21
Kasım
2024
Perşembe
ZONGULDAK
Nufus
615.890
Yüz Ölçümü
3.306
İlçe Sayısı
6
Vali

Zonguldak Sözlü Tarih

 Çoban dede Söylencesi
 
Karabük'ün yakınlarındaki Öylebeli Köyü'nde ne zaman ve nereden geldiği bilinmeyen  yoksul bir çoban yaşamaktadır.Karısından başka kimsesi yoktur.Gün boyu söyleşip sürülerini dağ bayır otlatırlarmış.Tatlı dilleri ve yardımseverlikleri onları herkesin sevgilisi yapmıştır.
 
Koyunlarını en güzel otlaklarda otlatmak isteyen Çoban Dede ,Araç Çayı'nı geçip de karşıdaki otlaklara ulaşamadığına üzülür.Çay üzerine bir köprü yapmaya karar verir.Ormandan kestiği ağaçları danasını sırtına yükleyip kıyıya yığmaya başlar.Ama bu iş onun taşıması ile gerçekleştirlebilecek gibi değildir.Tanrıya yardım etmesi için yalvarır.Tanrı da geyiklere yardım etmelerini emreder geyikler kesilen ağaçları taşıyıp kıyıya taşır.Çoban Dede de kısa sağlam bir köprü yapar.Koyunları buradan geçip karşı otlaklarda otlamaya başlar.Bir süre sonra bureada bir cami yaptırmak ister Köyde bir cami temeli için çukur açar ertesi sabah buranınkum vr çakılla dolu olduğunu görür.Köylüler bunun sırrını öğrenmek için Dede'yi gözlemeye başlar.Çoban olanları sezmiştir.Karısına "Köylü beni gözetleyip sırrımı öğrenmek ister,bu camiyi yapmak ban nasip olmazsa ,beni buralarda arama Kara danayı ardımca sal o beni bulur der.
 
Çobanı gözetleyenler taş ve çakılın geyiklerce taşındığını görüp şaşırır.Çobanın sırrı açığa çıkmıştır."Evinizin sayısı yirmiyi aşmasın"deyip ortadan kaybolur.Bir süre sonra karısı ardından kara danayı salar .Kara dana gidip gömütlükte durur,Sonrada yaylaya gider.Orada ölür.Köylüler asıl adı Bahattin Gazi olan Çoban Dede için "Dede Yaylası" deni,len yerde bir türbe yaparlar.
 
Yaygın olan inanışa göre Çoban Dede nini bir kolu mezarının dışındadır.Türbeyi gezenler gözlerini yumarak içeri girmek ve çıkana değin açmamak zorundadır.Buna uymayanlar çarpılır yada başına bir kötülük gelir.Dede'nini ilenci gerçejk olmuş demirçelik tesisleri yapılana kadar köyün hane sayısı 20 yi geçmemiştir.
 
 
Çeştepe de Yatan Demirci Dede söylencesi  
 
Burada Demirci Dede adlı bir ziyaret vardır.Buna ilişkin söylence ise şöyledir:Bir zamanlar,Çeştepe Köyü'nde yaşlı ,çalışkan bir demirci yaşamaktadır.köyün tek demircisidir.Kimsenin işini geri çevirmek istemez.Geç saatlere kadar çalışır herkesin işini görür.Günün birinde dükkana gelenler Demirci Dede'yi göremezler.Merak edip evine varırlar:Demirci Dede ölüm döşeğindedir.Başına toplanan köylüler "Sen bizi bırakıp gidiyorsun bizim işimizi kim görecek,aletlerimizi kim onaracak....." diye sızlanırlar."Ben Hak'ka kavuştuktan sonra da sizinle birlikte olacak ,işlerinizi yine görecek ,demiriniz hiç eksilmeyecek,sizler demirden ekmek yiyeceksiniz" der ve gözlerini yumar.
 
Demirci Dede Çeştepe'ye gömülür.Öldükten sonra da köylüsünü yanlız bırakamaz.Söyledikleri bir  süre sonra çıkar.Mezarının karşısında uzun uzun bacalar tütmeye başlar.Kendisinin binbir güçlükle çıkarıp işlediği demir tesislerde üretilir.
 
 
Çoban çeşmesi söylencesi  
 
Zamanın birinde Ereğli Beyi'nin oğlu ava çıkar.Sıcak bir yaz günüdür.Bir süre at koşturduktan sonra sıcak ve ssuuzluktan iyice bitkinleşir.Karşıdan gelen koyun sürüsüne yaklaşır.Çobandan su ister.Çoban,Bey oğlunu şöyle bir süzer ,yanıbaşındaki kayaya eliyle şöyle bir vurur.Kayadan buz gibi su akmaya başlar.Çoban suyu gösterip "Haydi kana kana iç "der.Delikanlı kana kana içer ama bu işe şaşırıp kalmıştır.Çobana bu işi nasıl yaptığını sorar Çoban da: "Sen can yakar,kan dökersin,ben se gönül yaparım.İşte işin sırrı burada" deyip koyunlarını sürüp gider.Bey oğlu ardından bakakalır ve o günden sonra ava çıkmamaya kan dökmemeye iyilik yapmaya gönül almaya and içer.Çoban Çeşmesi'de o günden beri akıp durur.
 
 
Uzun Mehmet
 
Sanayi devriminden sonra önem kazanan kömür; Osmanlı padişahı II.Mahmut’un “Memalik-i Şahane dahilinde siyah taşın taharrisi” adlı fermanıyla ülkemiz, İlimiz gündemine girmiştir.
 Kdz.Ereğli’nin kestaneci Köyünden olan Uzun Mehmet askerlik iznini kullanmak üzere köyüne gelir. Askerdeyken gördüğü kömürü yöresinde aramaya başlar. Buğday öğütmek için gittiği değirmenin (Kdz.Ereğli, Köesağzı Mevki, Neyren/Niyren Deresi dolayları) su kanallarında yuvarlanan siyah taşları görür ve bunları değirmen ateşine atarak yanıp yanmadığını dener.
 
Karataş’ın yandığını görünce hem kendi hem de yöresinin yazgısını değiştirecek yanartaşları çuvallayıp ihsanını almak üzere İstanbul’a hareket eder. Saraydan ihsanını (5000 kuruşluk ödül ve ölünceye dek 500 kuruş aylık) aldıktan sonra, kendisini kıskanan ve ödülünü çalmak isteyen, Kdz.Ereğli KaymaKAMı Müstelzim Hacı İsmail Ağa tarafından birhanda kahvesine zehir katılarak öldürülür. Uzun Mehmet, kömürle, Zonguldak’la özdeşleşmiş; adına anıt, park yaptırılmış, kimi üretim tesislerine adlı konmuş ve ülkemiz yeraltı işçiliğinin simgesi olmut bir isimdir.
 
 
Bastonculuk
 
Mısır’da İngilizlere esir düşen Devrekli marangoz ustası Ali Ziya efendi, İngilizlerden öğrendiği bastonu Devrek’te yapmaya başlar. Aziz Salman Usta, Münteka Çelebi Usta ve diğer ustaların gayretleriyle gelişen bastonculuk Devrek’le özdeş olur.
 
Klasik Devrek Bastonu, el sanatı ürünüdür. Gövdesi kızılcık, sapı ceviz ağacı olup, gövdesinde başları sap kısmına doğru dolanmış iki yılan motifi bulunur.
 
Günümüzde değişik biçim ve malzemeden yapılmış, sapları ve gövdesinde boya, gümüş, sedef, bakır işlemeli motifler bulunan bastonlar yapılmaktadır.
Yayın Tarihi : 4 Şubat 2008 Pazartesi 11:53:17
Güncelleme :22 Temmuz 2009 Çarşamba 14:54:00

Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?