Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Sadık Tural, Türkçe konuşan devletlerin biraraya gelip birlik olabilmeleri için, dillerinin de bir olması gerektiğini söyledi.
’’Türk Dil Bayramı ve Yunus Emre’yi Anma Törenleri’’ kapsamında, Karaman Belediyesi Yunus Emre Toplantı Salonu’nda ’’Ortak Türkçe’nin Oluşumu İçin Neler Yapılmalı’’ konulu bir panel düzenlendi. Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Sadık Tural’ın başkanlığını yaptığı panele, Dağıstan’dan Prof. Dr. Nahide Camukova, Kırgızistan’dan Prof. Dr. Toktosun Ahmatov ve Doç. Dr. Gulzura Cumakunova, KKTC’den Prof. Dr. Mustafa Gökçeoğlu ve Türkmenistan’dan Doç. Dr. Seyit Nazar Arnazarov katıldı. Paneli Karaman Valisi İsmet Metin, daire müdürleri ve çok sayıda vatandaş izledi.
Panelde konuşan Prof. Dr. Sadık Tural, uzun süren çalışma ve fikir alışverişi sonucunda, Türkçe’nin başkenti sayılan Karaman’da, Türkçe konuşan devletlerin profesörleri ile ’’Ortak Türkçe nasıl kurulur, nasıl konuşulur? Bu konuda neler yapılmalı?’’ sorularına yanıt aradıklarını belirtti. Birçok bölgede değişik lehçelerde Türkçe’nin konuşulduğunu ifade eden Tural, ’’Tüm dünyada Türkçe konuşan devletlerin bir araya gelip birlik içinde olabilmeleri, beraberce manevi değerlerini koruyabilmeleri ve ilişkilerini güçlendirebilmeleri için dillerinin de bir olması gerekir’’ dedi.
Azerbaycan’dan panele katılan Prof. Dr. Tofik Hacıyev de, tüm Türk dünyası birarada düşünüldüğü takdirde, ortak iletişim dilinin şart olduğunu ifade etti. ’’Bu dil hangisi olmalı?’’ sorusuna cevap verilmesi gerektiğini de vurgulayan Prof. Dr. Hacıyev, ’’Azerbaycan Türkçe’si olabilir, Kırgızistan Türkçe’si olabilir, Türkmenistan Türkçe’si olabilir. Hepsi olabilir. Türkçe çok geniş anlamlı ve köklü bir dil. Türkçe konuşan devletler arasında şu anda en popüler olan Türkiye Türkçesi’dir’’ diye konuştu. Prof. Dr. Hacıyev, konuşmasına şöyle devam etti:
’’Türkiye Türkçe’si, Türkçe konuşan devletler arasında iletişim dili olmaya hazır mı? Bu sorunun cevabı hem evet, hem hayırdır. Bugün bizler, yaşlı insanlar Türkiye Türkçe’si’nde bazı kelimeleri anlayamıyoruz. Fakat çocuklarımız, torunlarımız anlıyorlar, biliyorlar. Onlar televizyonlardan, basın yayın organlarından, Türkçe kitaplardan Türkçe’yi öğrendiler.’’