Türkiye Finans Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Ali Akben, Türkiye'deki büyümenin devamı için yurt dışı kaynakların bulunması gerektiğini, bu kaynakların da Körfez ülkelerinden sağlanabileceğini söyledi.
Türkiye'nin önemli katılım bankalarından olan Türkiye Finans, Bursa'daki 6. şubesini hizmete açtı. Şubenin açılışına katılan Türkiye Finans Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Ali Akben, dünya ve Türkiye'nin geçirdiği zor günlerde şube sayısını artırmanın ve istihdam sağlamanın önemli olduğunu vurguladı. Şube sayılarını artıracaklarını da ifade eden Mehmet Ali Akben, kredilerin geri çağrılması gibi plan dışında hareket etmediklerini anlattı.
Türkiye Finans olarak topladıkları mevduatın tamamına yakınını kredi olarak değerlendirdiklerini de açıklayan Akben, 5.4 milyar YTL civarında mevduat hacmine ulaştıklarını ifade etti. Bir ilde topladıkları mevduat miktarı kadar kredi kullandıklarını söyleyen Akben, Bursa'da 200 milyon YTL mevduat topladıklarını, 213 milyon YTL de kredi kullandırdıklarını açıkladı. Türkiye'de mevduat ve tasarruf konusunda çok fazla birikim bulunmadığını dile getiren Akben, "Bu yüzden Türkiye'deki büyümeyi yurt dışı kaynaklardan karşılamak zorundasınız. Dış ülkelerle sürekli irtibat halindeyseniz, ekonominiz kapalı değilse bu tür etkilenmeler zaten olacaktır. Mevduattan sağlayamadığınız kaynağı, yurt dışı sendikasyonlardan karşılarsınız. Kredilerin vadesi dolduğunda bu krediler yurt dışına geri gidecek mi? Bu sefer özel sektörün kullandığı kredi daralacak. Bu sefer işletmeler küçülmek zorunda kalacak. Mesele bu çıkacak kaynağın yerine yeni bir kaynak koymaktır" dedi.
Yılbaşına kadar ödenecek sendikasyon tutarının 5 milyar dolar civarında olduğuna işaret eden Akben, 2009 yılında ise 10 milyar dolar bir sandikasyon olduğunu, 15 milyar doların Türk ekonomisi için önemli bir rakam olmadığını kaydetti. Borsadan yurt dışı kaynaklı çıkışların da eklenmesi durumunda rakamın 40 milyar dolara ulaşacağını belirten Akben, "IMF ile yapılacak olan anlaşma için de 40 milyar dolardan bahsediliyor. Çıkacak kaynakların yerine başka bir kaynak konulduğunda süreç sorunsuz yaşanabilir.
Bu kaynaklar Körfez bölgesinden sağlanabilir. Hükümet, yurt dışındaki kaynakların ülkeye getirilmesiyle ilgili bir çalışma da yaptı. Sadece biz değil, Amerika da 300 milyarlık ihtiyacını Körfez ülkelerinden sağlamayı düşünüyor. Zaten 11 Eylül'den sonraki süreçte orada birikmiş bir kaynak oluştu" diye konuştu.
2001 krizini bankacı olarak yaşadığını da hatırlatan Akben, "Bankacılığın mevduat hacmi 63 milyar dolara düşmüştü. Özel sektörün kredi hacmi ise 20 milyar dolardı. Şu an bankacılığın mevduat hacmi 250 milyar dolardan fazladır. Özel sektörün kredi hacmi ise BDDK verilerine göre 200 milyar dolara yakındır. Yüzde 6'larda olan büyümemizi mutlaka aşağıya çekecektir. Eksilere düşen ekonomilerin yanında bizim çok sıkıntılarımız olmayacaktır" şeklinde konuştu.
2009 yılı döneminde dikkatli, mevcudu korumacı bir yol içinde olunabileceğini de belirten Akben, şöyle konuştu:
"Firmaların mutlaka paralarını güvenli bir limana götürmesi lazım. Para kazanabilecekleri bir yere götürmeleri lazım. Türkiye de hala güvenli bir limandır. Türkiye'nin bu özelliği yurt dışında da iyi anlatılırsa gerek Avrupa'daki ortaklarımızdan, gerekse Körfez ülkelerinden ülkemize sermaye girişi önümüzdeki dönem kaçınılmazdır. Bazen çok hızlı büyüyenlerin ara sıra nefes alması için hızını kesmesi gerekebilir. İnşallah bizim açımızdan bu sene nefes alma yılımız olarak geçer."