Doğal güzelliklerinin yanı sıra tarihi geçmişi, mimari ve sanatsal yapıları ile tanınan Trabzon Anadolu’nun Kuzey-doğusunda yer alan önemli bir liman kentidir. Batısında Giresun, doğusunda Rize, güneyinde Gümüşhane, kuzeyinde de Karadeniz ile sınırlanan bu kentte yeşilin her tonu ile karşılaşılmaktadır. Kuzeyde bir biri ardınca yükselen dar vadilerle sık sık kesilen dağlar ve tepeler birbirini izlemektedir. Bunlar bazen yüksek tepeler halinde denize ulaşarak sarp burunlar meydana getirmektedir.Ayrıca dağların yamaçlarından inen sert akışlı derelerin ve zaman zaman şelalelerin oluşturduğu zengin bir akarsu düzenine sahiptir. İkizdere, Değirmendere, Kuzgundere, Fol Deresi ve Zağanos Deresi bu akarsuların belli başlılarıdır.
Trabzon yöresindeki yerleşimin MÖ.10.000 yıllarında Paleolitik Çağ’da başladığı Prof.Dr.Kılıç Kökten’in 1944 yılında yaptığı yüzey araştırmaları ile mağaralardaki buluntulardan anlaşılmıştır. Buralarda Erken Tunç tarihine tarihlenen keramikler bulunmuştur. Antik coğrafyacı Strabon ise, Tibarien veya Chundiaire isimli kavimlerin yörede yaşadığını söylemiş ardından da Carassus (Giresun), Trapesusus (Trabzon) yörenin belli başlı limanları olduğunu belirtmiştir. Bunun yanı sıra Thermisoyre (Terme) civarında amazonların da yaşadığını dile getirmiştir.
MÖ.2000 yıllarında Kafkasya’dan gelen bir grup buraya yerleşmiş, MÖ.1200 yıllarında Troia’ya giden yöre sakinleri de olduğu bilinmektedir. Hititler burasını Azzi, Hayasa gibi isimlerle tanımlamışlardır. Asurluların egemenliği sırasında bölge ticari alanda ileri bir düzeye ulaşmıştır. MÖ.800’den sonra Asurluların güçlerini yitirmeye başlamasından sonra, Yunanlı sömürgeciler Karadeniz’de görülmeye başlamış, ancak Kimmerler, Amazonlar ve İskitler karşısında başarılı olamamışlardır.
MÖ.885’te Sinop dolaylarına yerleşen Miletoslular 756’da Trabzon yöresine gelmişlerdir. Besari isimli bir Rum tarihçi Trabzon’un kurucusu olarak Arkadın halkını ve Miletosluları göstermek isterse de o yıllarda burada Turanî ırkından yerli bir kavim yaşamaktaydı. Bu da şehrin ilk kurucularının Orta Asya’lı kavimler olduğu ve daha sonra gelen Miletosluların egemen olduklarını göstermektedir. Miletosluların egemenlikleri 700 yıl sürmüştür. MÖ.427-335 yıllarında yaşayan Yunanlı yazar Knesophon, Anabasis (Onbinlerin Dönüşü) isimli eserinde Pers Prensi Kyros’un kardeşi Antakserkes’e karşı savaşmak üzere Anadolu’ya gelen ücretli 10.000 Yunan askerinin Kyros’un ölümünden sonra orada kaldıklarını yazmıştır. Böylece Trapesus ismi on binlerden arta kalanların buraya yerleşmesiyle ilk kez tarihte ismini duyurmuştur.
Trabzon Pers hükümdarı Keyhüsrev zamanında İran yönetimine girmiş ve bu durum MÖ.334’de Makedonya imparatoru İskender’in Anadolu’yu ele geçirmesine kadar sürmüştür. MÖ.323’de İskender’in ölümünden sonra Karadeniz kıyılarının büyük bir bölümüyle birlikte Trabzon da Eumenes’in egemenliğine girmiştir. MÖ.280’de bir süre Mithridates ailesi yörede egemen olmuş, MÖ.298’de bağımsız bir Pontus Devleti kurulmuştur. Pontus kralı Farnakes, Trabzon yöresinde yaşayanları egemenliği altına alarak krallığını büyütmüş, merkez olarak da Sinop’u seçmiştir. O günlerde Trabzon, Pontus Devleti’nin maden, kereste ve gemi yapımını sağlayan önemli bir liman şehri idi.
M.Ö. I. Yüzyılda batıda güçlenen Romalılar Anadolu’yu da işgal etmeye başlamışlardır. Roma kralı Pompeius’un Pontus Kralı V. Mithridates’i Kelkit vadisinde bozguna uğratması üzerine Pontus Krallığı dağılmıştır. Böylece Trabzon , M.Ö. 66 yılında Roma yönetimine girmiştir. Roma’da Augustus’la birlikte M.Ö. 27 yılındani tibaren imparatorluk dönemi başlamıştır. Avgustus’un idari düzenlemesi sonucu Trabzon, Pontus Polemoniacus adı verilen vasallık içinde yer almış, İmparator Tiberius zamanında (M.S. 14-37), diğer bir idare bölümü olan Kapadokya Eyaleti sınırları içinde kalmıştır.Roma İmparatoru Neron döneminde ise (54-68) serbest kent olma ayrıcalığına kavuşturulmuştur. Trabzon bu dönemde "ünlü" ve "zengin" kent olarak tanımlanmıştır. Roma İmparatorluğunun doğu sınırının savunmasına önem veren Vespasianus zamanında (69-79) Trabzon, Kapadokya -Galatya Eyaleti içerisinde yer almıştır.
Roma İmparatoru Hadrianus döneminde (117-138) tüm Roma imparatorluğunda olduğu gibi Trabzon da yeniden imar edilmiş;dini ve askeri binalar, yollar, su kemerleri ve yakın zamana kadar kalıntıları görülebilen liman inşa edilmiştir. İmparator Hadrianus’dan sonra Trabzon’un parlak dönemi sona ermiş, 244 yılında para basma yetkisi elinden alınmıştır. Roma Döneminde basılan Trabzon sikkelerinin ön yüzlerinde Roma İmparatorlarının büstü olmakla birlikte, arka yüzlerinde Pontus Krallığı döneminden beri süregelen kendi mitolojik figürlerine yer verilmiş ve Grekçe yazı kullanılmıştır. Doğu Karadeniz Bölgesine akınlar yapan Gotlar 276 yılında Trabzon’a da saldırmış ve kent tümüyle yakılıp yıkılmıştır. Roma İmparatorluğunun son dönemlerinde IV. Yüzyılın başında Diocletian Maximian, Constantinius ve Galerius’tan oluşan dörtlü idare zamanında Trabzon’da yeniden bir takım imar etkinliklerinde bulunulduğu Trabzon Müzesinde bulunan Latince kitabeden anlaşılmaktadır.
Roma İmparatorluğu 395 yılında ikiye ayrılınca Trabzon, merkezi İstanbul olan Doğu Roma / Bizans İmparatorluğunun sınırları içinde kalmıştır. Bizans İmparatoru Iustinianus (527-564) Trabzon’da kent surlarını restore ettirerek yeni bir imar etkinliğini başlatmıştır. Heraclius zamanında (610-641) imparatorluk askeri bölgelere ayrılmış ve Trabzon kurulan Khaldia Temasının merkezi olmuştur. VIII.Yüzyılın başlarında Anadolu’ya yönelik Arap akınları Doğu Karadeniz ve Trabzon’a kadar da ulaşmıştır.
Bizans İmparatorluğunun 1204 de IV. Haçlı seferleriyle gelen Latinlerin eline geçmesi üzerine, imparator I. Andronikos Komnenos’un İstanbul’dan kaçan torunları Alexios ve David, Gürcü Kraliçesi Tamara’nın da yardımıyla Trabzon’da 1204 yılında bağımsız olarak Komnenos Krallığını kurmuşlardır. Anadolu Selçukluları ile evlilik bağı oluşturarak ve vergi ödeyerek siyasi varlıklarını sürdürebilen Komnenos Krallığı, I. Manuel Komnenos zamanında (1238-1265) en parlak dönemini yaşamıştır. Gümüşhane’deki gümüş madenlerinin etkisiyle de ekonomik olarak güçlenen Manuel I’in sikkeleri üzerinde "en mutlu" unvanı yer almaktadır.
XI.Yüzyılda Trabzon ticari öneminin yanı sıra askeri üs de büyük önem kazanmıştır. Anadolu Selçukluları Trabzon’u baskı altında tutmuş Sultan Melikşah zamanında (1107-1116) şehir Selçukluların eline geçmişse de kısa bir süre sonra Vali Thodoras Gabras tarafından geri alınmıştır.
Trabzon Aleksios Komnenıs I (1204-1222) zamanında büyük gelişim göstermiş ve Pontus devleti’nin sınırları daha da genişlemiştir. Aleksios’un İznik İmparatoru David Palaiogos ile savaşmak zorunda kalışı ile toprasklarının büyük bir bölümünü kaybetmiştir. Aleksios’un yerine geçen İmparator Andronikos I. (1222-1235) Selçukluların egemenliğine karşılık İmparatorluğuna bağımsızlık kazandırmak istemiş ve bazı girişimlerde bulunmuştur. Bunun için de gemilerini Sinop’a göndererek orasını yağmalamış, Selçuklu donanmasına büyük zarar vermiştir. Bunun üzerine Alaeddin keykubat ı (1220-1237) denizden ve karadan Trabzon’u kuşatmışsa da başarılı olamamıştır.
XIII.yüzyılın ikinci yarısında Trabzon, Erzurum tebriz yolu ile Karadeniz İran ticaret yolunun önemli bir limanı haline gelmiştir. Yüzyılın başlarında Moğolların egemenliği azalınca, bu kez Türkmenler kendilerini göstermiştir. İmparator Manuel II, Türkmenlerle (1332) İmparator Bazileus (1332-1340) Akkoyunlularla savaşmıştır. Yıldırım Beyazıt 1398’de Samsun’u ele geçirmiş ve sınırlarını Trabzon’a kadar genişletmiştir. Timur’un Anadolu’ya hücumu sırasında İmparator Manuel Komnenos III Ankara Savaşında 1402’de onun yanında yer almıştır.
İstanbul’un fethinden sonra Pontus İmparatoru Kalo İoannes IV, belirli bir vergi vererek Fatih Sultan Mehmed’in egemenliğini kabul etmiş, ancak Osmanlılara karşı Uzun Hasan’ı desteklemiştir. Bu arada Trabzon’a kaçan Bizanslılara da yardımcı olmuştur. Bunun üzerine Fatih Sultan Mehmed Hızır Bey’i Trabzon’a göndermiştir. Osmanlı donanmasının Trabzon önlerinde görülmesi (1456) üzerine hazırlıksız yakalanan imparator yılda 1000 altın vermek istemiş, Fatih Sultan Mehmed bunu 3000 altına çıkararak anlaşma sağlamıştır. Pontus Devleti Osmanlılara karşı yıkıcı girişimlerde bulunmuş ve sonunda 26 Ekim 1461’de Trabzon Osmanlıların eline geçmiştir.
Trabzon, Osmanlı Döneminde önce eyalet ve sancak olarak şehzade ve mutasarrıflar tarafından idare edilmiştir. XVI. yüzyılda, merkezi Batum olan Lazistan Sancağı ile birleştirilerek eyalete dönüştürülmüş ve bu yeni idari birimin merkezi olmuştur. 1867 yılında Trabzon’da büyük bir yangın çıkmış, bir çok kamu binası da bu sırada yanmış ve kent daha sonra yeniden düzenlenmiştir. 1868 yılında vilayet olmuş, merkez sancağı dışında Lazistan, Gümüşhane, Canik Sancakları da buraya bağlanmıştır.
Birinci Dünya Savaşı sırasında, Ruslar Trabzon’a saldırmışlar (14 Nisan 1916), ve ele geçirmişlerdir. Rus İhtilâli’nin 1917’de olmasından sonra Ruslar Trabzon’dan çekilmişlerdir. Bu sırada Karadağ’da toplanan Türk Milis Güçleri Akçaabat’a inerek Yüzbaşı Kahraman Bey’in komutasında Trabzon’a doğru yürümüşler ve 24 Şubat 1918 tarihinde Trabzon’a girmişlerdir.
Trabzon Cumhuriyet döneminde de vilayet konumunu sürdürmüştür.
Kenthaber Kültür Kurulu
Fotoğraflar, www.trabzon.gov.tr adresi ile Sn.Yılmaz Ergüvenç ve Kenthaber resim arşivinden alınmıştır.