Adam yıllarca kamuda çalışıyor; ama bir türlü istediği zenginliğe ve saygınlığa erişemiyor .
Kamudan ayrılıp, tarikatçı oluyor ve kendi tarikatını kuruyor.
Sonra tarikat üyelerinden gelsin paralar, kurulsun şirketler .
Basında çıkan yazılardan hatırladığımız kadarı ile, 10 veya 12 şirket kuruluyor.
Şirketlerin yönetim kurulu başkanı veya bir anlamda sahibi de bu zat.
Bu adam neden ve niçin kaçılırsa, bir nedenle yurt dışına kaçıyor ve kaçtığı ülkede de bir trafik kazasında ölüyor.
Allah rahmet eylesin.
Gel gelelim bundan sonrasına.
Tarikat başsız kalıyor .
Yeni liderin kim olması lazım?
Elbette, yaşını başını almış, tarikata yıllarını vermiş, ak sakallı , nur yüzlü birinin olması lazım.
Ne gezer!
Yeni tarikat lideri, 30-35 yaşlarında, sakalsız ve modern giyimli bir kişi.
Eski tarikat lideri rahmetlinin oğlu!
Bence doğrusu da bu.
10-12 şirket kuracaksın, sonra da bu 10-12 şirketi başkasına kaptıracaksın.
Asıl önemli olan, bir şahsın istediği zenginliğe ve saygınlığa kavuşmuş olması !
Sincan Belediyesi de kendisinden beklenileni yapmış.
Yeni açtığı bir parka bu kişinin adını vermiş!
Nasıl bir milletiz anlamak mümkün değil!
Almanya’da çalışarak yıllarını tüketmiş binlerce insanımız var ya!
Ayaklarına hükümet gidiyor, Koç gidiyor Sabancı gidiyor beş kuruş vermiyorlar.
Ama kurduğu tabela şirketine Arapça ünvan veren kim olduğu belirsiz bir kişi:
“Size faiz değil, şu kadar vereceğim” diye milyarlarca mark ve Euro toplayabiliyorlar.
Hiç biri de “Ya kardeşim fabrika daha çalışmadan sen bize nasıl oluyor da bu kadar kar verebiliyorsun?” diye düşünemiyorlar.
Sonra da “Bizim paralarımız ne olacak?” diye Başbakan’ın karşısına bile çıkıyorlar.
Saf mıyız, zavallı mıyız yoksa keriz miyiz.
Ee ne demişler, şeyh uçmaz, mürit uçurur
Tahir Uzun
Yayın Tarihi :
17 Ekim 2003 Cuma 00:00:13
Güncelleme :13 Ocak 2004 Salı 16:09:18