CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, seçmen kütüklerinin tam bir rezalet olduğunu söyleyerek, "Yargı yoluna da gideceğiz ve usulsüzlükleri mutlaka engelleyeceğiz" dedi.
Öymen, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün annesinin Ermeni kökenli olduğunu iddia eden Canan Arıtman'a sahip çıkarak, "İster Cumhurbaşkanı olsun, ister başkası olsun hiç kimsenin etnik kökenine göre tasnif edilmesine razı değiliz. Etnik kökenin hiçbir insanın düşüncesini mazur göstermesine de razı değiliz" diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Onur Öymen, Meclis'te gazetecilerin sorularını cevapladı. CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman'ın, Cumhurbaşkanı Gül'e yönelik "Bugün etnik aidiyetin bilimsel ve hukuki tek geçerliliği DNA bilgileridir. Ben kimsenin DNA raporlarının peşinde değilim" sözlerinin hatırlatılması üzerine Öymen, "Biz insanların etnik kökenlerine göre tasnif edilmesine karşıyız. Bütün koşullarda karşıyız. Biz insanları düşüncelerine göre, yaptıklarına göre değerlendiririz" dedi. Yaşanan tartışmanın, işin esasını gözden kaçırttığına işaret eden Öymen, bu özür dileme kampanyasına karşı Başbakan Erdoğan'ın tepki gösterdiğini, ana muhalefet ve diğer muhalefet partisinin tepki gösterdiğini, herkesin tepki gösterdiğini, sadece Cumhurbaşkanı'nın göstermediğini söyledi.
Cumhurbaşkanı'nın 'bu bir demokratik haktır' dediğine işaret eden Öymen, şöyle konuştu:
"Esas tartışılması gereken konu budur. Yakın bir zamanda Atatürk'ün manevi kızı Sabiha Gökçen'in de Ermeni kökenli olduğuna dair iddialar basında manşetlerde yer aldı. Ne oldu? Kaç kişi şimdiki tepkiyi gösterdi? Bu iddiayı atanlara karşı kaç kişi tepki gösterdi? Türkiye'nin tanınmış insanları Yahudi kökenlidir diye kitaplar yayınlandı. Bunlara ne tepki gösterildi? Tepkilerde de dengeli ve ölçülü olmak lazım. Gayet tabii ki biz tepkimizi koyuyoruz ortaya. İster Cumhurbaşkanı olsun, ister başkası olsun hiç kimsenin etnik kökenine göre tasnif edilmesine razı değiliz. Etnik kökenin hiçbir insanın düşüncesini mazur göstermesine de razı değiliz. Cumhurbaşkanı'nın etnik kökeninin şöyle ya da böyle olması neyi değiştirir. Kendisi zaten 'bu yanlıştır' dedi. Demeseydi, kabul etseydi ne değişecekti? Bu özür dileme kampanyası karşısında izlediği tavrı mazur mu görecektik? Biz insanları kökenine göre değil, düşüncelerine ve tavırlarına göre değerlendiriyoruz ve Cumhurbaşkanı'nın bu konudaki tavrını eksik buluyoruz.
Tabii ki herkes demokratik bir toplumda istediğini söyler, ama cumhurbaşkanlarının bir ülkenin onurunu, geçmişini, tarihi savunmak, korumak gibi görevleri de vardır."
'Seçmen kütükleri konusunda Danıştay'a gidecek misiniz?' sorusu üzerine Öymen, "Seçmen kütükleri tam bir rezalettir" dedi. Sorulması gereken sorunun 'Kim bazı insanları olmayan adreslerde varmış gibi yazdırdı?' olduğunu dile getiren Öymen, yargı makamlarının, savcıların bunun üstüne gitmesi gerektiğini söyledi. Öymen, "Suç budur. İnsanları sahte olarak seçmen yazdıranlar varsa bunun üzerine gideceksiniz. Yargı bunun için çalışacak" şeklinde konuştu.
Türkiye'nin her yerinde buna benzer olaylar olduğuna dair bilgiler aldıklarını ifade eden Öymen, ölmüş insanların seçmen yazıldığını, oturmadığı yerde insanların seçmen yazıldığını söyledi. Bunların mutlaka hesabının görülmesi gerektiğini belirten Öymen, 22 Temmuz seçimlerinde de 5.5 milyon insanın seçmen kaydedilmediğine işaret etti. Öymen şunları söyledi:
"Demokrasiyi böyle mi yaşatacağız. Her insanın seçmen olmasını sağlayacaksınız ve bunların hiçbir yerde birden fazla oy kullanmasına izin vermeyeceksiniz. Yetki yargınındır. Yargının yetkisini hükümet memurlarına devredemezsiniz. Bunların hepsinin peşinden koşacağız. Yargı yoluna da gideceğiz ve usulsüzlükleri mutlaka engelleyeceğiz. En büyük görev YSK'ya düşüyor. Siyasi partilerin hafiye gibi kim nerde yazılmış bunu takip etmek görevi değil. Esas görev YSK'ya düşüyor. Onlar yapacak bu görevi. Geçen seçimde YSK görevini tam yapamamıştır ve demokrasi zedelenmiştir. Bu defa zedelenmemesi için YSK'nın büyük bir duyarlılık göstermesini bekliyoruz."