Trabzonspor'un forvet oyuncusu Burak Yılmaz, Beşiktaş'tan ayrılıp Manisaspor'a transfer olduğunda futbolu bırakıp öğretmen olmayı kafasına koyduğunu ancak babasının, "Kendini toparlamazsan hakkımı helal etmeyeceğim" sözüyle yeniden futbola döndüğünü söyledi.
Burak, geldiği günden beri sağ tarafta oynadığını belirterek forvet oynamayı çok istediğini belirtti.
Bir dönem Trabzonspor'da kaleci antrenörlüğü yapan Fikret Yılmaz'ın oğlu olan Burak Yılmaz, kaleci babanın golcü oğlu olarak nitelendiriliyor. Fenerbahçe ile yapılan transfer anlaşması gereği Gökhan Ünal karşılığında kiralık olarak forma giydiği Eskişehirspor'dan transfer edilen Burak Yılmaz, futbolda yaşadıklarını, geleceğe dair planlarını ve Türk futbolu hakkındaki düşüncelerini Trabzonspor dergisiyle paylaştı.
16 yaşında Antalyaspor'un A takımında forma giymeye başladığını belirten Burak Yılmaz, "4 sene A takımda oynadım. 4. senemde şampiyon olduk ve 2. Lig'den 1. Lig'e yükseldik. Sonra Beşiktaş'a transfer oldum. 1.5 sene Beşiktaş'ta tüm maçlarda oynadım ve daha sonra bir ameliyat geçirdim. Yaşadığım bazı problemler sonrası Manisaspor'a gittim. Yarım devre oynadıktan sonra Fenerbahçe'ye transfer oldum. 1 yıl orada kalarak 16 maçta forma giydim. Biraz şanssızlıklar yaşadım ve sonra Eskişehirspor'a kiralık
olarak gittim. Orada da yarım devre oynadıktan sonra Trabzonspor'a geldim. Allah'a şükür Trabzonspor'dayım ve çok mutluyum" şeklinde konuştu.
"Beşiktaş Teknik Direktörü Tigana her maçtan sonra tercümanı aracılığıyla beni arıyordu" diyen Burak, "O dönemde Gaziantep Büyükşehir Belediyespor maçı oynamıştık. O maça gelip beni izlemişti. Ben de rakip karşısında çok iyi oynamıştım. Ondan sonra beni her maçtan sonra arıyordu. (Seneye seni ne olursa olsun alacağım) diyordu. (Bu dünya yıkılsa seni alacağım) diyerek sürekli bana övütler veriyordu. Sonra sözünü tuttu ve Beşiktaş'a transferim gerçekleşti. Beşiktaş'tayken benimle çok yakından ilgilendi.
Doğrusunu söylemek gerekirse babam olsa bu kadar yakından ilgilenmezdi. İlk sene takım olarak 45 maç oynadık ve 43'ünde yer aldım" dedi.
"TÜRKİYE'DE YABANCI VE YERLİ OYUNCU AYRIMI ÇOK FAZLA YAPILIYOR"
Burak, "Tigana bu ilgiyi bana olduğu kadar Gökhan Güleç ve Bobo'ya da yaptı. Bobo yabancı olduğu için şu an orada kalıyor ancak Gökhan Güleç Kasımpaşa'da ben de Trabzonspor'da oynuyorum. Ben Trabzonspor'da oynamaktan çok mutluyum. Ama mesela Bobo, Burak olsaydı, ben de Bobo olsaydım daha farklı olurdu diye düşünüyorum. Bence yabancı ve Türk oyuncu ayrımı çok fazla yapılıyor. Türk futbolcular çok kaliteli oyuncular. Bunu her yerde görebiliyoruz. Bu durum bizim yabancı oyunculara bakış acımızı etkiliyor" şeklinde konuştu.
Burak Yılmaz, şöyle devam etti:
"Mesela yabancı futbolcu transfer oluyor. Senin kadar iyi değil ya da seninle aynı düzeyde . Senden bir fazlası olmamasına rağmen o oynuyor ve sen onun neden oynadığını biliyorsun. Çünkü o yabancı. Çünkü onun parası garanti. Çünkü, ona çok fazla para verilmiş. Ama sen daha iyisin. Doğruyu söylemek gerekirse bu durum yavaş yavaş takım içinde problem olmaya başlıyor. Sen daha iyisin ve oynayamıyorsun. Yabancı olduğu için o oynuyor. Senden daha iyi mi ? Hayır. Saha içinde senden daha rahat, çünkü kredisi
var. İlk zamanlarda kesinlikle böyle düşünmüyorsun yavaş yavaş olaylar ilerledikçe artık takım için sorun olmaya başlıyorsun. Çünkü bazı şeyleri hazmedemiyorsun. Bu olay bütün Türk futbolcularını etkiliyor" dedi.
"FUTBOLU BIRAKTIKTAN SONRA FUTBOLLA İLGİLENMEK İSTEMİYORUM"
Futbolu bıraktıktan sonra futbolla ilgilenmek istemediğini kaydeden Burak, "Ben futbolda çok iyi dönemler yaşamama rağmen çok kötü dönemlerim de oldu. Futbolu bıraktıktan sonra futbolla ilgilenmek istemiyorum. Eğer futbolu bıraktıktan sonra antrenör olursam sadece şöyle bir şey yaparım; çok iyi 3 tane yabancı oyuncu alırım. 8 tane almam. Hiç kimsenin konuşmayacağı, hiçbir futbolcunun karşı gelemeyeceği kaliteli futbolcular alırım ki, bu oyuncular; kimsenin (Neden benim yerime oynuyor) diye kapris
yapamayacağı oyuncular olur. Herkesin kabulleneceği 3 yabancı alırım ve takımın geri kalanını Türk yaparım. Çünkü sahada 3 Türk olması ile 8 Türk olması arasında çok büyük bir fark var. Çünkü Türk futbolcuları yüreğiyle oynuyor. Forması için oynuyor. Herkesin bildiği gibi gerekirse boş mukaveleye imza atıyor. O yüzden az yabancı ama öz yabancı olmasından yanayım" şeklinde konuştu.
"AURELIO VE KAZIM'IN MİLLİ TAKIMDA OYNAMALARINI TASVİP ETMİYORUM"
Marco Aurelio ve Colin Kazım'ın Milli Takım'da oynamalarını tasvip etmediğini belirten Burak, "Aurelio, Kazım, Nobre, Vederson. Bakıyorum hepsi Türk Milli Takımı'nda oynamak istediğini söylüyor. Bence son derece yanlış. Aurelio ve Kazım'ın Milli Takım'da oynamalarını tasvip etmiyorum. Bu benim kendi düşüncem. Ama çağırıp oynatırlarsa saygı duyarım ve desteklerim. Ancak kesinlikle tasvip etmediğimi söylüyorum. Çünkü bizim oyuncularımızın köreldiğini ve kendilerine güvenin azaldığını düşünüyorum. Böyle olunca da Türk futbolunun ilerleyeceğini sanmıyorum" dedi.
"BABAM HAKKINI HELAL ETMEYECEĞİNİ SÖYLEDİ"
Burak, yaşadığı zor ve sıkıntılı günlerde futbolu bırakma noktasına geldiğini belirterek, "Beşiktaş sonrası Manisaspor'a gittiğimde ilk üç maç ayağıma top değmedi. Şampiyonluğa oynarken birden bire kendimi kümede kalma mücadelesinin içinde buldum. Şapşal gibi olmuştum. Dördüncü maçımı oynadım ve yine çok kötüydüm. Maçtan sonra babam beni aradı. Eğer kendini toparlamazsan hakkını helal etmeyeceğini söyledi. Bu konuşma beni kendime getirdi. Çünkü babam o güne kadar hiç benimle bu kadar sert konuşmamıştı.
Bu konuşmanın ardından çıktığım ilk maçta ve sonrakilerde iyi performans sergiledim ve Fenerbahçe'ye transfer oldum. Babam ile yaptığım bu konuşma benim kariyerim için kırılma noktası oldu. Çünkü kendimi bayağı sallamıştım. Zor bir durumdu, henüz 21 yaşındayım. Bir yıl önce Türkiye Kupası ve Süper Kupa'yı kazanmıştık. Kendimi başarılı görüyordum 43 maç oynamıştım. Yaşadığım zor ve sıkıntılı dönemde babamı arayıp futbolu bırakacağımı söylüyordum. Antrenörlük bölümünde okuyordum ancak futbolla alakalı olduğum için sınavlara girip öğretmen olmayı düşünüyordum. Bunu ciddi ciddi kafama koymuştum" diye konuştu.
"MİLLİ TAKIM İLE AMERİKAYA GİTMEK İSTİYORUM"
A Milli Takım ile Amerikay'a gitmek istediğini belirten forvet oyuncusu, "Manisaspor'da oynarken Milli Takım, Avrupa Şampiyonası'na gitti. O dönemde ben çok iyi oynuyordum. Gol de atıyordum. Ama A Takım'a çağrılmadım. Hak ettiğimi düşünüyordum. Tercih edilen olduğunuz için saygı duymak zorunda kalıyorsunuz. Ama Amerika kampına gitmek istiyorum. Oradakiler kadar iyi olduğumu düşünüyorum. 5 aydır futbol oynamayanlardan daha çok hak ettiğime inanıyorum. Hep aynı oyuncular çağrılınca hak edenler demoralize oluyor" dedi.
"TRABZONSPOR'U KENDİME HEP YAKIN HİSSEDİYORDUM"
Trabzonspor'u her zaman kendine yakın hissettiğini belirten Burak, "Trabzonspor'da olduğum için bunu söylemiyorum. Belki babamın burada daha önce antrenörlük yapması, burada Türkiye Kupası kazanıp Şampiyonlar Ligi tecrübesi yaşaması etkili olmuştur. Burada uzun süreden beri yaşanamayan şampiyonluk var. Bu sezondan geçtik belki ama gelecek yıl şampiyonluğun en büyük adayı Trabzonspor olacak. Bunu açık yüreklilikle söylüyorum. Bireysel hedefim burada kalıcı olmak. Bu sezon sonunda iki yıllık mukavelem
kalacak. Bir kere o bitmeden hiçbir yere gitmek istemiyorum. Bitene kadar geçecek süreçte de burada kalmam istenecek bir performans sergilemek istiyorum. Trabzonspor'un iyi futbolcusu olmak istiyorum. Milli Takım hedefim var. Buradan Avrupa'ya gideceğim gibi bir düşüncem yok. Trabzonspor'da forma giydiğim bütün maçların keyfini yaşamak istiyorum. Burada Şenol Güneş, Ünal Karaman olmak kolay değil ama onlara yaklaşabilmek, yaşadıkları başarıları tekrarlamak istiyorum. Buna katkıda bulunmak istiyorum" diye konuştu.
"BURAK MI, TEOFİLO MU KIYASLAMASI YAPILSIN İSTEMİYORUM"
Sezon başında kamp yapmadığını belirten Burak, "Bu yüzden kondisyon eksikliğim var. Bunun dışında savunmam zayıf. Bunu da ne kadar geliştirebilirim bilmiyorum. Hücum oyuncusuyum. Şu an sağ kanat oynuyorum. Çok pozisyona giriyorum ama istediğim sayıda gol atamıyorum. Son vuruşlarda biraz daha rahat olmam gerek. Forvet oynamayı çok istiyorum. Geldiğim günden beri sağ kanatta oynuyorum. İnsanların aklında şöyle bir düşünce var. Burak mı, Teofilo mu, kıyaslaması yapılıyor. O forvet ben sağ kanat oynuyorum.
Bu nedenle böyle bir kıyaslama yapılmasını istemiyorum. Forvet oynasam. Umut'la özelliklerimiz birbirine yakın. Uyumlu oluruz, birbirimize iyi yerler açarız diye düşünüyorum. Umut iyi bir insan, bana da yardımcı oluyor. Ona, tüm takım arkadaşlarıma ve teknik heyete beni kabullendikleri için teşekkür ediyorum." dedi.
Burak, gol attıktan sonra yaşadığım mutluluğu henüz başka hiçbir şeyde yaşamadığını ifade ederek, "Her golden sonra aynı mutluluğu yaşıyorum. Büyük maçlarda attığın goller, ya da sonuca giderken atılan goller farklı oluyor. Ama benim için idmanda atılan goller bile mutluluk verici" diye konuştu.