Kayseri Develi ilçesi, Eski Develi’de bulunan bu cami kitabesinden öğrenildiğine göre; IV.Kılıçarslan’ın oğlu III.Keykavus zamanında 1281 yılında yapılmıştır. Kitabenin mealen anlamı şöyledir:
”Bu mübarek caminin yapılmasına Allah mülkünü daim kılsın iki kıblenin özlemi ile tutuşan ümmetlerin dizginlerini elinde bulunduran din ve dünyanın bereketi yüce sultan Kılıçarsalan oğlu Keyhüsrev zamanında emredilmiştir”.
Bu kitabenin altındaki dört satırdan oluşan, Selçuklu nesihi ile yazılmış bir kitabe daha bulunmaktadır. Bu kitabede mealen;
“Allah’ın rahmetine muhtaç zaif kulu Göçer Aslan oğlu Nasrullah ve Allah’ın rahmeti ve rızasına muhtaç Onun zaif cariyesi Sa’d kızı Sivasti tarafından Allah başarılarını ihsan ve hayırlarını onlara yad eylesin h.680 (1281)”. Yazılıdır.
Prof.Dr.Kerim Türkmen’den öğrenildiğine göre; Ulu Cami’deki bu iki kitabe birleştirildiğinde şu anlam çıkmaktadır: “Camileri ancak Allah’a ve ahiret gününe inananlar, namaz kılanlar, zekatlarını ödeyenler ve tek Allah’tan sakınanlar inşa ederler. Bu mübarek caminin yapılmasına Allah mülkünü daim kılsın iki kıblenin özlemi ile tutuşan ümmetlerin dizginlerini elinde bulunduran, din ve dünyanın bereketi, yüce sultan Kılıçaslan oğlu Keyhüsrev zamanında, Allah’ın rahmetine muhtaç zaif kulu Göçeraslan oğlu Nasrullah ve Allah’ın rahmeti ve rızasına muhtaç, onun zaif cariyesi, Sa’d kızı Sivasti tarafından, Allah başarılarını ihsan ve hayırlarını kendilerine yad eylesin, 680 (1281) yılında emredilmiştir”.
Böylece Develi Ulu camisi’nin IV.Kılıçaslan’ın oğlu III.Keyhüsrev zamanında Göçeraslan oğlu Nasrullah ve eşi Sivasti tarafından 1281 yılında yaptırıldığı anlaşılmaktadır.
Cami kareye yakın dikdörtgen planlı oldukça sade kesme taştan yapılmıştır. Caminin kuzey cephesinde dışarıya taşırılmış, derin bir niş şeklinde giriş kapısı bulunmaktadır. Giriş kapısı iç içe geçmiş iki sivri kemerle sınırlandırılmış olup, üzerinde mukarnaslı kavsarası bulunmamaktadır. Ancak içerideki kemerin üzeri kabartma motiflerle bezenmiştir. İbadet mekanı mihraba dik dört sıra halinde, dörder ayakla beş sahına bölünmüştür. Bu ayaklar birbirlerine ve duvarlara sivri kemerlerle bağlanmış, caminin üzerini örten sivri tonozları taşımaktadırlar. Bu tonozlar mihraba paralel birinci sahında doğu-batı doğrultusunda, diğer sahınlarda güney-kuzey yönüne doğrudurlar. Ayrıca mihrap önü küçük bir kubbe ile belirtilmiştir. Orta sahın diğerlerinden biraz daha geniş tutulmuştur.
Caminin mihrabı güney duvarında olup, dışarı taşkın değildir. Duvarda kullanılan malzemelerden farklı olarak burada gri andezit taşı kullanılmıştır. Mihrap üç bordürle çevrilmiştir. Bunlar geometrik, yazı ve bitkisel kompozisyonları içeren bordürlerdir. Ayrıca mihrap beyaz mermerden burmalı sütunçelerle de sınırlandırılmıştır. Mihrabın üzeri yedi sıra halinde mukarnaslarla bezenmiş ve sivri bir kemerle de çerçevelenmiştir. Burada kıvrık dal, rumi, palmet ve lotüs ve on kollu yıldız motifleri de görülmektedir. Mihrap nişinin çevresinde geniş bir bordür içerisinde Al-i İmran Suresi’nin 18. Ayeti ile 19.Ayetinin bir bölümü yazılıdır. Ayrıca mihrap içi nişinde de Hac Suresinin 77.Ayeti; mihrap nişinin sağ tarafındaki sütun kaidesinde de Enbiya Suresinin 107.Ayeti; Mihrap nişinin solundaki sütun kaidesinde de Kalem Suresinin 4.Ayeti yazılıdır.
Caminin orijinal minberi 1933 yılında buradan alınmış, önce kayseri Müzesi’ne, sonra da Ankara Etnoğrafya Müzesi’ne götürülmüştür. Bu minberin parçalarından kıvrık dallı rumi, palmet, bitkisel motifler, kufi kitabeler, sekiz kollu yıldızlarla bezendiği anlaşılmaktadır.
Kenthaber Kültür Kurulu
Fotoğraflar, www.kayseri.gov.tr adresinden alınmıştır.
Kitabe metinlerinde Prof.Dr.Kerim Türkmen, Dr.Mustafa Denktaş ve Ali Yeğen'den yararlanılmıştır.