22
Aralık
2024
Pazar
TRABZON

Eko-turizmci yengeler!

Onlar Karadeniz Bölgesi’nin zeki, çevik, çalışkan kadınları. Çaykara ilçesine bağlı Uzungöl beldesinde doğup büyüdüler. Kendilerini bildikleri yaştan beri toprakla iç içe yaşıyorlar. Ekip biçmek onlar için uyuyup uyanmak kadar sıradan bir eylem. Son on yıldır tarımın yanında turizmle de ilgileniyorlar. Beldeye gelen ağırlıklı Arap ve İsrailli turistleri iyi ağırlamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Ekolojik tarımın inceliklerini öğrenmek için okula gitmeye bile razı oldular.

8 ay önce başlayan "Ekolojik Tarım Turizmi Eğitim Projesi" kapsamında 19 Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi hocalarından ders aldılar. Ders almakla kalmayıp Türkiye’nin dört bir yanındaki ekolojik tarım çiftliklerine gidip, yerinde incelediler. Yetmedi Kuşadası ve Fethiye’de hem ekolojik tarım yapan hem de turist ağırlayan tesisleri gezdiler. 26 Temmuz Cumartesi günü yani dün eğitimin son günüydü. Her biri sertifika aldı. Artık organiğin ne demek olduğunu biliyorlar. Bugüne kadar hiç kimyasal gübre kullanmadıkları için şükrediyorlar. "Biz bunu bilinçli olarak değil bir geleneğin devamı olarak yapıyorduk. İyi ki doğaya zarar vermemişiz. Şimdi makbul olan bizimkiymiş. Turistlere de mahsulümüzün organik olduğunu söylememiz gerekirmiş" diyorlar. Eskiden bu mevsimde karalahanaları böceklenirdi. Çözümünü öğrendikleri için şimdi temmuz ve ağustosta da arka bahçeden karalahana toplayıp dolma yapabiliyorlar. Turiste sofra kurmanın inceliklerini bile öğrendiler. Organik çilekle yaptıkları reçelin markette satılanlara beş bastığını anladılar. Uzungöl halkı onlara "yengeler" diye sesleniyor. Beldeye yaptıkları katkı ayakta alkışlanıyor. Tüm Türkiye’nin Uzungöl’ün yengelerini yakından tanıması gerekiyor.

YAĞMURUNU SEVDİ 

Emekli jandarma İbrahim Said Elzahrani (solda) Suudi Arabistan’dan dört yıl önce iki günlüğüne geldiği Uzungöl’de tam 27 gün kaldı. Çünkü o iki gün sürekli yağmur yağmıştı. Yazın ortasında sandalyesini bahçenin orta yerine çıkartıp ağlayarak şükretti. O günden beri her yıl 2 ay ailesiyle Uzungöl Pansiyon’da kalıyor. Antalya, İstanbul, Bolu, Yalova, Afyon, Kütahya’yı gezdiğini ama en güzelinin Uzungöl olduğunu söylüyor. "Türkiye’de benzin çok pahalı. Arabaya benzin bidonları yüklüyorum ama bitiyor. Buradan da almak zorunda kalıyorum, resmen içim acıyor" diyor. Köfte, alabalık ve karalahana dolmasını çok seviyor. Pansiyona iyi bir pazarlık sonucu ayda 1000 YTL ödüyor.

62 bin Euro’luk AB projesi

Ekolojik Tarım Turizmi Eğitim Projesi, 62 bin Euro bütçeli bir Avrupa Birliği destek projesi. Sekiz ay önce başladı. Aralık ayı hazırlık ayıydı. Projeksiyon cihazı ve laptop gibi projenin uygulanması için gerekli mal ve hizmetler satın alındı. Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden dokuz eğitimci projede görevlendirildi. Sıra, eğitim alacak 40 kişinin seçilmesine geldi. Proje Koordinatörü Doç. Dr. Ali Kemal Ayan ve Murat Akyüz titizlikle çalıştı. 70 kişi başvurmuştu. Katılımcıların doldurduğu anketler tek tek incelendi. Gölbaşı, Büyükköy, Çamlık ve Filak gibi önemli dört mahalleden 10’ar kişi seçildi. Katılımcıların 28’i kadın 12’si erkekti. Bu, Uzungöl için şaşırtıcı bir şey değildi. Çünkü beldede tarımla ilgilenen, pansiyon ve otelleri çekip çeviren hep kadınlar. Uzungöllüler’in deyimiyle yengeler...

MISIR YERİNE YABAN MERSİNİ

Katılımcılar önce teorik eğitim aldılar. Ekolojik tarımın ne olduğunu ne olmadığını kağıt üzerinde öğrendiler. Uzungöl’de yetiştirilecek alternatif ürünlerin üzerinde duruldu. Lahana türleri zaten ekiliyordu ama pekala bu toprakta üzümsü meyveler de yetişebilirdi. Mısırdan para kazanılmıyordu. Frenk üzümüne dönülürse mahsul ihraç bile edilirdi. Kimyasal ilaçların zararları anlatıldı. Organik ürünlerin turiste nasıl pazarlanacağının taktikleri verildi. Mart ayından sonra uygulamalı eğitim başladı.

İlk durak Samsun Terme’de bir organik çiftlik oldu. Ardından Amasya Gümüş Hacı Köyü’nde emekli bir öğretmene ait olan çiftlik gezildi. İki çiftlikte de gübreyi, ilacı, mahsulü yakından gördüler, incelediler.

Sıra hem organik tarım yapan hem de turist ağırlayan merkezlere gelmişti. Fethiye Pastoral Vadi’ye ve Kuşadası Değirmen Çiftliği’ne gidildi. Ekolojik tarımın, turizme ne kattığı ayrıntılarıyla incelendi. Son aşamada tüm öğrendikleri kitap haline getirildi. 28 Temmuz’da 361 adet baskı hazır olacak ve tüm Uzungöl’e dağıtılacak.

Fatma İnan- İnan Kardeşler Otel ve Restoran 

Helikopter almışlar kış aylarında Fransızları dağa kayağa çıkarıyorlar

İnan Kardeşler Restoran 1974’ten beri var. Otel ise 12 yıllık. Fatma İnan bundan 15 yıl önce Uzungöl’de bütün erkeklerin oturduğunu, kadınların çalıştığını söylüyor. "İşler fazlalaşınca onlar da çalışmaya başladı. Ama yine de kadınlar daha aktif." Fatma Hanım işletmede sebze yetiştirmekten sorumlu. Sabah erkenden kalkıyor ve o gün restoranda ne kullanılacaksa kendi elleriyle topluyor. "Eğitimde sağlıklı bitkiler yetiştirmeyi, yetiştirdiğimiz bitkileri zararlılardan korumayı öğrendik. Üzümsü bitkilerin bizim topraklarımızda yetişebileceğini öğrendik. Organik ürünün değerini anladık, daha fazla ekmeye başladık. Eskiden bu mevsimde lahana az bulunurdu. Çünkü böceklenirdi. Şimdi ilaçlamayı, korumayı öğrendik. Lahana çorbamızı da dolmamızı da her mevsim yapabiliyoruz." Fatma İnan Uzungöl’de kış turizminin artması için de çalıştıklarını söylüyor. Bunun için bir helikopter almışlar. Kışın turistleri dağa çıkarıp kayak yaptırıyorlarmış. En çok da Fransızlar geliyormuş.

Esma Akyüz-Şerah Motel Restoran

Bu bilinç anadan kıza geçer, Uzungöl toprakları hep organik kalır
 

Şerah Motel ve Restoran 2000 yılında açılmış. Esma Akyüz o gün bugündür tarlada yetiştirip, restoranda pişiriyor. Ekolojik tarım eğitiminden çok şey öğrendiğini anlatıyor: "Haşeratlara karşı hayvan gübresinin yanı sıra sebze gübresinden de yararlanabileceğimizi kursta öğrendim. Nasıl işime yaradı anlatamam. Bugüne kadar toprağıma hiç kimyasal atmadığım için şükrediyorum. İyi ki doğaya hiç zarar vermemişim. Ama biliyor musunuz, ben bunu bilinçli olarak yapmadım. Bir geleneğin devamı olarak yapmıştım. Artık bilinçliyim. Bu bilinç anadan kıza geçer. Uzungöl toprakları hep ekolojik kalır." Esma Hanım bahçelerinde ahududu ve çilek gibi meyveler yetiştiriyor. Onlardan yaptığı reçellerin tadına doyum olmuyor. Marul, fasülye, lahana, yeşil soğan, maydonoz hepsi tarladan günlük toplanıyor. Lahana çorbası, lahana dolması, kuymak, mıhlama ve fasülye turşusu oluyor.

Şerah Motel’in müşterileri Dubaili aileler: "Uzungöl’ün yağmurunu, serinliğini ve doğasını seviyorlar. Onların memleketleri yazın kavrulduğu için burada nefes alabiliyorlar. Genelde mutfaklı apart daireler tutuyorlar. Kendi yemeklerini kendileri pişirip, kendi usullerine göre yiyorlar. Baharatlarını, pirinçlerini yanlarında getiriyorlar. Hurmalarını eksik etmiyorlar. Bizden sebze alıyorlar. Bir de biliyorsunuz onlar peygamberimizin sünneti diyerek, yemeklerini yerde ve elle yiyorlar."

Esma Akyüz zaman zaman Arap ve İsrailli turistlerin aynı dönemde konakladığını anlatıyor ve çok enteresan bir tespitte bulunuyor: "Araplarla da İsraillilerle de konuşuyorum. ’Şaron ile Arafat arasında problem var, bizim aramızda problem yok’, diyorlar. Nasıl güzel sohbet ediyorlar, bir görseniz. Asıl anlaşamayanlar Suudi Araplarla Dubaililer. Birinden biri restorandaysa diğeri gelmez. Birbirlerinden hiç hazzetmiyorlar. Buraya çok farklı mezheplerden Araplar geliyor. İnanır mısınız köpek görünce abdestinin bozulduğuna inanan var."

Hatice İnci-İnci Motel 

Mücadeleyi öğrendim, bu yıl böceksiz mahsül topladım


İnci Motel 10 yıldır otel olarak çalışıyor, daha önceleri marangoz atölyesiymiş. Hatice İnci ekolojik tarım turizmi eğitiminin en iyi yanının böceklerle mücadeleyi öğrenmek olduğunu söylüyor. Bu yıl bahçelerinden böceksiz mahsul toplamış. Otelin ilk gününden beri Arap müşterileri olduğunu söylüyor: "İlk önce bir yarbay gelmişti. Sonra onun seviyesinde başka askerler de geldi. Kulaktan kulağa yayıldı herhalde. Her yıl yüzlerce Arap turist ağırlamaya başladık. İsrailliler de geliyor. Onlar Araplarla aynı salonda kahvaltı ediyorlar ama birbirlerini görmezden geliyorlar. Araplar burada miskinlik yapıyor. İsrailliler sürekli hareket halinde. Özel cip kiralayıp safari mi ne ondan yapıyorlar." İnci Hanım Arapların dağınıklığından yaka silkiyor: "Suudi Araplar gece yatmaz, gündüz uyur. Çünkü Arabistan sıcağında gündüz uyumaktan başka yapılacak iş yoktur. Odalarını ancak akşam üstüne doğru temizleyebiliyoruz. Çok pasaklılar, çok. Elleriyle yediklerinden olacak döküp saçıyorlar. Kuveytliler ve Dubaililer daha temiz oluyor."

Neriman Akyüz-Uzungöl Pansiyon

Organiğin anlamını bilmiyordum artık dilimden eksik etmiyorum 

Neriman Akyüz’ün pansiyonunda genellikle Arap turistler kalıyor. Altı yıl önce bir Arap gelmiş, sonra ardı arkası kesilmemiş. "İnternette bizim reklamımızı yapmışlar. Okuyan geliyor" diyor. Hatta biz oradayken üç Arap aile geldi, Neriman Hanım odası olmadığı için geri çevirmek zorunda kaldı: "13 yıldır otelcilik yapıyoruz. Tarım hep vardı. 8 aylık eğitim süresince bize kimyasal gübrelerin mahsule hastalık verdiğini ve lezzetini etkilediğini anlattılar. Allahtan biz zaten kimyasal kullanmıyorduk. Ama ne yalan söyleyeyim geçmişte bir iki yıl denemiştik. İlk yıl inanılmaz iyi verim almıştık. Tarla taşıyordu. İkinci yıl ürün de toprak da bozulmuştu. Biz de bir daha kullanmamıştık. Şimdi ben bahçemde marul, soğan, patates gibi sebzeleri organik yetiştiriyorum. Geçen sene bu kelimenin anlamını bilmezdim şimdi dilimden eksik etmiyorum. Gelen her turiste bahçelerimizi gösteriyorum."

Hürriyet
Yayın Tarihi : 27 Temmuz 2008 Pazar 14:05:16


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?