Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, sınır ötesi operasyonlar sonucu bitme noktasına gelen PKK terör örgütünün, güçlü olduğu imajını vermek ve yandaşlarını ayakta tutmak için arayış içine girdiğini söyledi.
Bursa'da, Uludağ Üniversitesi'nce düzenlenen "Uluslararası İlişkiler Öğrenci Kongresi"nde Türkiye'nin iç ve dış boyutta güvenlik stratejileri konusunda bir konuşma yapan Bakan Gönül, "Ülkemizin güvenliğine yönelik en önemli tehdit, PKK terörüdür. Terör örgütü, ülkemiz içinde yuvalanmış legal veya illegal örgütlenmelerin yanı sıra, bulduğu dış destek vasıtasıyla özellikle büyük şehirlerimiz başta olmak üzere her fırsatta vatandaşlarımızı tehdit yoluyla kışkırtmaya ve sivil itaatsizlik eylemleriyle yönlendirmeye çalışmaktadır. Bu durum dikkatle takip edilmekte, güvenlik güçlerimizin sağduyulu tutumları sayesinde masum vatandaşlarımız ile terör örgütü mensupları ve onların yandaşlarını ayırt etmek için büyük bir titizlik gösterilmektedir" dedi.
Terör örgütünün bitme noktasına geldiğini anlatan Gönül, "Bilindiği gibi PKK, sınır ötesi de dahil olmak üzere güvenlik güçlerimizin yapmış olduğu operasyonlar ve kararlılıkla uygulanmakta olan tedbirler neticesinde tükenme noktasına gelmiştir. Terör örgütü, bu durum karşısında güçlü olduğu imajını vermek istemekte ve yandaşlarını birlik içinde tutma gayretiyle yeni stratejik arayışlar içine girmektedir. Terör örgütünün insanlık dışı eylemlerine karşı başta Silahlı Kuvvetlerimiz olmak üzere bütün güvenlik güçlerimizin ve hükümetimizin kararlı tutumunun sonuna kadar devam edeceğini, tespit edilen idari, siyasi ve askeri tedbirlerin ısrarlı takipçisi olunacağını özellikle belirtmek isterim" diye konuştu.
Güçlü, istikrarlı, demokratik, laik ve çağdaş Türkiye'nin kendi güvenliğini sağlamasının yanı sıra, bölgesinde barış, güvenlik ve istikrarın sağlanması yönünde de tarihi yükümlülüklerinin bulunduğunu ifade eden Gönül, şunları söyledi:
"Türkiye bu yükümlülüklerini; NATO ittifakına üyelik ve AB ile bütünleşme, bölgesel işbirliği süreçlerinde öncülük, iyi komşuluk ilişkilerinin ve ekonomik işbirliğinin teşviki, zor şartlar altında bulunanlara insani yardım, barışı koruma operasyonlarına katılım, uyuşmazlıkların çözümü ile çatışma sonrası uzlaşma ve yeniden yapılandırma gayretlerine katkı gibi geniş bir yelpazede, barışçıl, ilkeli ve etkin bir dış politika izlemek suretiyle yerine getirmeye çalışmaktadır. Sahip olduğu imkan ve
yetenekleriyle dünyanın sayılı güçlerinden biri olan Silahlı Kuvvetlerimizin modernizasyon ihtiyaçlarını karşılamaya ve modern savunma sanayiini geliştirmeye yönelik yoğun çaba sarf edilmektedir. Artık Türkiye'de ihracat yapabilecek bir savunma sanayiinin varlığından söz edilebilmektedir."
Türkiye'nin, Dağlık Karabağ, Abhazya ve Güney Osetya da dahil olmak üzere ihtilafların barışçı çözümüne, bölgedeki gerilimin azalmasına, Avrupa-Atlantik kurumlarıyla bütünleşmeye yönelik her türlü adımı attığını kaydeden Gönül, bu bölgenin sahip olduğu enerji kaynakları ve petrol boru hatları dolayısıyla Avrasya'nın istikrar ve refahı bakımından da stratejik öneme sahip olduğunun altını çizdi. Türkiye'nin, yıllardır karışıklık içinde olan Orta Doğu'ya kalıcı barış getirilmesi için çalıştığını belirten Gönül, İsrail ve Filistin'in iki devlet halinde güvenli ve uluslararası planda tanınmış sınırlar içinde onurlu ve barış içinde yaşamasını öngördüklerini dile getirdi.
Afganistan'da görev yapan ISAF'a Türkiye'nin halihazırdaki personel katkısının 819 kişi olduğunu bildiren Gönül, üyelik sürecinde Avrupa güvenlik ve savunma politikası içinde yer alabilmenin Türkiye için büyük önem taşıdığını kaydetti. Gönül, "Bölgesel ve küresel önceliklerin yanı sıra, askeri anlamda ikili ilişkilerin geliştirilmesine de büyük önem vermekteyiz. Bugüne kadar 38 ülke ile savunma sanayii işbirliği, 43 ülke ile askeri eğitim işbirliği yaptık, 51 ülke ile çerçeve anlaşması imzaladık.
Arnavutluk, Azerbaycan, Bosna Hersek, Afganistan ve Gürcistan başta olmak üzere 16 ülkeye muhtelif askeri malzeme hibe edilmiştir. Türkiye, küresel ve bölgesel barış ve istikrarın korunmasına aktif biçimde katkı yapmaya kararlıdır. Dünyayı daha iyi ve güvenli bir yer haline getirme konusundaki çabalarımız, kurucu üyesi olduğumuz Birleşmiş Milletler şartında yer alan ideallerle de örtüşmektedir. Türkiye, 2009-2010 Dönemi BM Güvenlik Konseyi üyeliği için adaylığını açıklamış ve üyeliği kabul edilmiştir.
Türkiye, silahların kontrolü ve silahsızlanma konularına özel bir önem atfetmektedir" dedi.