Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, bugün dünya ekonomisinin ciddi bir krizle karşı karşıya kaldığını ve pek çok ülkenin ekonomisinden fazla üretim yapan şirketlerin birbiri ardına battığını belirterek "Bize bir zamanlar değerlendirme veren kuruluşlar vardı artı eksi diye artık onlar da yok. Piyasada Artık biz bize kaldık" dedi.
Dış Ticaret Müsteşarlığı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK), Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası ile Doğu Karadeniz İhracatçıları Birliği'nin ortaklaşa olarak düzenlediği 1. Trabzon İpek Yolu İşadamları Zirvesi bugün Kaşüstü beldesindeki Novotel'de başladı. Zirveye 19 ülkeden 230 dış katılımcı, Türkiye'den de 500'e yakın kişi katıldı.
Zirvede söz alan Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, bütün dünyanın kriz konuştuğu bir dönemde Trabzon'da "Ticareti nasıl artırırız" diye toplandıklarını ifade ederek "Şuanda dünyada değişik gelişmeler var. Bugün dünya ekonomisi ciddi bir krizle karşı karşıya kalmış, batı finans sistemlerinin güvenirlikleri sorgulanır hale gelmiştir. Pek çok ülkenin ekonomisinden fazla üretim yapan şirketler birbiri ardına batmıştır. Bize bir zamanlar değerlendirme veren kuruluşlar vardı. 'Artı-eksi' diye artık onlar da yok piyasada. Artık biz bize kaldık. Krizden çıkmanın yoluyla bu krizi bir fırsat unsuru haline getirmeliyiz. Zaten bürokratik geçmişimiz kriz ortamı üzerine kuruluydu. Deneme yanılma yöntemleriyle çalışırdık. Bugünlere böyle geldik artık iyi bir birikimimiz var. Oscar Wilde diyor ki 'Düşen çığda hiçbir kar tanesi kendini olup bitenden sorumlu tutmaz.' Gerçek olan şu ki Amerika'da düşen bir çığ Avrupa finans sistemini sarsmış, büyüyerek ve hızla tüm dünyaya yayılmıştır.
Türkiye'nin bu krizden en az etkilenen ülkeler arasında olması 2001 yılında hazırlıksız yakalandığı büyük ekonomik krizin ardından uyguladığı tavizsiz ve sürdürülebilir para, üretim ve dış ticaret politikasının sonucudur" diye konuştu.
Bakan Kürşad Tüzmen, sadece ihracatımızda komşu ülkelerin ağırlığının yüzde 44'lere ulaştığını belirterek "Bunu devam ettirmeli karşılıklı ticaretimizi arttırmalıyız. Eskiden toplantılarda karşılıklı olarak gümrük tariflerinin indirilmesi için çalışırdık artık bunlar çok önemli değil. Şimdi yeni maliyetler çıktı. Artan petrol fiyatları sebebiyle taşımacılık maliyetleri arttı. Bu güzergahta Asya'dan Pasifik'e kadar ekonomik eksen kayması yaşanıyor. Bu Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyadan geçiyor.
Bugün bu salonda temsilcileri yer alan ülkelerin pek çoğunun da dünya mali krizinden nispeten az etkilenmelerinin temelinde 1997-1998 yıllarında yaşanan Asya ve Rusya ekonomik krizleri neticesinde uygulanan politikalar yatmaktadır. Ancak önümüzde duran gerçek, küreselleşen bu krizin ceremesini ne yazık ki az veya çok ama hep birlikte çekeceğimizdir. ABD ve AB bu krizle 2 trilyon doları aşan bir kaynakla mücadele ederken yıkılan dünya finans sistemi yeni temeller üzerinde yeniden inşa edilirken bizler 'Bize bir şey olmaz' deme noktasında duramayız" şeklinde konuştu.
"UÇURTMALAR RÜZGAR KUVVETİYLE DEĞİL, RÜZGARA KARŞI TUTUNDUKLARI İÇİN YÜKSELİRLER"
İpekyolu Zirvesi'nin bu döneme denk gelmesinin zirveye ayrı bir misyon yüklediğinin altını çizen Bakan Tüzmen, şunları söyledi:
"Bu yıl 11.'sini kutladığımız dış ticaret haftası vesilesiyle örnek vermiştim. Uçurtmalar rüzgar kuvvetiyle değil rüzgara karşı tutundukları için yükselirler. 2001 krizi sonrasında biz böyle bir rüzgara karşı yükseldik. Geçmiş dönemlerin en temel sorunlarından biri olan bölgesel bağımlılığı uyguladığımız stratejilerle azaltarak küresel krizlerden asgari düzeyde etkilenecek bir ekonomik yapıyı tesis ettik. Bugün de bir rüzgarla karşı karşıyayız. Ortak hareket kabiliyetimizi artırmamız halinde bu fırtınayı en az hasarla atlatma ve hatta tehditleri fırsata çevirme şansına sahibiz. Bunun için gerekli alt yapı elimizde mevcuttur. İşte örnek İpek Yolu. Toplantıdan istenilen sonuç çıkarsak bunu her yıl tekrarlamayı planlıyoruz."
Bakan Kürşad Tüzmen, uzun zamandan beri dünya ticaretinin yönünün Atlantik'ten Asya'ya kaydığını söylediklerini belirterek "Küresel piyasalardaki son gelişmeler neticesinde yeniden şekillenmeye başlayan dünya dengeleri bu tezimizin haklılığı gösterdi. Biz de bu trende uyum sağlamalı, Asya'ya kayan ticareti başkalarının değil, bizim yönetmemizi sağlayacak mekanizmaları geliştirmeliyiz. Bunun için de öncelikle kendimizi iyi tanımalı, özgüvenimizi geliştirmeliyiz. Lojistik kapasitemizi arttırırsak ülkemizi daha iyi bir noktaya getirebiliriz. Bugün siyasetini, ekonomisini ve pek çok değerini örnek aldığımız Batı medeniyetini temelini Çin'in, Orta Asya'nın, Orta Doğu'nun, Kafkasya'nın felsefi zenginliğinin, kültürel çeşitliliğinin ve bu farklı kültürlerin bir çatışma ortamı değil, uzlaşma zemininden bir arada yaşaması geleneğinin, kısaca demokrasi anlayışının bilim ve teknoloji alanındaki öncülüğünün ve elbetteki bölge insanının sınır tanımayan girişimcilik ruhunun oluşturduğunu unutmayalım" dedi.
Mevlana'nın "Bir mum diğer mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez" sözüne atıfta bulunan Bakan Tüzmen, şunları söyledi:
"Tarihin bize bahşettiği ekonomik ve kültürel zenginliklerimizi geliştireceğimiz orta ve uzun vadeli stratejiler ile ortak fayda temelinde paylaşarak yeniden vücut bulmalıyız. Sadece Asya ile Avrupa'yı birbirine bağlayan bir ticaret yolu olmanın ötesinde 2000 yılından bu yana dillerin, kültürlerin harman olduğu bir tarih ve medeniyet zenginliğini ifade eden İpekyolu'nu çıkış noktamız olarak belirlemek, 'Gücümüz birliğimizdedir' felsefesini şiar edinerek hep birlikte ayakta durmak, geleceğe koşmak
zorundayız. İşte bu gereklilikten hareketle İpek Yolu ülkelerinin merkezinde yer aldığı Akdeniz-Karadeniz-Hazar ekseninde '3 deniz' projesini geliştirdik. Temel hedefimiz Karadeniz'in bir serbest ticaret alanı haline getirilmesi, Hazar havzasında serbest ticaretin ve ekonomik işbirliğinin sağlanması ve tüm bu çalışmaların Akdeniz havzasında yürütülen serbest ticaret alanı çalışmaları ile birleştirilmesi suretiyle dünya ekonomisi ile bütünleşmiş ve yüksek refah seviyesine sahip bir coğrafyanın yeniden inşasının sağlanmasıdır. Bu hedefe giden yolda bugüne kadar çok önemli adımlar attığımızı büyük bir iftiharla söyleyebilirim. Akdeniz'de serbest ticaret alanında büyük mesafeler almış durumdayız. Üç kıtayı yeniden birbirine bağlamayı hedefliyoruz."
"TÜRKİYE'Yİ DÜNYANIN EN ÖNEMLİ LOJİSTİK ÜSLERİNDEN BİRİSİ HALİNE GETİRMELİYİZ"
Bölge ülkeleriyle birçok ticari ilişkiler geliştirildiğini çeşitli anlaşmalar yapıldığını belirten Tüzmen, salt ticaret politikalarının uyumlulaştırılmasının yeterli olmadığını söyledi. Enerji, sınai işbirliği alanında, lojistik alanda yatırımlar ve müteahhitlik hizmetlerinde, finans sektöründe de benzeri projelerin hayata geçirilmesi gerektiğine dikkat çeken Bakan Tüzmen, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye, Karadeniz, Kafkaslar, Orta Asya, Ortadoğu ve Kuzey Afrika arasında mal ve hizmet akışlarının en önemli bağlantı merkezlerinden birisi konumundadır. Asya Pasifik Bölgesi ile Avrupa arasındaki hızla artan ticaret ve bunun tabii bir sonucu olarak tarihi İpek Yolu'nun yeniden canlanması ile birlikte Anadolu üç kıtayı birbirine bağlayan dünya ticaretinde çok önemli bir kavşak noktası haline gelmektedir. Orta vadeli hedeflerimiz, ülkemizi bu üç kıta arasındaki ticarette dünyanın en önemli lojistik üslerinden birisi haline getirmektir. Unutmayalım ki dünya ticaretinin yeni merkezi Çin odaklı Asya-Pasifik bölgesidir.
Önümüzdeki birkaç yılda Avrupa, ABD ve Japonya gibi ekonomiler durgunluk aşmaya çalışırken, bu bölgede bulunan ülkelerin büyümeye devam edeceklerini tahmin ediyoruz. Türkiye olarak biz dünya ticaretinin Atlantik'ten Pasifik'e kaymaya başladığı bu süreci en iyi şekilde değerlendirmek ve İpek Yolu güzergahındaki kara ve demiryolu alt yapımızı iyileştirmek için üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz. İstanbul Boğazı Tüp Geçişi, İstanbul-Ankara-Sivas Hızlı Tren Projesi, Kars-Tiflis-Bakü Demiryolu Projesi, İran-Türkiye Demiryolu ağlarının çeşitlendirilmesi gibi büyük ölçekli projeler gündemimizde yer almaktadır. Karadeniz'in en büyük ticaret merkezi olmaya aday Trabzonumuzun da artık demiryolu ağına bağlanma zamanı gelmiştir."