Ünlü yönetmen Ülkü Erakalın, dış festivallerde derece alanların ülkeyi küçülten filmler olduğunu savundu.
Yarın akşam Atatürk Kültür Merkezi'nde sahneleyeceği, 'Yıldızlar Gökte Yaşar' adlı tek kişilik oyunun tanıtımını yapan ünlü yönetmen Ülkü Erakalın, 60 yıllık birikimini tiyatro sahnesinde sergileyeceğini anlattı.
Sevinç, hüzün gibi konuları sanatçıların hayatlarından örnek vererek sahneleyeceğini dile getiren Erakalın, oyunu ünlü halk ozanı Aşık Veysel Şatıroğlu'na atfettiğinin altını çizerek, "Burada izleyeceğiniz oyun benim biriktirdiklerimle ortaya çıktı. Bu dünyada ilk defa, böyle bir oyun. Böyle bir
oyun oynanmadı daha. Yani bir sinema yönetmeni 60 yıllık anılarını biriktiriyor, sonra kağıdı kalemi eline alıp onları tek tek yazıyor, oyun haline getiriyor, o belgeleri, çektiği filmleri, onların hepsini o oyunda kullanıyor" dedi.
Meslek hayatı ile ilgili de konuşan Erakalın, 5 yıllık bir programının hazır olduğunu ve bunları da tamamlamak istediğini söyledi. Son olarak çekimlerini tamamladığı Zeki Müren'in hayatını anlatan, 'Çığlık Çığlığa Bir Sevda' adlı filminin yıl sonunda vizyona gireceğini, öncesinde çeşitli festivallerde ve yarışmalarda gösterileceğini söyleyen Erakalın, "Zeki Müren'in son 10 yılını çektim. Ölüme giden 10 gününü. Bu rolü de Ediz Hun oynadı" şeklinde konuştu.
"EDİZ HUN'A ZEKİ MÜREN ROLÜNÜ KABUL ETTİRMEK İÇİN ÇOK UĞRAŞTIM"
Filmde en zorlandığı konunun Ediz Hun'u bu oyunda oynatmak olduğunu kaydeden Erakalın, "Ediz Hun gibi çok disiplinli, çok kişilikli, hatta milletvekilliği yapmış bir insana Zeki Müren oynamayı kabul ettirmek çok zordu benim için" ifadesini kullandı.
Yönetmen Erakalın, son dönemlerde yapılan filmler ve yönetmenlerle ilgili sorulara da cevap verdi. Erakalın, Mahsun Kırmızıgül'ün 'Güneşi gördüm' adlı filmini ve yönetmenliğini nasıl bulduğu yönündeki soru üzerine yorum yapmaktan kaçınarak, "İkisini de seyrettim. Ben bütün filmleri izlerim. Dizileri de izlerim. Yani kim ne yapıyor, kim doğru, kim yanlış izlerim. Ben Mahsun Kırmızıgül için de konuşmak istemiyorum. Konuşursam lafım çok başka yerlere gider. Ben ülkemi seven bir insanım" şeklinde konuştu.
Açıklamasında film yarışmalarında derece yapan filmlerin ülkeyi kötü gösterdiğini de savunan Erakalın, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Seyrettiniz mi siz o filmi? İsviçre'midir nedir, o sahnede ne diyor. Adamlar hasta gittiler, 'Türkiye'ye döndürmeyin, Türkiye daha yaşanır gibi değil. İnsanlar birbirini öldürüyorlar. Burada kalalım. Bizi buradan Türkiye'ye döndürmeyin' diyor ve o ülke ona maaş bağlıyor. Türkiye'yi kötüleyen böyle bir sahneyi hatırlıyor musunuz? Doğru bir sahne midir? Dikkat edin, dış festivallerde ödül alan tüm filmlerimiz, Türkiye'yi küçülten filmlerdir. Bana onun için bu konuda bir şey sormayın. Türkiye'de ünlü olmak için, star olmak için, Türkiye'de gerçek bir sanatçı olmak için illa Türkiye'yi küçültmek mi lazım? Ben sevgi adamıyım. İnsanlar önce birbirini sevsin. Sevgi önemli bence. Türkiye'de yaşayan insanlar, insan ayrımı bunlar zaten karışık. Bütün bunların üzerine puan toplayıp da film yapmak, Türkiye'nin gerçekleri bunlar değil bence. Belki gerçek ama Türkiye'yi küçültecek şekilde dış ülkelerde. Bunlar festivale gidiyor. 'Ya bunlar bu kadar mı medeni?' dedim izlerken. Onun için, 'Bu kadar mı medeniyet dışı yaşıyor insanlar?' dedirtmeyelim kendimize. Türkiye güzel, güzel vatanımız var, güzel insanlarımız var. O yüzden insanları içten gelip bölen insanlar var. Ben eminim o filmlere dıştan katkılar vardır. Öyle filmler kolay kolay çekilmez."
Son dönemdeki genç sinemacılarla geçmiş dönemdeki sinemacılar arasında fark olduğunu da belirten Erakalın, genç nesil sinemacıların Türkçe'yi bozduğunu belirterek, "Gençlerde biraz disiplinsizlikler var. Saate ve zamana saygıları yok. İnsan saygısı yok. Türkçe'mizi öldürdüler. Garip bir Türkçe'miz var konuşurken de" dedi.
Erakalın, yarın sahneleyeceği oyunun bir gün olduğunu ve ücretsiz olduğunu da belirterek tüm Sivaslıları tiyatroya davet etti.