Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Hak-İş) Genel Başkanı Salim Uslu, 1 Mayıs İşçi Bayramı'nı Ankara'da Tandoğan Meydanı'nda ''Barış ve Demokrasi' sloganıyla kutlayacaklarını açıkladı. Uslu, "Taksim alanı 1 Mayıs'a şeref katmaz. 1 Mayıs'a daha çok katılım ve güçlü mesajlar bugünü anlamlı kılar" dedi.
Uslu, düzenlediği basın toplantısında 1 Mayıs mitingi ve sendikal mevzuata ilişkin açıklamalarda bulundu. 700 kadar kişinin 1 Mayıs mitinginden önce iş kıyafetleri ile birlikte Anıtkabir'e çıkarak Atatürk'ün mozolesine çelenk bırakacaklarını belirten Uslu, amaçlarının büyük Atatürk'ün manevi huzurunda bulunmak hem de 1 Mayısların kutlanmasına yönelik toplumsal meşruiyet alanının gelişmesine katkı sağlamak olduğunu söyledi.
Türkiye'nin şu anda barışa ve demokrasiye ihtiyacı olduğunu ifade eden Uslu,
gerilimlerin tırmandırıldığını ve çatışma ortamına sürüklendirildiğini kaydetti. Barışı öne çıkaran bir yaklaşımları olacağını belirten Uslu, "Barış ve demokrasi şimdi' diyoruz. 1 Mayıs'ın sevgi, barış ve demokrasi çığlıklarının yükseldiği bir gün olarak kutlanmasını istiyoruz. 1 Mayıs'taki duruşumuz demokrasiye uyan duyarlılığımız ve sorumluluğumuzun da bir göstergesi olacaktır. 1 Mayısları kutlamak ne kadar hakkımızsa demokrasiye yönelik girişimlere de karşı durmak o kadar ahlaki bir sorumluluktur" diye konuştu.
1 Mayıs kutlamalarının son zamanlarda Türkiye'nin önündeki yeni gerilim odaklarından birisi haline getirildiğini savunan Uslu, bunu doğru bulmadıklarını dile getirdi. Hak-İş olarak 1 Mayıs'ı ortak kutlama konusunda konfederasyonlar arası işbirliğine önem verdiklerini dile getiren Uslu, geçmiş yıllarda da diğer konfederasyonlarla birlikte bu kutlamaları gerçekleştirdiklerini söyledi.
Uslu, "Biz 1 Mayısları biçimsel ya da mekansal tartışmaların ötesinde adına ve geleneklerine yakışır bir şekilde birlik ve dayanışma günü olarak kutlamaktan yanayız. Bazı örgütlerin 1 Mayıs'ı Taksim'de kutlamadaki ısrarlı tutumu hem 1 Mayıs'a hem de işçilere haksızlıktır. 1 Mayıslara yönelik yeni dogmalar yaratmak, nostaljik takıntıları ya da fantezileri sürdürmek adına Türkiye'yi yeni bir gerilime sürüklemek hem doğru hem de etik değildir. Hak-İş olarak 1 Mayıs'ı çığırından çıkartacak beyhude bir rekabetin tarafı olmamak için diğer örgütlerin gruplaştırma gayretlerinin dışında kalmaya özen gösterdik. Merkez Bankası'nın İstanbul'a taşınmasına bile ülkenin merkezi Ankara'dır diyerek karşı çıkılırken, söz konusu 1 Mayıs olunca bir İstanbul sevdasına, bir Taksim tutkusuna yönelinmesini doğrusu anlamakta da zorluk çekiyoruz. 1 Mayıs hiçbir örgütün üzerinden siyasi ve ideolojik bir çıkar sağlayacağı bir araç zemin değildir. 1 Mayıslarda sol ya da sağ renklerin hakim kılındığı bir tonlama işçi sınıfı adına emeği kategorize eden bir yaklaşımdır. Bölünmüşlük görüntüsü işçi hareketine yarar getirmez. Türkiye'de Anadolu'nun en
ücra köşesinde bile toplum hıdrellezleri benimsemiş, nevruzları benimsemişken, 1 Mayısları alanlara hapsederek belli ideolojik siyasi mesajların verildiği günler olarak sınırlandırmak 1 Mayıs'a yapılmış en büyük haksızlıktır" diye konuştu.
1 Mayıs dolayısıyla işçilere de bir jest yapmak istediklerini belirten Uslu, sendikalara ve konfederasyonlara birlik çağrısı yaptıklarını söyledi. Türk-İş, Hak-İş ve DİSK Konfederasyonu'nun bir çatı altında örgüt kurmasını istediklerini kaydeden Uslu, bunun adının da 'Türkiye Emek Konfederasyonu' olmasını istediklerini belirtti.
Gazetecilerin sorularını da cevaplandıran Uslu, İstanbul Valisi Muammer Güler'in Taksim'de yapılacak olan kutlamalarda polisin gerekirse şiddet kullanabileceği yönündeki açıklamalarının hatırlatılması üzerine, "Bu tür kaba meydan okumalara sıcak bakan birisi değilim. Konuşarak sorunların çözülebileceği, insanların konuşma yeteneklerinin sorunun çözümünü getireceğini düşünüyorum. Karşılıklı güç ve kaba kuvvet gösterisi bana çok ilkel geliyor. Sayın Başbakan daha soğukkanlı bir biçimde olaya yaklaşıyor. 1 Mayıs'ı Taksim'de kutlamak 1 Mayıs'a şeref katmaz. 1 Mayıs'a daha çok katılım bugünü anlamlı kılar" şeklinde konuştu.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ile yapacakları görüşmede istihdam paketi konusunda önerilerinin ne olacağının sorulması üzerine Uslu, "Kıdem tazminatının yeterince tartışılmadan ve yeterince olgunluğa erişmeden hükümetin tek taraflı bir biçimde gündeme getirmesini doğru bulmuyorum. Onun dışındaki yaklaşımları doğru buluyoruz" dedi.
Bir işçi sendikası, işçiyi iktidara, hükümete karşı, patronlara karşı korumak için vardır. bir sendikanın ikdidarla el ele yürümesi demek işçiye ihanettir. Her ne durumda olursa olsun, bir sendikanın tek ve asli amacı, işçiyi düşünmektir. Ülkenin kaosa sürüklenip sürüklenmeyeceğiyle, ilgilenecek merciler, sendikalar değil, işçinin taleplerini yerine getirmeyen hükümetler ya da otoritelerdir. Ancak hak iş iktidarın işçiyi pasifize eden, iktidara boyun eğen yanı olarak iş görmektedir. Hak iş kendisine hiç bir zaman işçi sendikasıyım ben diyemez demesin de... Hak iş'e işçilerin tehditle ve dayatmayla nasıl zorla üye yapıldığını hepimiz biliyoruz. İktidarın kucağında gezen bir sendikanın işçinin hakkını nasıl koruyacağını düşünebiliriz? Kimse unutmasın, ülkenin huzuruyla ilgilenmez işçi sendikaları; işçinin huzuruyla ilgilenir. Ülkenin huzuruyla ilgilenecek kişiler ise devlet organları ve öncelikle hükümettir. İşçinin talepleri yerine getirilmediği taktirde ülkenin gerilmesinden işçi sendikaları sorumlu tutulamazlar. Çünkü talepleri dinleyip işçileri ikna edecek ya da işçilerin taleplerine yerine getirecek olan iktidardır. Hak iş işçi sendikası değil, işçiyi uyutma ve etkisiz hale getirme, kaypaklaştırma, asümile etme örgütüdür; iktidarla kucaklaşan bir sendika düşünülebilir mi? İktidarın MEMURU gibi hareket eden bir sendika düşünülebilir mi? Bu sendika iktidarın memuru gibi hareket ederse, o sendikanın işçisi hakkını alabilir mi? Hak iş sadece işçi ile iktidar arasındaki elçi başka bir şey değildir. Ancak işçinin değil iktidarın elçisidir... Unutmayın! Patron daha az maaş vermek ister. İşçi daha çok maaş istemelidir. Her iki tarafta isteklerinde haklıdır. İşte o zaman güçlü olanın isteği kabul edilir. Ne işçinin talebini ne de patronların talebini vatanla milletle bağdaştırmamak gerekir. İşçi uyanık olmalıdır. İktidarı zorlamayı bilmelidir. İktidarı zorlamak iktidarı yoketmeye çalışmak değildir. bir genç daha fazla özgürlük için babasına nasıl gençsel baskılar yapıyorsa işçi de iktidara baskı yapmayı bilmelidir. Musiad, Tüsiad bal gibi haklarını söke söke alıyorsa, tek kelimeyle yasaları kendi leyhlerine çevirebiliyorlarsa ve hiç kimse de siz iktidarı yıkmaya mı çalışıyorsunuz denmiyorsa, işçilerde haklarını aramayı bilecekler. İşçiler uzlaşan taraf değil, iktidar uzlaşan taraf olmalıdır. Eşyanın tabiatı böyle işlemelidir. Kimse unutmasın ki Bu ülkenin % 90'ından fazlası işçi, emekçi ya da ileride işçi ya da emekçi olacak kişilerden oluşuyor. Bu ülkenin %90 bayramına ve işçisine emekçisine sahip çıkarsa, cocuğunun gırtlağından geçecek ekmeğe de sahip çıkmış olur; uyanık olmak, akıllı olmakta budur zaten!.. Yoksa iktidar yalakalığı bu güne kadar hiç bir işçinin karnını doyurmamıştır...