Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği Genel Sekreteri Cinsel Terapist Psk. Gülüm Bacanak, 30 vajinismuslu (cinsel ilişkiye girememe korkusu) kadın üzerinde yapılan araştırmada çarpıcı sonuçlara ulaştıklarını belirterek, "Cinsel yolla bulaşan hastalıklara yakalanma korkusu, geçmişte cinsel tacize maruz kalma, partnerde erken boşalma ve iktidarsızlık, anne-babaların cinselliğe karşı olumsuz tutumları cinsel terapiyi uzatan olumsuz faktörlerdir" dedi.
Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği Başkanı Dr. Cem Keçe ise Türkiye'de her 10 kadından birinde vajinismus görüldüğünü ifade ederek, "Vajinismus, cinsel ilişkiye girme denemelerinde hafif bir kasılmadan tüm vücutta bir kasılmaya, endişe, korku, tiksinme ve panik haline, bacakların açılmalarını engelleyecek boyutlarda sıkıca kapatılmasına veya elle eşi itmeye kadar değişik şekillerde ortaya çıkabilir ve çaresizlikle yaşanır" diye konuştu.
Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği, halk arasında 'cinsel ilişkiye girememe korkusu' şeklinde tanımlanan, bir erteleme ve kaçınma hastalığı olan vajinismus ile ilgili 30 vajinismuslu kadın üzerinde bir araştırma yaptı.
Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği Genel Sekreteri Cinsel Terapist Psk. Gülüm Bacanak, vajinismuslu kadınlarda yürüttükleri çalışmalarda çok çarpıcı bilgilere ulaştıklarını vurgulayarak, "Örnek olarak psikolojik, psikoseksüel ve psikososyal değişkenlerin cinsel terapi sonuçlarını olumlu veya olumsuz olarak etkilediğini tespit ettik" şeklinde konuştu.
Vajinismuslu hastaların korku ve umut arasında kaldıklarına dikkat çeken Bacanak, "Cinsel terapi öncesi cinsel isteksizlik sorununun varlığı, cinsel yolla bulaşan hastalıklara yakalanma korkusu, geçmişte cinsel tacize maruz kalma, vajinismusun tedavisi için önceden hymenektomi (kızlık zarının alınması) vb. ameliyat geçirme, partnerde erken boşalma ve iktidarsızlık gibi ek cinsel işlev bozukluklarının varlığı, ana babaların cinselliğe karşı olumsuz tutumları ve organik bozuklukların (septum, vajinit) varlığı da cinsel terapiyi uzatan olumsuz faktörlerdir" dedi.
Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği Başkanı Dr. Cem Keçe ise vajinismusun bir erteleme ve kaçınma hastalığı olduğunu kaydederek, "Vajinismus; cinsel ilişkiye girme denemelerinde hafif bir kasılmadan tüm vücutta bir kasılmaya, endişe, korku, tiksinme ve panik haline, bacakların açılmalarını engelleyecek boyutlarda sıkıca kapatılmasına veya elle eşi itmeye kadar değişik şekillerde ortaya çıkabilir ve çaresizlikle yaşanır. Ülkemizde her 10 kadından birinde görülen vajinismus; kişinin kendisinin umutsuz olduğuna yürekten inandığı psikolojik kökenli bir hastalıktır" değerlendirmesinde bulundu.
Vajinismus cinsel terapisinde en önemli noktanın 'inan ve inandır' mantığı olduğuna dikkat çeken Dr. Cem Keçe, şöyle devam etti: "Cinsel terapist hastayı iyi edeceğine tereddütsüz inanmalı ve hastayı da inandırmalıdır. Ayrıca hastanın kendi genital organları hakkında olumlu düşüncelere sahip olması, cinsel terapiste tereddütsüz inanma, güçlü bir gebe kalma arzusu, daha sağlam cinsel bilgilere sahip olma, cinsel terapi sürecinde aşk oyunları adı altında verilen ev ödevlerine iyi bir uyum gösterme ve cinsel terapi öncesi evlilik sorunlarının az olması gibi psikolojik değişkenler cinsel terapi sonuçlarını olumlu yönde etkilemektedir."
Vajinismusun her zaman yüde 100 tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu ve kader olmadığını söyleyen Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği Başkanı Dr. Cem Keçe, "Vajinismus özel bir ilgi ve uzmanlık alanı olan cinsel terapist tarafından cinsel terapi ile tedavi edilebilir. Hipnoz destekli, içgörü yönelimli ve eğitime dayalı yoğunlaştırılmış holistik psikoterapi ve evlilik terapisi tekniklerinin yer aldığı cinsel terapinin süresi hastalığın şiddetine göre birkaç seanstan 10-12 seansa kadar değişebilir" diye konuştu.