Ortakaradeniz Bölgesi’nde, Tokat İline bağlı bir ilçe olan Sulusaray, doğusunda Yeşilyurt, güneyinde Sivas, batısında Yozgat, kuzeyinde de Zile ve Artova ilçeleri ile çevrilidir. İlçe etrafı dağlarla çevrili bir ova üzerinde, Çekerek ırmağı kenarında kurulmuştur. Tokat’ın güneybatısında yer alan Sulusaray’ın kuzey kesiminde düzlükler yer almaktadır. İlçe topraklarını Deveci Dağları’nın uzantıları engebelendirir. Bu dağlar Çekerek Çayı tarafından da derin vadilerle yarılmıştır.
İlçe topraklarını Yeşilırmak’ın kollarından Çekerek Çayı sulamaktadır. İl merkezine 69 km. uzaklıktaki ilçenin yüzölçümü 260 km2 olup, 2000 Yılı Genel Nüfus Sayım sonuçlarına göre; toplam nüfusu 4.160’dır.
İlçe, Karadeniz Bölgesiyle İç Anadolu Bölgesi arasında bir geçiş alanında olmasından ötürü değişkenlik gösteren bir iklimi bulunmaktadır. Orta Karadeniz Bölümü’nde olmasına rağmen yer yer İç Anadolu’nun Karasal İklimi özellikleri de görülmektedir. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve sert geçer.
İlçenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Yetiştirilen tarımsal ürünler; buğday, arpa, fiğ, şeker pancarıdır. Az miktarda da yeşil mercimek, fasulye ve sebze yetiştirilir. İlçede yaygın biçimde hayvancılık yapılmakta olup, sığır, manda ve koyun yetiştirilir.
Sulusaray’da yapılan arkeolojik kazılar yörede ilk yerleşimin MÖ.3000 yıllarında Eski Tunç Çağında başladığını göstermiştir. MÖ.2000 yılında Hititler, MÖ.1000 yılında da Frigler yöreye yerleşmişlerdir. Sulusaray’ın bulunduğu yerde antik çağlarda Sebastopolis isiimli bir kent bulunuyordu. Bu antik kentin ne zaman kurulduğu kesinlik kazanamamıştır. Bazı kaynaklara göre MÖ. I.yüzyılda kurulmuştur. Roma İmparatoru Traianus (MS.98-117) zamanında Pontus Galaticus denilen bu yer, Polemoniacus eyaletlerinden ayrılarak Kapadokia eyaletine dahil edilmiştir. Bunu içeren bir kitabe de Capadokia Valisi Arrian adına şehrin ileri gelenleri ve halkı tarafından kente konulmuştur.
Sebastopolis Grekçe bir sözcük olup, büyük,azametli; polis; şehir anlamındadır. Bazı kaynaklarda da burası Heraclepolis olarak geçmektedir. Bunu belirten bir diğer kitabe Çekerek Irmağı üzerindeki köprüde yer almaktadır.
Sebastopolis Antik kenti harç kullanılmadan büyük boy kesme taşların üst üste bindirilmesi ile yapılmış surlarla çevrilidir. Bu surlar dörtgen payandalarla desteklenmiş, bazı yerlerine de yarım daire planlı burçlar yerleştirilmiştir. Tokat Müzesi’nin yapmış olduğu kazılar sonucunda surların içerisinde hamam ve mabedin yeri tesbit edilmiştir. Ayrıca burada tiyatro, agora, cadde ve diğer devlet yapılarının olduğu da sanılmaktadır. Kentin yerleşim planı Bergama Antik kenti ile büyük benzerlik göstermektedir. Kazılarda ele geçen buluntular Tokat Müzesi’nde sergilenmekte olup, Sebastapolis aynı zamanda Açık Hava Müzesi olarak korunmaktadır.
Roma İmparatorluğunun ikiye ayrılmasından sonra Doğu Roma (Bizans) toprakları içerisinde kalan yöre, Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra Danişmendlilerin egemenliğine, ardından Eretna Beyliğinin ve Kadı Burhanettin’in yönetimine girmiştir. 1399’da I.Beyazıt tarafından Osmanlı topraklarına katılmışsa da 1402’de kısa süre Moğolların egemenliğine girmiştir. 1413’te kesin olarak Osmanlı topraklarına dahil olmuştur.
Osmanlı döneminde köy niteliğindeki Sulusaray, 1921’de Tokat’a bağlı bucak olmuş, 1923 depreminde zarar görmesinden ötürü ilçe merkezi Tokat’a bağlı Çamlıbel bucağına nakledilmiştir. Daha sonra 1944 yılında Artova’ya nakledilmiştir. Yeşilyurt ilçesine bağlı bucak olan Sulusaray 1990 yılında ilçe konumuna getirilmiştir.
İlçede Sebastapolis antik kenti kalıntıları dışında herhangi bir eser bulunmamaktadır.
Kenthaber Kültür Kurulu
Fotoğraflar, www.maliye.gov.tr ve www.tokat.gov.tr adreslerinden alınmıştır.