Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Töreni'ne edebiyat dalında ödüle layık görülen Yaşar Kemal, insanlığın çok kötü günler geçirdiğini belirterek, "Bu böyle devam edemeyecek. Ya insanlık yok olacak ya da bugünkü sistem böyle devam edemeyecek. Edebiyatım umurumda değil, namusum umurumda" dedi.
Yaşar Kemal, 'ana dilde eğitim' mesajı da vererek, "Anadolu'da her halk kendi anadilini kullanacak, kendi ana dilinde eğitim görecek, kitaplar yazacak, filmler çekecek. Biz çok kültürlü toprak olduğumuzun farkına varacağız. Çıkarımızın hesapta değil özgürlükte olduğunu bilincine varacağız. Ben hiçbir zaman karamsar olmadım" diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri bugün Çankaya Köşkü'nde düzenlenen bir törenle sahiplerine verildi. Edebiyat dalında Yaşar Kemal, mimari dalında Turgut Cansever, müzik dalında da Prof. Dr. Alaeddin Yavaşça ödüle layık görüldü.
Yaşar Kemal ve Alaeddin Yavaşça, ödülünü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün elinden alırken, sağlık sorunları nedeniyle törene katılamayan Turgut Cansever'in ödülünü eşi Nilüfer Cansever ile kızı Feyza Cansever aldı.
Tören boyunca bir görevlinin refakat ettiği Yaşar Kemal, ödülünü almak üzere sahneye yöneldiğinde pantolonunun azizliğine uğradı. Belindeki rahatsızlık nedeniyle kemerini gevşettiği pantolonu belinden düşen Yaşar Kemal, pantolonunu düzeltti. Ödülünü Cumhurbaşkanı Gül'ün elinden aldıktan sonra konuşma yapması için kürsüye davet edilen Yaşar Kemal için sahneye bir sandalye getirildi. Sandalyeye oturarak, konuşma yapan Yaşar Kemal, belindeki bir rahatsızlık nedeniyle oturmak zorunda olduğunu söyledi. 1.5 aydır bel rahatsızlığı çektiğini belirten Yaşar Kemal, "Kusura bakmayın belim ağrıyor. Bellik takıyorum. Kimsenin aklına bir şey gelmesin diye, bu halde geldim" diye konuştu.
KÖY ENSTİTÜLERİNE ÖVGÜ
"Ben hayatımda hiç yazmadan konuşmadım. Romanlarımı kara kalemle yazarım" diyen Yaşar Kemal'in konuşmakta zorlandığı gözlendi. Söylendiği gibi 85 yaşında olmadığını, 81 yaşında olduğunu ifade eden Yaşar Kemal, "Ben bu yaşta böyle bir ödülü almaktan memnunum. Beni bu ödülle onurlandırılanlara teşekkür ediyorum. Bugünü benimle paylaşan dostlarıma da sağ olsun diyorum" dedi. Bazı düşünceleri her zaman söylemenin bıktırıcı olabileceğini ancak yine de her fırsatta söylemeyi sürdüreceğini dile getiren Yaşar Kemal, köy enstitülerini övdü. Yaşar Kemal, şöyle konuştu:
"Biz cumhuriyet döneminin yazarları şairleri olarak önce kendi kültürümüze, dilimize dönmeyi öğrendik. Tercüme bürosunun çevirdiği dünya klasikleriyle yetiştik, halk evlerinin, köy enstitülerinin kuruluşları bize yardım etti. Köy enstitüleri ki insanları gelecekte dünyamızı insanlığa kavuşturacak tek eğitim düzenidir. Bugünkü yeryüzünün eğitim düzeni düzen değil. Böyle bir pedagoji olmaması gerekir dünyada. Dünyada pedagoji hiçbir zaman yenileşmemiştir. Yenileşmesi çok azdır. Bugünkü eğitimle barış da olamaz. Hiroşimaya bombayı atanların hepsi aşağı yukarı ve onu imzalayan ABD Devlet Başkanı onu aşağı atan, belki milyonlarca adamı öldürecek diye düşünen insan da bu okullardan gelmiştir. Bu okullar zulüm okuludur."
"EN KORKTUĞUM ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI"
21. yüzyılın insanlığın en acılı yüzyılı olduğuna işaret eden Yaşar Kemal, milyonlarca insanın bu yüzyılda öldüğünü söyledi.
"En korktuğum üçüncü dünya savaşıdır" diyen Yaşar Kemal, bugün milyonlarca insanın açlıktan, bakımsızlıktan öldüğünü hatırlattı. Yaşar Kemal, "Bu böyle devam edemeyecek. Ya insanlık yok olacak ya da bugünkü sistem böyle devam edemeyecek. Ne halt ederlerse etsinler. Başlarına bela olacak böyle bir şey. İnsanlık çok kötü günler geçiriyor. Edebiyatım umurumda değil, namusum umurumda.
Bugün insanlar hafsalarımızın alamadığı kadar değiştiler, başka türlü insan oldular. Bile bile kendilerini öldürüyorlar. Dünyamız tükeniyor. Birçok hayvanın, bitkinin, böceğin nesli tükendi. Bu bir felakettir. Yazık olur bu dünyaya insanlığın sonu gelirse. Bugün küreselleşme süreci hızla tek tip dünyaya doğru yönlendiriyor bizi. Küreselleşme rüzgarı önüne katanlar her dili, her kültürü yıpratıyor. Bugün dünyada, ülkemizde barışa susamıştır. Türkiye en çok barışa susayan ülkelerden biridir" diye konuştu.
"EŞEK GİBİ DÜNYANIN ARKASINDAN GİTSİNLER"
Dünyadaki kültür zenginliğinin önemine değinen Yaşar Kemal, şunları söyledi:
"Dünyamızın bir çiçeğinin koparılması dünyamızdan bir rengin bir kokunun yok olmasıdır. Bu insanlığı insanlıktan çıkaran bir durumdur. Tek çiçeğe kalmış, tek renge tek kokuya kalmış bir insanlık ve tek dile kalmış bir dünya hapı yutmuştur. Eşek gibi bugünkü dünyanın arkasından gitsinler. Rezil olacaklar. Çocukları, torunları, tarih bunları rezil edecek. Böyle olacağına doğal bir yoldan dünyayı düzeltmek olmaz mı? Doğal yol yalnız ve yalnız gerçek bir demokrasiden geçer. Demokrasi de değişkendir. Anadolu coğrafyası çok kültürlü toprak olduğundan dünya kültürüne kaynaklık etmiştir. Anadolu çok kültürlü bir toprak olduğundan dolayı dünya kültürüne kaynaklık etmiştir. Anadolu'nun zengin kültürüne sırtınızı dayayınca yaslayınca dünya kültürüne katkımız olacak. Anadolu'da her halk kendi anadilini kullanacak, kendi ana dilinde eğitim görecek, kitaplar yazacak, filmler çekecek. Biz çok kültürlü toprak olduğumuzun farkına varacağız. Çıkarımızın hesapta değil özgürlükte olduğunu bilincine varacağız. Ben hiçbir zaman karamsar olmadım. Beni okuyanlar da karamsar olmasınlar. Benim kitaplarımı okuyanlar barışçı olsunlar. Ben sevgi, dostluk için yazıyorum. Yoksa gerisi ne olacak. Herşey ölür. En büyük yazarların eserleri bile ölümlüdür ama içindeki vicdan ölümlü değildir, içindeki sevgi ölümlü değildir. Sevgi her zaman sevgidir ve her zaman yaşar. Kıyamete kadar yaşayan sevgi bile vardır."
Yaşar Kemal'den sonra konuşma yapan Prof. Dr. Alaeddin Yavaşça da, "İlk defa 82 yıllık ömrümde böyle bir mükafatı almak böyle bir takdir hissini görmek benim için hayatımın unutamayacağım, yaşadığım sürece unutamayacağım bir ışık yaktı içimde. Gönlüm aydınlandı. Heyecandan konuşamıyorum kusura bakmayın. Sayın Cumhurbaşkanı'na teşekkür ediyorum. İnşallah Türkiyemizin her zaman yüzü gülsün, her zaman gönül sevgisi hakim olsun" dedi.
Rahatsızlığı nedeniyle törene gelemeyen Turgut Cansever adına ise konuşmayı kızı Feyza Cansever yaptı. Cansever, "Babam adına burada bulunmaktan dolayı mutluyum ve heyecanlıyım.Babam rahatsızlığından dolayı gelemedi. Katılabilmesini ve burada ödülü kendisinin almasını çok isterdim. Ödül için çok teşekkür ediyorum" diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Değerlendirme Kurulu, Doğan Hızlan, Beşir Ayvazoğlu, Prof. Dr. Mustafa İsen, Mehmet Emin Kuz, Gürcan Türkoğlu, Ahmet Sever ve Zeynep Damla Gürel'den oluşuyor.