Şebeke sularının içilmesinin insan sağlığı için risk oluşturmasından dolayı yıllardır kullanılan damacana sulardan ekonomik kriz nedeniyle vazgeçilmeye başlandığının belirtildiği raporda, "Ekonomik krizin yansımaları vatandaşın içtiği suya kadar görülmektedir. Sağlıklı olması için evlerde kullanılan damacana suların yerini şebeke suları almaya başlamakta, insanlar şehirlerde hala akan çeşmelerden içme suyu temin etmeye çalışmaktadır. Böylelikle 4 kişilik bir aile ayda yaklaşık 30 YTL'lik bir tasarruf sağlamak için sağlıklarını tehlikeye atar olmuşlardır" denildi.

Raporda ayrıca vatandaşların ucuz gıdaya yöneldiklerine de vurgu yapılarak, ekonomik kriz nedeniyle daha ucuz olan sağlık açısından risk taşıyan besin maddelerine yönelim arttığına dikkat çekildi.

Bir yılda doğalgaza yüzde 70'in üzerinde zam yapılması nedeniyle insanların ısınmak için doğalgazı daha az kullandıklarına dikkat çekilen raporda, "Vatandaşlar doğalgaza yapılan zam nedeniyle ısınmak için doğalgaz kullanımında kısıtlamaya gitmektedir. Kömür fiyatlarının da geçen seneye göre iki katı artması da kömürü ısınmada bir alternatif olmaktan çıkarmıştır. İnsanlar kullanılmayan odalarda kalorifer peteklerinin kapatılması, pencere ve kapılardaki yalıtımların arttırılması, ev içinde de kalın giyinilmesi ve battaniye kullanılması gibi yöntemlerle kışı geçirmeye hazırlanmaktadır. Kışın ısınmak için ev bütçesine yük getirmeyecek önlemleri almaktadırlar" denildi.

Son aylarda 50 bine yakın şirketin kapısına kilit vurulduğu açıklanan raporda, "Ekonomik krizle birlikte Türkiye'de yaklaşık 50 bin işyeri kapanmış, birçok sektörde firmalar küçülmeye veya üretimlerine bir süre ara verme kararı almıştır. İşsizliğin hızla artması ve ekonomik sıkıntı bireylerin ruh sağlıklarını da derinden etkilemektedir. Ekonomik kriz artarak devam ederse çok yakında krize bağlı cinnet ve intiharlarda ciddi artışlar yaşanabilir" ifadelerine yer verildi.

Raporda, temel ihtiyaçlardan yapılan bu kısıtlamaların vatandaşın sağlığını riske attığı belirtilerek, son aylarda yaşanan zamların yanı sıra hastanelerden muayene başına katılım payı alınması nedeniyle hastaneye gidemediklerine de vurgu yapılarak, "İnsanların temel ihtiyaçlarda kısıtlamaya gitmesi birçok bulaşıcı hastalığın ortaya çıkmasına ve kış hastalıklarının yoğun biçimde görülmesine neden olacaktır. Sağlıkta uygulama tebliği ile birlikte devlet hastanelerinde 3 YTL, araştırma hastanelerinde 4 YTL, üniversite hastanelerinde 6 YTL ve özel hastanelerde 10 YTL muayene ücreti alınmaktadır. Hastanede aynı gün farklı branşlarda yapılan her muayene başına ayrı katılım parası tahsil edilmektedir. Ayrıca GSS ile teşhis için kullanılan ilaçlardan çalışanlardan yüzde 20, emekliden yüzde 10 katılım payı kesilmesi, yaşanan ekonomik krizin etkisiyle vatandaşları hastanelerden uzak tutmaktadır. Ekonomik krizin iyice belirginleştiği son bir ayda hastanelere müracaatlarda azalma olmuştur. Vatandaş artık hastaneye gitmek ve eczaneden ilaç almak yerine özellikle grip gibi hastalıklardan evlerinde kurtulmaya çalışmaktadır" denildi. Ayrıca sürekli tedavi gören veya hastanelerde kontrolden geçmek zorunda kalan hastaların ise ev bütçelerinin önemli bir bölümünü sağlık için ayırdıklarına dikkat çekildi.

Hazırlanan raporla ilgili değerlendirmede bulunan Türk Sağlık-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, vatandaşların temel ihtiyaçlarında kısıtlamaya gitmesinin ekonominin geldiği durumun göstergesi olduğuna dikkat çekerek, "İnsanlarımız geçinmek için en temel ihtiyaçlarında bile kısıtlamaya gittikleri bir dönem yaşanmaya başlamıştır. Herkesin evinde kendi ekonomik tedbirini almaya çalıştığı bir sürecin içerisindeyiz. Türk milleti, sağlığını da tehlikeye atarak geçinebilmek için tasarruf yapıyor. Krizin vatandaşa yansımasını en aza indirmek için gerekli girişimler yapılmalıdır. Acil olarak toplumun tüm kesimlerinin talep ve önerileri dikkate alınarak çözüm geliştirilmelidir. Yoksa önümüzdeki kış vatandaş için oldukça zor geçecektir" dedi.

İHA

Yayın Tarihi : 17 Kasım 2008 Pazartesi 11:21:47