Uyku bozukluğunun sosyal ve cinsel yaşamı olumsuz etkilediğini belirten uzmanlar, "Yatak odasında televizyon seyretmeyin, müzik dinleyin, uyuyun, cinsel ilişkiye girin" önerisinde bulunuyor.
Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Başkanı Dr. Cem Keçe, uyku bozukluklarının cinsel sorunlara neden olduğunu belirterek, horlama ve 'uyku apne sendromu' adı verilen uykuda nefes almanın kısa aralıklarla durması durumlarında cinsel işlev bozukluklarına sık rastlandığını söyledi.
Cinsel sorunların da kafaya takılmasının kişide uykusuzluğa yol açabileceğini vurgulayan Dr. Keçe, "Çünkü cinsel sorunlarla birlikte var olan uykusuzluk, bu sorunların çözümüne yönelik bir refleks mekanizmasıdır. Kişi kafasına takmadığını düşünse bile cinsel sorunlar, gün içinde farkında olunmadan zihni meşgul eder ve bu meşguliyet uykudan hemen önceki zamanda daha da büyür, sorunlar su yüzüne çıkar ve uykuyu olumsuz etkiler" dedi.
Yaş ilerledikçe uyku bozuklukları, horlama ve uyku apne sendromunun daha fazla ortaya çıktığını belirten Dr. Cem Keçe, şöyle devam etti:
"İlerleyen yaşla birlikte insanlar eskiye oranla hareketsizleşiyor, daha az yoruluyor, çocukların evden ayrılmasıyla yalnızlaşıyor ve yılların olumsuz birikimlerinden dolayı uyku saatleri kaymaya başlıyor. Yaşla birlikte, başta şeker hastalığı, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği ve kullanılan ilaçlardan dolayı cinsel fonksiyonlarda azalma oluyor. Bu ikisi birleştiğinde ilerleyen yaşla birlikte uykusuzluk ve beraberinde cinsel işlevlerde bozulmalar daha sık görülüyor. Ayrıca yaşlandıkça daha fazla
görülmeye başlayan fazla uyuma eğilimi de cinsel fonksiyonlarda indirekt olarak bozulmalara yol açabilir. Çünkü fazla uyuyunca vücut stres hormonu olan kortizonu çok fazla salgılar. Kortizon salgısı artınca da kilo artışı olur, vücut hantallaşır ve hareketler zorlaşır. Bu da başta fiziksel ve zihinsel fonksiyonlar olmak üzere cinsel fonksiyonları da olumsuz yönde etkiler."
UYKU BOZUKLUKLARI YAŞAM KALİTESİNİ DÜŞÜRÜYOR
Kişinin içinde bulunduğu suçluluk, gerginlik ve kaygı gibi yaşantıların uykunun başlangıcında beklenen gevşemeye engel olduğunu söyleyen Dr. Keçe, "Yaptığımız anket çalışmasında ve araştırmalarımızda, uykusuzluğu olan insanların cinsel işlevlerinde, günlük yaşamlarında ve genel sağlık alanlarında daha çok sorunları olduğunu gördük. Giderek yaşam kalitelerinin düştüğünü ve daha çok yardım aramaya yöneldiklerini gözlemledik. Yani Türk halkının yaklaşık yüzde 80'i hayatının bir döneminde uyku bozukluğu problemiyle karşılaşmış, yüzde 40'ı haftanın birkaç gecesi istediği gibi uyuyamamış, yüzde 80'i uyku bozuklukları sonrası cinsel işlevlerinde bozulmalar yaşamış, yüzde 50'si ise horluyor ve yüzde 80'i horlamayı olağan bir durum kabul ediyor" diye konuştu.
Uyku bozuklukları nedeniyle meydana gelen cinsel sorunların kader olmadığının altını çizen Keçe, uyku bozukluklarıyla birlikte cinsel sorun yaşayanlara şu önerilerde bulundu:
"Uykunuzu düzenli bir şekilde almaya çalışın. Elinizden geldiğince aynı saatte uyuyup aynı saatte kalkmaya çalışın. Yatmadan bir süre önce banyo yapın. Ilık bir banyo veya ılık bir süt uykuya dalmanızı kolaylaştırabilir. Yatma zamanına yakın ağır yemek yemeyin. Beslenme saatleriniz düzenli olsun, aç yatmaktansa hafif bir şeyler yiyerek uyuyun. Kahve, çay, kola uykuya dalışı zorlaştırdığından, alkol ise uykuya dalışı kolaylaştırmasına karşın kalitesini bozup sabah yorgunluğuna neden olduğundan
kullanmayın. Akşamları ev içi veya dışında sosyal aktivitelere katılın ancak uyku saatinden önce gerilim yaratabilecek diyaloglardan kaçının. Yatak odasında kitap okumayın, TV seyretmeyin, yemek yemeyin, sadece dinlendirici müzik dinleyin, uyuyun, cinsel ilişkiye girerek rahatlayın. Ortamın ısısı, gürültü olup olmaması, yatak değişikliği gibi alışkanlıklarınıza özen gösterin. Gündüz uykularından sakının. Sabahları fiziksel egzersiz yapın ve gün içinde egzersizi arttırın ancak uyku zamanı uyarıcı egzersizden kaçının. Uyku hijyenine dikkat edin."
Uyku bozukluklarının tedavisinde çok yönlü yaklaşımın önemine işaret eden Dr. Cem Keçe, "Uyku bozukluklarında başta kulak-burun-boğaz, nöroloji, psikiyatri, göğüs hastalıkları, iç hastalıkları, fizik tedavi ve rehabilitasyon bilim dallarından hekimlerle cinsel terapistler birlikte çalışmalıdırlar. Çünkü cinsel işlev bozukluğunun ortaya çıktığı geçici ve kısa süreli uykusuzluklar; hipnotik ilaçlar ve davranışsal tekniklerin sıkça kullanıldığı cinsel terapi uygulamaları ile düzeltilebiliyor. Uyku
bozuklukları cinsel sorunlar gibidir, kişi iradesiyle üstesinden gelebileceğine inanırsa başarabilir, kesinlikle kader değildir" şeklinde konuştu.