22
Aralık
2024
Pazar
SPOR

Atay Aktuğ'dan çarpıcı açıklamalar

Trabzonspor eski başkanı Atay Aktuğ, "kulübe siyaset bulaştırılması üzerine Trabzonspor'a zarar vermemek için kenara çekildiğini" belirterek, "Trabzon'da sesi çok çıkan bir azınlığın hedefi oldum" dedi.

Trabzonspor eski başkanı Atay Aktuğ, kongre sürecinden yöneticilik döneminde yaşadığı olaylara, Cem Papila'dan bahis olayına, Türk futbolunun içinde bulunduğu krizden İlhan Cavcav'ın açıklamalarına, Futbol Federasyonu'ndan Türkiye'deki futbol anlayışına kadar pek çok konuda önemli değerlendirmelerde bulundu.

Sözlerine, "Seçime girsem kazanırdım; ama seçim kazanmak önemli değil, seçimden sonra ne olacak? Yine aynı şeyler olacak, yine aynı şeyler yaşanacak" diyerek başlayan Atay Aktuğ, "Alınan sonuçlar önemli değil. Trabzonspor'da son 3 senede 2 kongre yapıldı. Seçim kararını aldıktan sonra tekrar başkan adayı olarak kongreye girmem abesti. Adama sorarlar 'Madem yeniden aday olacaktın, neden seçim kararı aldın?' diye. 'Yönetim kurulunu yenile de gir' deniliyordu; ama Trabzon'dan yönetici bulmak çok zor. Ben 3 başkan adayıyla da konuştum, hepsi de Trabzon'da oturan yönetici bulmakta zorlanmış. Kongre öncesi şunu söyledim, seçilen kim olursa olsun destekleyin; çünkü bir dahaki seçimlerde yönetici bulamazsınız" diye konuştu.

"TRABZON'DA SESİ ÇOK ÇIKAN BİR AZINLIĞIN HEDEFİ OLDUM"

Seçim kararını da Diyarbakırspor maçından sonra verdiğini kaydeden Aktuğ, "Diyarbakırspor yenilgisinin ardından havalimanında kararımı verdim. Zaten Trabzon'da bazı gruplar çoğunlukta olmasa da seçim istiyordu, bu konuda çalışmaları vardı. Bir de hakikaten Trabzonspor'a zarar verdiğimizi düşündüm ve seçim kararı aldım. Trabzonspor'un başarısı ve başarısızlığı düşünülmeden Trabzon'da hedef haline geldim. Genelde değil; ama sesi çok çıkan bir azınlığın hedefi olmuştum. Onun için aday olmadım. Tekrar aday olmam yanlış olurdu. Seçim kararı almamak gerekiyordu; ama seçim kararı aldıktan sonra da girmemek gerekiyordu, ben de bunu yaptım" ifadelerini kullandı.

Kulübe siyaset bulaştırılması üzerine Trabzonspor'a zarar vermemek için kenara çekildiğini öne süren Aktuğ, "Siyasetten bahsediliyor, yani iktidarın kulübe kazandıracağı nimetlerden bahsediliyor, kaldı ki ben hiçbir başkandan kötü değildim, gayet de iyiydim. Trabzon'da siyasete müsaade etmedik. Ama galiba başbakan ile Trabzonspor'u barıştırmak isteyen bazı AK Parti'liler bu hareketi başlattı. Bazı saflar da buna katıldı; ama başbakanın Fenerbahçeliliğini değiştirecek halleri yok. Ama siyasetin bulaştığı bir yerde zaten, futbolun içerisinde mantık 'ne pahasına olursa olsun kazanmak' ise bunun içinde öncesinde her şey vardı, şimdi siyaset de var. Orada durarak 'Kulübüme zarar veririm' diye düşündüm. Ben mücadelemi böyle de veririm. Ama kulüp başkanıyken siyaset yapmak kadar yanlış bir şey yok. Federasyon Genel Kurulu'nda başlayan siyasi iktidarın seçimlere müdahalesi, futbola karışması, bunlar gayet açık ortada. Milletvekillerinin bu işlere soyunması. Bunun için tekrar bu işin içine girmeyi istemedim. Yoksa yarışa girersem kaybederim kaygım yoktu. Mutlaka ben kazanırdım" dedi.

"KULÜP BAŞKANI OLARAK SİYASETİN İÇİNE BULAŞMAK İSTEMEDİM"

Kulüp başkanı olarak siyasetin içine bulaşmak istemediğini söyleyen Aktuğ, "Ben Trabzonspor için her türlü fedakarlığı yapmaya hazırım. Bunu yönetim kurulundaki arkadaşlarıma da söyledim. Onlar da destek olacak. Ben başkanken iktidarla bazı işlerimiz vardı, bu konuda Nuri Albayrak'tan yardım da istedim ve aldım da. Ama Trabzon'da öyle bir hava estirildi ki AK Parti'li milletvekilleri anketler yaptırmaya, AK Parti il başkanı konuşmaya başladı. Yani kulüp başkanı olarak siyasetin içine bulaşmak istemedim. Eğer Trabzonspor'a da bu siyaset bulaşacaksa mücadele ederim, bu konuda elimden geleni de yaparım" diye konuştu.

"AK Parti kökenli birisi olsaydınız bu bahsettiğiniz korku ve sıkıntıları yaşar mıydınız?" sorusuna Atay Aktuğ, "İlla AK Parti'li mi olmak gerekir? Ben hükümetten hiçbir zorluk çekmedim. Tayyip Bey de dahil olmak üzere. Sayın başbakanla da sık sık konuştuk. Ben hükümetten bir sıkıntı görmedim, sadece Trabzon'daki AK Parti'liler başbakana yaranmak için bunları yaptı. Trabzonspor çok popüler bir kurum. O popülerliliği kullanmak isteyen siyasetçiler vardı. Trabzon Genel Kurulu bu seçimde bunu düşünmedi. Düşünse, Nuri Bey'e oy vermezdi. İstedikleri şey, bir yenilikti. Onun için Nuri Bey'i seçtiler. AK Parti'li oluşu bu seçimi kazanmasının nedeni değildi. Yeni bir yüz, yeni bir yönetim. Siyasi olmasından dolayı değil. Biraz da Trabzon'dakilere tepki gibiydi galiba, tam bilmiyorum" şeklinde cevap verdi.
Başkanlığı bırakalı bir ay olduğunu, biraz dinlenmek istediğini vurgulayan Aktuğ, "Biraz dinlenmek istiyorum; ama futbolu kurtarmak lazım. Futbol Federasyonu eğer özerkse, o özerkliğin gerektirdiği kurallar kesinlikle uygulanmalı. Çok kararlı bir yönetim gelmeli. Bu kesinlikle siyasetin etkisiyle olmamalı. Herkese eşit ve adil bir yönetim olmalı; ama futbolda amaç 'Ne pahasına olursa olsun kazanmak' olursa bu olmaz. Bakıyorsunuz, bu düşünce tribünlere de yansıdı, saha içine bile yansıdı" ifadelerini kullandı.

Levent Bıçakcı federasyonu seçildiğinde bir endişe yaşadığını, bu endişesini de dile getirdiğine ve mücadele ettiğini kaydeden Aktuğ, "Futbolun sahada başlayıp sahada bitmesi için mücadele ettim. Ne pahasına olursa olsun kazanma duygusu, bazı kulüp başkanlarının getirdiği bir yanlıştır. Böyle olursa futbol, futbol olmaktan çıkar. Nitekim bu sezon başında bu düşünce zirveye çıktı. Geçen sene iyiydi, ondan önceki sene daha da iyiydi; ama bu sezon çok ters oldu. Belki puana göre gelir sağlamak da bunu etkilemiştir. Bence futbolumuzda yaşanan bazı kötü gelişmeleri bu 'iddia' olayı kesinlikle etkilemiştir. Bundan 1-1.5 yıl önce Türkiye'de 'iddia' oynanmıyordu. Bu olayda büyük paralar var, Gökdeniz olayı duyulandır, daha duyulmayan neler vardır kim bilir? Bunun içinde herkes de olabilir. Bu işte kazanıp kaybetmek varsa, bu iş kumarsa, her şey olabilir. Bu konuda ne yapılması lazım, onu söylemek istemiyorum" dedi.

"BAHİS KONUSUNDA VERİLEN CEZALAR TAM BİR ÇELİŞKİ"

Bahis konusunda verilen cezaların tam bir çelişki olduğunu dile getiren Atay Aktuğ, "Verilen cezaların bir kuralı, hukuki dayanağı yok. Kimisine 6 ay, kimisine 2-3 ay, neye göre veriliyor? Bunun bir standardı yok. Bu sefer bütün kulüpler, 'O onu koruyor, bu bunu koruyor' demekte haklı. Bence bir standardı olmaması lazımdı. Eğer ceza verilecekse, başka şeylere de vermek lazım. PFDK, o çocuklara çok büyük araştırma ve inceleme yapmadan ceza verdi. Bu organize bir suç işine sokuluyorsa, Futbol Federasyonu Disiplin Kurulu burada yetkisizlik kararı verip, aynı Beşiktaş-İstanbulspor olayında olduğu gibi olayı Cumhuriyet Savcılığı'na sevk etmeliydi. Çünkü dosyanın altında o da yazıyor. Sayın Hasan Doğan'ın dediği gibi organize bir suç ise, Futbol Federasyonu'nun kendi yönetmeliklerince verilecek bir cezadan çıkar bu. Bunun gibi, Cafer gibi bazı dosyalar vardı. Beşiktaş-İstanbulspor dosyasını Federasyon, Cumhuriyet Savcılığı'na sevk ediyorsa bunu da sevk etmeliydi. Savcılık o dosyayla ilgili takipsizlik veriyor. Federasyon ve PFDK'nın bu dosyayı görmemesi gerekirdi. Verilen cezaların gerekçesini yazmışlar, kanaate göre verdik diye. Kanaate göre ceza verme yetkisi var, doğru; ama kanaate göre cezanın miktarının ne olacağı doğru değil. Kanaate göre 3, 5, 6 ay verirken neyi baz alıyorsun? Madem sen bahis konusunda elindeki yönetmeliklere göre bir ceza verebiliyorsun, o zaman neden yönetmeliğe yeniden bir bahis maddesi kondu, öyle değil mi? Bu çelişki değil de ne?" ifadelerini kullandı.

Bahis olayının Trabzonspor'u sarstığını dile getiren Aktuğ, "Bahis konusu Türkiye'de, Kıbrıs olayı gibi siyasi bir olaya döndürüldü. O maça kadar Türkiye'de Trabzonspor'a karşı olan sempati, anti-patiye döndü. Bence son iki sezonda Trabzonspor'un Fenerbahçe ile yarışması ve bu sezon da herkesin şampiyon adayı olarak gösterilmesi, önemli bir etkendir. 'Biz Trabzonspor'u nasıl yıkarız?' diye düşünen güçler vardır. Bu siyasi olabilir, ticari olabilir. Yani bu organize işin gerekçesi, son iki yıldaki başarımızdan kaynaklanan korku olayıdır. Trabzonspor taraftarı da safiyene olarak bu işe katıldı. Bilmeden katıldı" dedi.

Türkiye'de sonuçları bu kadar şaibeli hale getiren en önemli nedenin "rekabet ve para" olduğunu ifade eden Aktuğ, "Futbolu yöneten kurum ve ona bağlı kurullar var. Eğer bu kurum ve kurullar adil ve eşit davranırsa, her türlü baskıya dayanabilecek güçte olursa bu iş düzelir. Bir maçta Futbol Federasyonu teşvik ve şike kokusu almışsa, Disiplin Kurulu'nun da kanaate göre ceza verme yetkisi varsa, o takımlara ceza verebilir, küme de düşürebilir. Maçlar temsilci ve gözlemciler tarafından izlettiriliyor, onlar 'Burada böyle olmuştur' derse ona bakılmalı. Çok kararlı, siyasilerden ve çevreden etkilenmeyen bir federasyon olmalı. Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu'nun oluşum biçimi çok önemli. Federasyonu kimler seçiyor? Kulüp delegasyonu seçiyor. Bu arkadaşlar seçildikten sonra taraftarlığı bırakmalı, tarafsız olmalı" diye konuştu.

"HALUK ULUSOY ARANIR DURUMA GELDİ"

Levent Bıçakcı federasyonunun kararlarını kendisinin veremediğini, keyfi yönetiminden şikayet edilen Haluk Ulusoy'un aranır duruma geldiğini söyleyen Aktuğ, "Haluk Ulusoy'un keyfi yönetiminden şikayet ediliyordu. Ama Haluk Ulusoy federasyonu kendi kararlarını kendi veriyordu. Şimdi aranır duruma geldi. Yani etraftan etkilenmiyordu. Levent Bıçakcı federasyonu kararlarını kendi veremiyor, veremediği de ortada. Bir karar veriyorlar, Tahkim Kurulu bozuyor, PFDK karar veriyor, diğeri bozuyor. Yöneticiler birbirlerinden farklı konuşuyor. Futbol Federasyonu seçimlerinde etkili olanlar kulüpler olduğu için o zaman kulüpler federasyonu ve futbolu yönetir hale geliyor. Tabii ki 3 kulüp herkesten daha etkili oluyor" diye konuştu.

Sonuca etki eden hatalar yapan hakemlere verilen cezaların artırılması gerektiğini vurgulayan Aktuğ, "Hakemlerin ceza miktarlarını artırmak lazım. Gerektiğinde hakeme bir sene ceza vermek lazım. Gerekirse hakemliği bıraktırmak lazım. Şimdi şu deniyor, Cem Papila'ya siz ambargo koydunuz, Galatasaray, Beşiktaş ve Fenerbahçe de başka hakemlere. Doğru. Cem Papila'ya ambargo koymadık; ama onun sorumluluğunu alamayacağımızı söyledik. Cem Papila'nın bizim içeride veya dışarıda bir maçımızı yönettiğini düşünürsek, iyi bile yönetse orada yenilirsek Trabzonspor taraftarlarını nasıl durdurabilirim? Hakemler elbette hata yapacak; ama sonuca etkili hatalar yapıldığında, bunlar da milyonların gözü önünde yapıldığında ve de tekrarlandığında mutlaka bir şey aramak lazım, kim ne derse desin. Fenerbahçe-Gaziantepspor maçında yine Cem Papila var. 90 artı 3'te yine o var. Sadece Cem Papila değil, sadece bir kişinin üzerine yıkmamalı bunu. Bu seneki Fenerbahçe maçımızda verilmeyen penaltımız var. Tüm ülke penaltı diyor. Çok dikkatli olmalılar. Bu hatalarının altında kesinlikle bir şey aranmalı diyorum. Aranmasa bile yeni bir metotla hakem yetiştirilmeli, hakemlik müessese olmalı" dedi.

Gençlerbirliği Kulübü Başkanı İlhan Cavcav'ın Fenerbahçe ile ilgili aşırı bir söylemde bulunduğunu ileri süren Aktuğ, "Sayın Cavcav, çok iddialı laflar etmiş. İlhan Cavcav, bir ay öncesine kadar Kulüpler Birliği başkanıydı. Kulüpler Birliği Başkanı iken böyle şeyler söylemedi, bu konuda bir yaptırımı olmadı. Bence çok iddialı ve çok da aşırı bir söylem. PKK terör örgütü. Yani Fenerbahçe Türkiye'de terör mü yapıyor, tabii ki hayır. İlhan Cavcav'a ne demek istediğini sormak gerek. O da söylediklerini açmalı" diye konuştu.

Bir kulübün bir hafta sonra oynayacağı takımın futbolcusuna transfer teklifi yapabilmesinin yanlış olduğunu kaydeden Aktuğ, "Biri ceza alıp bunu çekiyorsa, aynı konuda bir başkası ceza aldığında Tahkim Kurulu bunu kaldırıyorsa olay burada başlıyor. Bunlar yanlışlığın birer parçaları" dedi.

"GEÇEN SEZON TRABZONSPOR'UN ŞAMPİYONLUĞU ENGELLENDİ"

Trabzonspor'un geçen sezon şampiyonluğunun engellendiğini iddia eden Atay Aktuğ, 'Türkiye'de 3 büyüklerin dışında bir takımın şampiyon olma şansı yok' söylemine katılmıyorum. Biz geçen sene şampiyon oluyorduk, olabilirdik de. Ancak şampiyonluğumuz engellendi, engellenmese şampiyon oluyorduk. Hakemlerin verdiği kararlarda adil olmadıklarını düşünüyorum, engellendik tabii ki. Hakemlerin adil olmadığını düşünüyorum. Sadece geçen seneki Fenerbahçe maçıyla ilgili olarak söylemiyorum bunu. Birçok maçta eşitliğin ve adaletin olmadığını gördük. Kurallar konmayınca kararlar bireylere kalıyor, bireyler ne düşünüyorsa, hangi taraftansa o tarafın lehine karar veriyorlar. Sıkıntı bu. Bu sezon çok hakem hatası oldu. Geçen sezondan daha fazla. Ama bunların arkasında art niyet aramak istemiyorum. Seyirci etkileşimi olabilir, baskı olabilir, formsuz olabilir; ama bu sezon bütün kulüpler şikayetçi. Sadece biz değil. Geçen sene, ondan önceki sene bu kadar değildi. Belki MHK başkanının hakemlikten gelmeyişinin bir etkisi olabilir. Buna karşı bir tepki oluşmuş olabilir. Gizli bir tepki. Meslek şovenizmi var çünkü, bu her meslekte var. Kabul etti görünürler, kabul etmeyebilirler" ifadelerini kullandı.

Futbol Federasyonu'nu seçen delegasyonunun yapısının değişmesi gerektiğini de kaydeden Atay Aktuğ, "Trabzonspor'dan, Beşiktaş'tan, Galatasaray'dan, Fenerbahçe'den 7'şer, diğerlerinden 5'er, 3'er yaptığın zaman ne oluyor, bu dört büyüğün etkisi de büyük oluyor. Tüm kulüpler için eşit olmalı. Seçicilerin değişmesi lazım, bu kesin" dedi.

Bahis olayına adı karışan Gökdeniz'in Fenerbahçe'nin futbolcusu olması halinde de sonucun yine aynı olacağını düşündüğünü ifade eden Atay Aktuğ, "Olmaz deniyor; ama bence olurdu. Futbol Federasyonu o konuda kararlıydı. Bakın Aziz Yıldırım'a 20 gün hak mahrumiyeti cezası verdiler. Futbol Federasyonu'nun bu konuda art niyetli olduğunu zannetmiyorum. Gökdeniz'e bu konuda en çok kızdığım nokta bize söylemediği şeyi Futbol Federasyonu'na anlatmasıydı. Daha önce sorduğumuzda bize 'Yok böyle bir şey' demeyip de gerçekleri anlatmış olsaydı biz kulüp olarak ona cezayı verirdik" ifadelerini kullandı.

Beşiktaş Kulübü'nün iki sezon önce kaçan şampiyonlukla ilgili soruşturma başlatmasını da değerlendiren Aktuğ, "Beşiktaş'ın olaydaki başarısızlığının tümünü dışa bağlamak doğru değil. Takım içinde güvensizlik oluşmuştu. Olay, birbirini suçlamaya, birbirine iftira atmalara varmıştı. Bunu böyle düşünmek lazım. Bizde de Anorthosis Famagusta maçından sonra aynı güvensizlik oluşmuştu" dedi.

"ŞENOL GÜNEŞ, SORUMLULUK ALMAK İSTEMEYEN BİR TİP"

Bir röportajında hakemlerin Fenerbahçe lehine kararlar vermesiyle ilgili endişelerini dile getiren Levent Bıçakcı'nın doğruyu yeni gördüğünü söyleyen Aktuğ, "Bizim geçen sene söylediğimiz şeyleri o ve birçok kişi bu sene söylemeye başladı. Geçen sene bu yüzden çok karşı karşıya geldik. Geçen sene Trabzon'da bir milli maç oynandı, berabere bitti. Herkes 'O maç burada oynanır mı?' dedi. İstanbul'daki maçları da gördük. Burada kimlere yenildik. İsviçre maçında facia oldu. Federasyon yöneticileri, kulüp yöneticilerinden daha ağır ithamlarda bulundu. Çok daha ağır tehditlerde bulunuldu. Yani bu baştan sona böyle. Sıkıntı sadece kulüp yönetimlerinde değil. Bunda medyanın büyük rolü var. Medya benim istediğim şekli istemez. Çünkü haber bulamaz. Medyada bana göre çok taraftar var. Objektif davranan çok az insan var" diye konuştu.

Şenol Güneş'in sorumluluk almak istemediğini iddia eden Aktuğ, "Şenol hocaya çok büyük yetkiler verildi. Bu yetkilerini de aynen kullandı. Ama Şenol sorumluluk almak istemeyen bir tip. Tabii ki sorumluluk almak istemeyen bir tip de yetkilerini kullanmaktan çekinir. Biz kurumsallaşmayı her alanda yaptık. Futbol A.Ş'de de kurumsallaşmayı Şenol ile yapacağımıza inandığımız için onu getirdik. Ama maalesef o bu görevi kabul etmeyince Futbol A.Ş'de kurumsallaşmayı gerçekleştiremedik. Yeni gelen yönetim Futbol A.Ş'nin başına-teknik adam olması şart değil-birisini getirmeli. Biz Şenol Güneş'i böyle getirdik, sınırsız yetkiyle getirdik, 'Her şeyi yapabilirsin' dedik. Ama en kritik zamanda tam transferin biteceği dönemde 'Bunu yapmıyorum' dedi" ifadelerini kullandı.

"Peki neden o anda Şenol hocayla yollarınızı ayırmadınız?" sorusuna ise Aktuğ, "Çünkü çok kritik bir dönemdi. Martta filan bize bunu söyleseydi o zaman yollarımızı ayırır, çaremize bakardık. Öyle bir noktadaydı ki, transferler izlenmiş, raporlar tutulmuştu. Her şey alt üst olurdu" şeklinde cevap verdi.

"ŞENOL GÜNEŞ'İN İŞİNE HİÇ MÜDAHALE ETMEDİK"

Şenol Güneş'e çok güvendiğini ve inandığını kaydeden Aktuğ, "Biz demeyeyim de, ben Şenol'a çok güveniyordum ve inandım da. Belki orada da bir hata yaptık. Onu yapmamalıydık belki. Ama kurumsal bir yapı kurmak istiyorsanız eğer oraya getireceğiniz kişilere güvenecek ve inanacaksınız. Şenol Güneş'in niye sorumluluğu kabul etmediğini bilemem, kendi bilir. Belki topla daha çok haşır neşir olmayı düşündü. Belki başka nedenleri vardır. Şenol hocayla bu olayın öncesinde bir sıkıntı olmamıştı, o noktada başlamıştı. Öncesinde gayet iyiydi" dedi.

Yönetimin Şenol Güneş'i dinlemediği ve işine müdahale ettiğini iddialarını kabul etmeyen Atay Aktuğ, "Şenol Güneş'in işine hiç müdahale etmedik, keşke etseydik. Transferlerde dahi müdahale etmedik. Şenol hocanın isteyip de bizim yapamadığınız bir iş veya transfer kesinlikle yok. 'O da olur, bu da olur, şu da olur' dedi durdu. Bu tavrı bizi transferde zor durumda bıraktı. 3 tane yabancı alacaktık. Bir kaleci, bir stoper, bir santrfor. Dünyanın her yerini izletti, çok zaman kaybettirdi. Son ana dayandı, ortaya isim çıkmadı. Murat Bozoğlu'nun dediği futbolculara biz gereken parayı ayırdık ve önerdik; ama gelmek istemediler. Bizi oyalıyorlardı, bir de Türkiye'ye gelmek istemiyorlardı. Murat biraz iyi niyetli bakıyor olaya. David de Souza için 4 milyon euro'ya kadar çıktık. Kaleci Viera için Murat '2.5 milyon euro'ya alırım' dedi, verdik; ama alamadı. Çünkü adamlar Türkiye'ye gelmek istemiyordu. Bu sezon başlarken takımda bir sürü disiplinsizlikler oldu, onları engellemek Şenol hocanın göreviydi; ama o bu konuyla çok da ilgili değildi. Sivasspor maçından sonra bana telefon açtı, ayrılmayı düşünüyordu. Geldi ve konuştuk. 'Ne düşünüyorsun, futbolculara inanıyor musun, onlar sana inanıyor mu, onlara güveniyor musun?' dedim. 'İnanıyor ve güveniyorlar' dedi, devam edeceğini söyledi. Bir hafta sonra Vestel Manisaspor maçının ardından istifa etti. Devam etme kararı verdikten bir hafta sonra istifa etmesi yanlıştı. Şenol futboldan da kopmuş. O benim arkadaşım, benim takımımda oynuyordu. Gerçekten çok samimi olarak ona destek verdim; ama olmadı" diye konuştu.

"VAHİD HALİLHODZİÇ'İN TAKIMDA DİZGİNLERİ ELE ALDI"

Şenol Güneş'in cesur olamadığını ileri süren Aktuğ, "Bunu kendine sordum, 'Hayır' dedi. Şenol şundan etkilendi, Trabzonlu olduğu için yapması gereken değişiklikleri yapamadı. Cesur olamadı. Ben ona tüm yetkileri verdim. PAF takımını bile sahaya sürebileceğini söyledim. Şenol bu konuda yönetim olarak arkasında durmamıza rağmen revizyon yapmaya cesaret edemedi; ama bu hoca, Şenol'dan istediğimiz revizyonu kısa zamanda yaptı. Vahid benim yapmak istediklerimi yapıyor. İki ay içinde hem takımı, hem de Trabzon'u tanıdı. Ben kendisine 'Benim iki yılda zor gördüklerimi sen iki ayda gördün' dedim. Vahid sezon başında gelmiş olsaydı Trabzonspor çok farklı yerde olurdu. Genç çocukları oynatıyor. Bir de takımda trilyona oynayan futbolcuların paralarını düşürmek lazım" diye konuştu.

Vahid Halilhodziç'in takımda dizginleri ele aldığını söyleyen Aktuğ, "Trabzonspor'un doğru yola girmesi için böyle bir hocaya ihtiyacımız vardı. Destek bulmalı. Onu getirmemizin sebebi çok disiplinli hoca oluşuydu ve o disiplini de kısa zamanda oturttu. Her futbolcu kendi kuralını kendi koyamaz, Vahid hoca bunu yaptırmıyor" dedi. Transferde yanlış yaptıklarına inanmadığını savunan Aktuğ, "Sadece uyum sıkıntısı çekiyorlar. Yanlış biraz abartılı olur. Jefferson'dan umutluyum. Henüz 22 yaşında. Birkaç sene sonra Brezilya Milli Takımı'nın kalesini korumaya başlar. Tomas Jun'un piyasası var. Geri vermeyi düşündük, birçok talibi çıktı" diye konuştu.

Yönetim olarak büyük hatalar yapmadıklarını; iki senede devrim yaptıklarını ileri süren Atay Aktuğ, "10 senede yapılmayanları gerçekleştirdik, kulübü kurumsallaştırdık. Trabzonspor başkanı olmak övünç ve gurur verici; ama çok zor. Çünkü Trabzon'da her şey futbol, herkes başkan, herkes yönetici, herkes teknik direktör, herkes futbolcu. Şu andaki yönetime elimden geldiği kadar destek olacağım. Ama başka niyette olurlarsa elimden geldiği kadar karşı duracağımı söyleyebilirim" diyerek sözlerini noktaladı.

.
Yayın Tarihi : 2 Ocak 2006 Pazartesi 13:29:00
Güncelleme :2 Ocak 2006 Pazartesi 13:35:59


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?