğuna işaret ederek böyle bir hükümetin belediyelere bakışının farklı olmasının doğal olduğunu dile getirdi. Türkiye'deki en büyük sivil toplum örgütünün, belediyelerin örgütü olması gerektiğini ifade eden Durak, halkın ve hükümetin gücünü arkalarında hissettiklerini, bunu iyi değerlendirmeleri gerektiğini söyledi. Durak, "Kıytırık bir takım sivil toplum örgütlerinin Avrupa'ya ziyaretlere gitmelerini, Avrupa'dan onlara iade-i ziyaret yapılmasını ancak güçlenerek önleyebiliriz" dedi.

ERDOĞAN'A "301. MADDE" SORUSU 

Belediyeler Birliği'nin Brüksel'de ve Avrupa'nın birçok başkentlerinde bürolar açması gerektiğini kaydeden Durak, Avrupa'da lobi güçlerinin olmadığına işaret etti. Türkiye'de 3 tür kamu görevlisi olduğunu ifade eden Durak, bunlardan birinin Ankara'daki genel müdürler ve daire başkanları olduğunu, onların Anadolu'daki işlerle hiç ilgilenmediğini kaydetti. 2. tip kamu görevlisinin taşradakiler olduğunu kaydeden Durak, vali, kaymakamçlarına cevap veremeyeceğine işaret eden Başba ve taşradaki daire başkanlarının ise bir gözlerinin Ankara'da bir gözlerinin vatandaşlarda olduğunu belirtti. Durak, 3. tip kamu görevlisinin ise belediye başkanları olduğunu vurgulayarak belediye başkanlarının her gün vatandaşla göz göze olduklarını, verdikleri sözleri yerine getirmek zorunda bulunduklarını, aksi halde vatandaşların onlardan hesap soracağını dile getirdi. Durak, hükümetin belediyelere yaptıklarının bir kovayı doldurduğunu, ancak henüz kovanın kapağının bulunamadığını belirterek, "Herhalde o da Belediye Gelirleri Kanunudur" dedi. 

Öte yandan, Başbakan Erdoğan toplantıdan ayrılırken basın mensuplarının "301. maddeyi değiştirecek misiniz?" şeklindeki sorusunu, 

"Böyle ciddi bir konu ayaküstü konuşulmaz" diyerek cevapsız bıraktı. 

Erdoğan, makam aracında ise Belediyeler Birliği Başkanı Aytaç Durak ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'le bir süre sohbet etti. Durak ve Gökçek'in Erdoğan'a belediyelerden yapılan kesintiler konusundaki sıkıntıları aktardığı öğrenildi. Durak, yapılan düzenlemeye göre Maliye ve İller Bankası paylarından en fazla yüzde 20, Hazine'ye olan borçlardan ise en fazla yüzde 20 olmak üzere en fazla yüzde 40 kesinti yapılması gerektiğini ancak Hazine'nin yaptığı kesintilerin bu oranı çok aştığını bildirdi.