Büyükşehir Belediyesi'nin, dünyada yaşanan kuraklıktan Başkent'in etkilenmemesi için Kızılırmak'tan getirdiği suya ilişkin son günlerde bazı basın yayın organlarında çıkan haberlere bir cevap da Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi'nden geldi.
Kızılırmak suyunun 'kesinlikle ağır metaller ve diğer yönden kirlilik içermediğine, içilebilir olduğuna dair kesin ve net analiz raporlarının' bu konuda karar verme yetkisine sahip 6 büyük kurum ve kuruluş tarafından açıklanmasına rağmen yapılan suçlamalara son olarak da Refik Saydam Hıfzısıhha Merkezi, 'kimyasal, mikrobiyolojik ve fiziksel parametreler açısından tam analizlerini yaparak, Kızılırmak suyunda Tarımsal kaynaklı herhangi bir kirlilik olmadığına dair' raporla cevap verdi.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, son günlerde bazı yayın organlarında Kızılırmak suyunun kalitesine ilişkin yeniden ve kasıtlı olarak doğru olmayan açıklamalar çıkmaya başladığını belirterek, "Daha önce bir çok kez bilimsel dayanağı olmayan bu suçlamalara, ilgili kurum ve üniversitelerin analiz raporlarıyla defalarca yanıt vermemize rağmen, bu kişiler mesnetsiz ve kaynağı olmayan suçlamalara devam etmektedirler" dedi.
DSİ, ODTÜ, İTÜ, Sağlık Bakanlığı, İl Hıfzısıhha ve ASKİ, Kızılırmak suyunun kesinlikle ağır metaller ve diğer yönden kirlilik içermediği, içilebilir olduğuna dair kesin ve net analiz raporlarını açıkladığını hatırlatan Başkan Gökçek şunları söyledi:
"Kızılırmak suyundaki sülfat oranının yüksek olması nedeniyle içilemez olduğunu iddia eden bu ağızlar iddialarının boş çıktığını görünce bu kez yön değiştirdiler. Söyleyecek sözü kalmayan bu kişiler şimdi de Kızılırmak suyunda tarım ve böcek ilaçları, hormonlar ve ağır metaller olduğu dedikodusunu yaymaya başladılar."
-"TARIMSAL KAYNAKLI KİRLİLİK YOK"-
Başkan Gökçek, "Daha önce defalarca bu konularda analizler yaptırmış olmamıza rağmen, Refik Saydam Hıfzısıhha Merkezi'ne bir kez daha kimyasal, mikrobiyolojik ve fiziksel parametreler açısından tam analizleri yaptırdık ve kurum Kızılırmak suyunda Tarımsal kaynaklı herhangi bir kirlilik olmadığına dair rapor verdi" dedi.
Yapılan analizler sonucunda, Kızılırmak suyunda hiçbir şekilde zararlı bakteri, ağır metal kirliliği, radyasyon, toksit kirlilik, tarım ve böcek ilacı bulunmadığının bir kez daha ortaya çıktığını ifade eden Başkan Gökçek şu bilgileri verdi: "Kızılırmak suyunda herhangi bir kirlilik olmadığını bu konunun en yetkili organı olan Hıfzıssıhha kurumu söylüyor. Biz bu projeyi hayata geçirmeden önce, Kızılırmak suyunun insan sağlığına zararlı olup olmadığına dair her türlü analizlerini yaptırdık. Hatta bu suyu doğduğu yer olan Sivas ilinden bizim su alacağımız Kesikköprü Barajına kadar, adım adım her noktadan su numuneleri alarak analizlerini yaptırdık. Ve çıkan neticelere göre projeye start verdik. Burada halkımızın kuşkuya düşeceği herhangi bir sorun söz konusu değildir. Gelecek suyu gönül rahatlığı içinde tüketebilirler."
-"SU, EV ARAÇ GEREÇLERİNE ZARAR VERMEZ"
Kızılırmak suyundaki sülfat oranın biraz yüksek olmasının ev araç gereçlerine, beton yapılara, borulara, hassas ciltlere zarar vereceği, yemeklerin geç pişmesine neden olacağı gibi bazı çevrelerce açıklamaların yapıldığını hatırlatan Başkan Gökçek, "Biz bu konularda da sadece ülkemizde değil tüm dünya örneklerini de karşılaştırarak araştırmalar yaptık. Bizim şehre vereceğimiz sertlik ve sülfat oranında bu etkilerin görüleceğine dair herhangi bilimsel bir veri bulunmamaktadır. Ki biz bu suyu İvedik Arıtma Tesisleri'ne ulaştırdıktan sonra Çamlıdere ve Kurboğazı Barajları'ndan gelen sülfat oranı çok düşük olan suyla harmanlayarak sülfat oranını ve sertliğini Dünya ve Türkiye standartlarının altına düşüreceğiz. Dolayısıyla Kızılırmak suyunun kalitesine ilişkin olarak Başkentlilerin en küçük bir tereddüdü dahi olmasın" dedi.
-GÖKÇEK: "AVRUPA 330 İLE 1530 mg ARASINDA DEĞİŞEN SÜLFATLI SUYU İÇİYOR"
Yurt dışına yaptığı gezilerde özellikle piyasada hazır olarak satılan içme sularının üzerindeki değerlere mutlaka baktığını söyleyen Başkan Gökçek, "Avrupa da yaygın olarak tüketilen bir çok içme suyu ve maden suyu markasında sülfat ve sertlik oranlarının bizim Ankara'ya vereceğimiz suyun çok üzerinde olduğunu gördüm" dedi.
Başkan Gökçek, son olarak Fransa'ya yaptığı seyahatte piyasada ve otel odasında bulunan içme suyu ve mineral sularının şişelerinin üzerindeki etiketlere baktığında ise sülfat oranlarının 330 miligram ile 1530 miligram arasında değişen değerlere sahip olduğunu belirterek şunları kaydetti: "Şimdi soruyorum size Avrupalı bizim neredeyse beş katımızdan fazla oranda sülfat içeren suyu içecek ve hiçbir şey olmayacak. Ama biz hasta olacağız. Böyle bir şey olması mümkün mü? Kaldı ki biz bu suyu sülfat oranın çok düşük olan diğer barajların suyu ile harmanlayarak vereceğiz. Ve sülfatın oranını Dünya Sağlık Örgütü ve Türkiye Standartlarının çok altına düşüreceğiz."